Tanıtım

26.7K 477 90
                                    

 (Yezid isminin yerini Yekta'ya bıraktığımız için güncelleme yapılmıştır...)

Yeni bir hikaye ile giriş yapıyorum. Allah utandırmasın diyeyim de ilk önce sonrasına bakarız. Uzun zamandır olsa mı olmasa mı diyerek kuşku içinde kalsam da olsun 'ne olacak canım' diyerek yayına girdireceğim bir kitap daha, belki de bir aile, bir dost, bir kardeş daha edinebileceğiniz insanlarla dolu yeni bir umut. Ama ne olursa olsun benim varoluşumun bir simgesi daha oluyor. Yarım bıraktığım, askıda olan bir iki hikayem var ancak bunların açıklamasını da zamanla yapacağım. 

Hikayenin tanıtımıyla sizi merakta bırakacak olsam da yılbaşına kadar beklememiz gerekecek. Hem bölüm biriktirmeli hem de tadını çıkarmamız gerekli. İşler umduğum gibi giderse 'İnşallah' ara sıra teaser sunmayı düşünüyorum. 

Umarım her hikayede olduğu gibi bu hikayede de acıyı, tatlıyı, umudu, gözyaşlarını ve sevinç çığlıklarını beraber tadarız. Sizleri çok çok çok seviyorum...

                    Bismillahirrahmanirrahim...

                    Bismillahirrahmanirrahim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Şerefe deriz kadehlerimizi tokuştururken... 

Şerefenin anlamı, bir söyleyişe göre:

"Şerefim üzerine söz veriyorum ki, bu masada konuşulan burada kalacak"tır... Tatsızlıklar uzatılmaz... Masanın dışına hiç taşınmaz...

"Şu anda çok sansürsüz, korumasız ve dolambaçsızım, rakı masasındayım, n'olur beni yanlış anlama"dır...

"Ben sana ne söylersem söyleyeyim, sen doğrusunu anla"dır.

İşin tılsımı, "Kim olursan ol gel, ama gönül gözünü açmadan lütfen gelme, masamıza oturma" dır...

"Egonu bırak bir tarafa, özün ol"dur... Zayıf olmak da haktır rakı masasında, güçlü olmak da... Efkarlanmak da haktır neşelenmek de...

Ağlamak da, gülmek de haktır aynı masada...

Hak olmayan ise fesattır...

Rakı sofrasında, dost meclisinde her şey konuşulur...

Futbol konuşulur, aşk konuşulur, din konuşulur, siyaset konuşulur, edebiyat konuşulur, askerlik anıları konuşulur, fizik, kimya, matematik konuşulur, yemek tarifi konuşulur, tıp dahi konuşulur...

Bazen ise sadece susulur...

Ama bir de konuşulmayacaklar vardır...

Ve neyin konuşulup neyin konuşulmayacağını zaten rakı masasına oturan bilir...

Rakı sofralarında tanıdığın dost, ailendir artık...

Zor gününde sığınacağındır, mutlu gününde arayacağın, yaralansan yaralarını saracak olandır... "Kıymetini bilesin"dir, insan gibi insandır...

Rakı yarım doldurulur kadehe, hiçbir zaman eksik veya fazla olmazdı sudan.

Derler ki, rakı masasında yokluğuna küfür edecek bir can vardır mutlaka, o yüzden boş kalan yanı sana dolu olan yanı yarana...

Bir adamın kalbi buzdan kalıplarda değilde kor alevlerdeyse vardır sorun. Dudaklarıyla buluşan her damla alkol düşer yüreğine alev aldırır tekrar ve tekrar. Beyninin içindeki bitmek bilmeyen bir muharebede galip gelsem mi gelmesem mi mücadelesiyle boğuşur. Bir yanı korkak çocuk olur rakı masasındaki adamın, bir yanı mert delikanlı, başka bir yanı ise yarım kalmış sevdasızlığı. Nasıl ki bardağın dolu tarafıyla mı yoksa boş tarafıyla mı ilgilendiğinizi öğrenmek isterse psikologlar, rakı masasına oturmuş bir adamın bardağında bir damlalık dahi yer kalmamıştır. O kadeh ağzına kadar dolmuştur, dudak payını unutmuştur saki ve parmaklar arasına sıkışan o kadehten mutlaka bir kaç damla dökülür dışarı. 

  Hal bu iken bir kez kor olduysa kalbiniz, bir daha tatmam demek için her zaman fazla erkendir . 

Çünkü insan kendi yanılgılarının sonu gelmez esiri olur ve kendine ait dört duvarı kabullenmek başkasının yaptığı yüzlerce metre kareyi kabullenmekten daha kolaydır her zaman.

'Yürek yangını göstermesin Rabbim' Yafes'in kendi kaderinden kederine boğulmuş sesi ile Yekta'nın bakışları adama döndüğünde kaşları da çatılmıştı. Ne demekti göstermesin. Göstersindi, yürek yangını olmadan nasıl anlardı bir adam yaşadığını. Yoktu öyle haybeye yaşamak, elindeki rakı gibi bir kadın ciğerini alıp götürsündü ama tatsındı o sevda denen mereti.

'Göstersin be abi. Ot gibi mi yaşayayım.' adamın cümlesinden sonra Melikşah usulca adamın omuzunu sıkıp kendine bakmasını sağlamıştı.

'Bak kardeşim.' diyerek bir yudum rakısından alıp derin bir nefes çektikten sonra masadaki bakışlarını da Yekta'ya çevirmişti.

'Yürek yangını kolay değildir. Doğrudur, yaşamadan insan nefes aldığını bilmez ancak vardır zamanı. Eğer elindeki kadehin dökülmesi kadar canını yakmayan bir kadın çektirirse sana o acıyı lanet edersin, ancak o bulanık su gibi bir hatun çıkarsa ömür billah şükür edersin. Demem o ki yürek yangını kolay iş değildir, yani niye dediğinde değil beklemediğinde gelendir. Ve tövbe çektirmediği sürece o yürek hiç yanmamış demektir.'

Başlangıç Tarihi: 01.01.2017

İletişim

Instagram: BiCeruVar

Twitter: BiCeruVar

Twitter: BiCeruVar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Kalbi KorWhere stories live. Discover now