Bölüm 4 - Bir Kriz

8.3K 448 9
                                    

Ben geldim... 

Bayağı bayağı gecikiyorum o ayrı konu ancak eninde sonunda burada soluk alıyorum. Hala tatili bitiremediğimden olsa gerek hiç zamanım olmuyor inanın ki... 

Neyse gelelim buradan bilgi almaya çalışanlara. Fazla zamanım olmadığında, hatta zamanım olup da bölüm yazarken dahi Wattpad'e girmiyorum. Bir yorumlar için bir de bölüm yayınlamak için buraya dadandığım gerçektir. O yüzden şöyle bir şey var ki en çok kullandığım sosyal ağ Instagram ve Snapchat. 

Eee haliyle en çokta oradan bilgilendirme ve kopya adına size yardımcı oluyorum. Bu yüzden de iletişim için aşağı adresleri bırakayım siz de merak ettikleriniz için oradan kontağa geçin.

Instagram; BiCeruVar

Snapchat; BiCeruVar

Eğer söz konusu ise dünya, zaten fazlaca tehlikelerle dolu, içinde binlerce karanlık vardı lakin  nice güzellik de hâlâ ayakta ve artık bütün topraklarda içine keder karışmış olsa da, belki daha bile çok serpiliyordu sevgi yeryüzüne

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Eğer söz konusu ise dünya, zaten fazlaca tehlikelerle dolu, içinde binlerce karanlık vardı lakin nice güzellik de hâlâ ayakta ve artık bütün topraklarda içine keder karışmış olsa da, belki daha bile çok serpiliyordu sevgi yeryüzüne. Hoş insanoğlu da kolay olanı seçiyordu. Evren üzerine milyonlarca sevinç, umut, mutluluk, huzur serpiştirilmişken bize kalanın keder oluşunu kabullenmek daha kolay oluyordu. Tıpkı hazır sıcak yemeği yemek kadar kolay geliyordu.

Adam aklında dönüp duran soru işaretlerine rağmen kazasız belasız siteye ulaştığında teklemeden açılan güvenlik kapısını geçerek arabasını park etti. Efser'i hayatta olsaydı, eğer bir ihtimal nefes alsaydı şuan, işe nasıl yetişeceğini değil de toplantıya bir kaç dakika daha geç gitmeyi nasıl başaracağını düşünürdü ama bu kez farklıydı işte. Beynine kazıdığı kendi yalnışları içinde öylesine alışılmış bir boğulmuşluk hissi yaşıyordu ki ben benim diyen öyle delicesine öldüremezdi kendini. Adam kendi fikirlerinin celladı olma görevini üstlenmenin ağır yüküyle başbaşa kalmıştı. Ki zaten Yılmaz Odabaşı'da; 'Her ömür kendi gençliğinden vurulur.' diyerek unutmadığını kanıtlamıştı ölürken sağ kalanları. Öylece kala kaldığı direksiyon başından sonunda inerek binaya ilerlemeye başladığında elindeki ince kartı da kapıya okutup açmış ardından içeri dalmıştı. Karşısına dikilen iki gence baktığında hafif baş selamını da eksik etmedi.

'Nasılsın Melikşah abi?' esmer, vizelerin arasında kalıp zayıfladıkça yok olma yolunda ilerleyen adamın sesi kulağına değdiğinde duraksayarak hafif gülüşünü çıkardı ortaya.

'İyidir Tayfun, sen nasılsın?'

'İyiyim abi, şey, biliyorum biraz geç oldu ama kusuruma bakma. Yani, burada değildik yurt dışındaki eğitimdeydik, basınada fazla yansımadı, başın sağ olsun.'

Kalbi KorWhere stories live. Discover now