Bölüm 66 - Bir Pot

1.3K 151 25
                                    

Merhabalar... Merhabalar... Benden uzun zamandır beklenmeyen ve görülmeyen performans ile bölüm yayınlamaya devam ediyorum arkadaşlar. Bu şevkime karşılık yorumları da eksik etmeyin olur mu?

-------------

Çok sosyal bir kadın asla olmamıştı, insanlarla rahat bir şekilde sohbet ortamı kuramaz aksine çoğu insana göre yabani biri olarak tanımlanabilirdi. Hatta eğer ki Mihrimah o derece sıcakkanlı olmasa tek kelime edemez, o gün okulda kafayı yiyebilirdi. O kadar çok gezen ve sosyal olan anne babaya rağmen ikisinde de zerre almamıştı o sosyal kelebek hallerini. Gittiği zaman neler yaşayacağını, bir daha bu samimiyeti kimse ile kuramayacağını biliyordu. O yüzden ne olursa olsun burada içinde taşıdığı hisleri de, diline kilit vurup tuttuğu cümleleri de değişmeyecekti.

'Alanza!' biletini görevliye kontrol için uzattığı sırada kulağına değen bağırışla arkasını döndüğünde kaşları da anında çatılmıştı. Normalde henüz uçağa binmek için geçmemiş olsa garip gelmezdi ancak uçağın kapısında iken bağıran ses garip geliyordu. Bakışları çevrede gezindiğinde kendisine koşarak yaklaşan adamla suratının önüne de görevli bileti tekrar uzatmıştı ki alıp bir iki adımda sonunda yanına yaklaşan adama ilerledi.

'Yafes?'

'Uçağın kapıları kapanacak biliyorum ama seninle konuşmadan buradan gönderirsem içime dert olacaktı. Gidiyorsun, gidiyorsun ve ben seni tanıdım tanıyalı, yani anla işte seni tanıdığımdan beri ilk kez gidiyorsun sen.' Alanza'nın kaşları çatılırken sorarcasına da bakmaya devam etmişti adama.

'Saçma oldu. Pekala...' Yafes derin bir nefes alıp ellerini teslim olurcasına kaldırdıktan sonra avuçlarını birbirine çarpıp öyle kalmıştı. Adam öyle halden hale girmişti ki belli ki kendiside ne söyleyeceğini tasarlayıp toparlamamıştı.

'Bu kadar zaman sonra senin gittiğini görmek bana bayağı koydu açığını istersen. Hiç beklemiyordum, anlatırken bile kalacağını düşündüm. Şimdi gidiyorsun, sana kal falan da demeyeceğim ama geri dön Alanza.'

'Yafes sizi görmeye tabi ki geleceğim.' Kadın omuz silkerek gülümsediğinde adam derin bir nefes daha almıştı.

'Git ama yapabiliyorsan tamamen geri dön.' Alanza'nın da sonunda kafa karışlığından kurtulan aklı adamın ne demek istediğini anlamıştı.

'Yapamıyorsan da haber ver. Bu kez ben gelirim.' Kadın gülümsemeye başladığında başını usulca sallamaktan da geri kalmamıştı ki iki beden daha fazla konuşmanın anlamı olmayacağını bilerek sarılmıştı. Alanza dönüp uçağa ulaşacak koridorda ilerlemeye başladığında Yafes'in tekrar arkasından bağrışını duymuştu.

'Unutma! Birbirimize dönmemiz gereken konular var!' başını arkaya çevirip adama baktığında havaalanına girdiğinden beri olan en samimi gülüşünü de ortaya çıkarmıştı.

'O konuları ne kadar uzun süredir beklediğimi biliyorsun! Unutmam!' el sallayarak koridora devam ettiğinde Yafes'de ellerini ceplerine yerleştirip ardından gülümsemişti. Bu zamana kadar öyle saçma şeylere imza atmıştı, o kadar gözünü karartmıştı ki kendini dahi görememişti adam. Sanki varı yoğu bir kadın olmuştu, dünya sadece o var diye dönüyor gibiydi. Ama ilk önce canını kaybetme tehlikesindeyken, daha sonra da durup hastalıkla yaşama tutunmaya çabaladığı süreçte kendi hayatına geriden bakmayla beraber fark edebilmişti bazı şeyleri.

Dünya Yafes'in hatrına da, bir tek kadın için de dönmüyordu. Dünya döndüğü için bütün bu insanlar ve yaşam vardı. Dünya süregelen zamanına göre devam ettiği için nefes aldırıyordu insana ve kendine bahşedilen can bir kez avuçlarının içindeydi. Ellerinden kayması ise bir daha başa dönemeyeceğini çok net bir şekilde ortaya koyuyordu. Doktoru ile her konuşmasında, İlyas beyin yayına her uğradığında hastalığının durumunu dinlerken, fikir alırken fark etmişti. Bu hayat çoğu insana sunmayacağı bir fırsat sunmuştu adama. İkinci kez yaşama şansı, hatalarını düzeltmek için hiç yoktan belki kırk elli yıl daha.

Kalbi KorWhere stories live. Discover now