Altı: Ve Alışma

2.9K 257 11
                                    

"Bak," dedi arabaya bindiğimde Daniel. "Birkaç dakika geç kalmanı anlayabilirim ama sanki her gün daha ne kadar geç kalabilirim diye kendine meydan okuyor gibisin."

Nefes nefese kaldığım için bir süre gözlerimi kapatıp soluklarımı düzenlemeye çalıştım. Elimdeki suyu ağzıma götürüp, birkaç saniye içinde hepsini bitirirken Daniel'ın ne dediğini duymuyordum. Bir şeyler söylüyordu fakat ne dediğinden emin değildim.

Kalbim hala aynı şekilde atıyordu. Fakat ben çok hızlanmış gibi hissediyordum. Çok fazla kafein aldığımda hissettiğimde nedenini anlamadığım kaygı krizi gibi bir şey vardı vücudunda. Tek bir farkla şu an nedenini biliyordum. Mideme biri yavaş- oldukça yavaş- bir şekilde iğne batırıyor ve sonra aynı hızla çıkarıyor gibiydim. Çok utanmış, çok üzülmüş, çok öfkeli gibiydim.

Her an her şeye herhangi bir tepki verebilirdim.

"Candice!"

Omuzlarıma sarılan ellerin beni sarsmasıyla gözlerimi kırpıştırıp Daniel'a baktım. Renk değiştiren gözlerinden biri diğerine göre daha yeşil, diğeri ise daha altın renginde gibiydi. Burnu güneşin altında kalmaktan soyuluyordu. Ve bunları incelemek bir nebze olsun beni rahatlatıyordu.

"İyi misin?" Endişeli görünüyordu. Koltukta büzülmüş kendi kendime kafa sakladığımı fark edince kim olsa yanındaki insanın delirdiğini düşünüp bu tepkiyi verirdi muhtemelen.

"Üzgünüm," dedim zorla.

Uzun, kemikli parmakları omuzlarımda daha gevşekçe tutunmaya başladı. "Seni çok tanımadığımın farkındayım. Ama bir tür kriz yaşadığını anlayabilecek kadar insancılım galiba."

"Evet, şey. Ah... Hadi gidelim."

"Hayır," dedi kemerini çözüp bana daha çok yaklaştı. "Rengin gitmiş gibi. Hasta bir kızı işe götürüp, oradan hastaneye götürmektense direk hastaneye götürmeyi tercih ederim."

"İyiyim," dedim. Hala omzunda duran elini çekmek için elimi üstüne koydum fakat aniden gelen mide burkulmasıyla elimiz havada kaldı. Sımsıkı eline sarıldım. Yüzüm buruşurken krampın gitmesini bekliyordum.

"Değilsin," dedi. "Sabret birkaç dakika içinde hastanede oluruz."

"Hayır, ben-- ah! Basit bir kramp."

"Basit olsaydı bu kadar canın yanmazdı."

"O kadar yanmıyor."

"O halde elimi niye bu kadar sıkarak acıtıyorsun?"

Eline bakınca mideme daha da büyük bir kramp girdi. Neredeyse kemiklerini kıracakmışım gibi tutuyordum onu.

Çabucak elini bırakıp kollarımı karnımın etrafına sardım. Acıdan ağlayacak gibiydim.

"Tamam gidelim."

***

"Daha iyi misin?"

Daniel, ben arabaya binmeden önce kapının yanında durup beni bekletti. Başımı salladım. Uyuşmuş ve uykulu hissediyordum ancak ağrı kesicilerin neler yapabileceği gerçekten inanılmazdı.

"Evet. Sadece yorgunum. İşi ara--"

"Hallettim."

Omzuna sertçe olduğunu düşündüğüm bir yumruk attım. Tek hissedebildiğim kemikler olsa bile pek bir işe yaramamıştı bu yumruk.

"İyi olanın ben olması gerekiyordu. Durmadan iyilik yaparsan nasıl sana iyi biri olduğumu kanıtlayabilirim?"

"Kanıtlama," dedi kapıyı açıp bindiğimden emin olduktan sonra kemerimi bağladı. Bir anda vücudunu bana yaslı bir şekilde hissedince kramplardan birinin geri döndüğünü düğündüm ama bu sadece vücudunun sıcaklığındandı sanırım. Ayrıca... düşündüğümden çok daha güzel kokuyordu. Onun pis koktuğunu düşünmüyordum elbette! Sadece klasik nane ya da kolonya gibi bir şey korkacağını sanmıştım. Bu kadar... güzel bir kokuya sahip olabileceğini değil.

"Ne?"

Kemerimi taktıktan sonra bana gülümsedi. "Eğer iyi biri olduğun kanıtlamayı bırakırsan, iyi bir olmaya belki başlayabilirsin, Candice."

Koltuktan biraz yana kayıp, tüm yüzünü görebilmek için arabanın dışında duran Daniel'a baktım. O salak gülümsemesi beni sinir etmekten öte artık bıktırmıştı.

Yine de üstünde güzel durduğunu itiraf etmek zorundaydım.

"Cands," dedim ama duyduğundan emin değildim.

"Ne?"

"Arkadaşlarım bana Cands der. Ya da Candy."

Berbat bir espri yapacağından o an emindim. Fakat beni şaşırtarak sadece sırıttı. "Pekala, Cands. Sanırım bana Dan deme hakkını kazandın."

"Danny?"

"Hayır. Dan."

"Sana Danny diyeceğim."

Gözlerini devirdi ama alttan alttan gülümsediğini ona bakmadan bile hissedebiliyordum.

If This Is LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin