Otuz Dokuz: New York Sihri

1.8K 228 19
                                    

Eve girince babam yine New York Depresyonum'dan korkarak bana sarıldı fakat gülümseyerek döndüğümü görünce şaşkınca ateşimi ölçmeye çalıştı.

"İyiyim, baba. Sadece çok yorgunum."

"Tamam, akşam yemek benden. Anlatacaklarını merak ediyorum. Bana bir şey getirdin mi?"

"Sevdiğin çöreklerden getir--"

"Ah evet! Evet! Şükürler olsun Tanrım!"

Babama garip bakışlar atıp, aldığım çörekler için salsa yapmaya başladığı için ona suçlayan bakışlar atabilirdim fakat bunun için fazla yorgundum.

Yatağıma atlayıp telefonumu çantamdan aldım. Cumartesi sabahı babamla telefonla konuştuktan sonra bakamamıştım. Oldukça yoğun bir gün ve ertesi günde de yoğun bir beyin fırtınası yaşamıştık annemle.

Şimdi telefonuma bakınca fazlasıyla pişman olmuştum.

Daniel Cevapsız Arama (3)
Daniel Mesaj (2)
Olivia Mesaj (1)

Siktir. Gerçekten siktir. Problemlerimden dolayı ağlayıp, sızlamaktan o kadar meşguldüm ki gerçekten çözüm fırsatlarının geldiğinden habersizdim.

Kalbim beynimden çıkacakmışça atarken Daniel'ın mesajlarını açtım.

Kimden: Daniel
Kime: Ben
Hey, müsait olunca beni arayabilir misin?

Gözlerim aşağı, ikinci mesaja indi.

Kimden: Daniel
Kime: Ben
En azından konuşamaz mıyız? Lütfen?

Aman Tanrım. Gerçekten aman. Tanrım. Yatağımın üstünde bayılıp kalacaktım şimdi. Tabii bundan önce Daniel'ı aramam gerekiyordu çünkü günlerdir mesajına cevap vermiyordum.

Oysa onunla konuşmak istiyordum. Hem de nefes almak istediğimden bile daha çok.

Telefon çalmaya başladıktan beş saniye sonra telefonu açtı.

"Candice!"

"Daniel, hey. Üzgünüm telefonuma bir süredir bakamıyordum. Mesajlarını ve aramalarını yeni gördüm. New York'taydım. Annemin yanında."

"Şu an neredesin?"

"Evimde. California."

Telefon kapandı. Daniel normalde asla yüzüne kapayacak bir insan değildi. Bu tür konularda içinde bir yerde kesinlikle Britanya Kanı olduğunu düşündüğüm bir titizlikteydi. Fakat şimdi... anlaşılan benimle konuşamayacak kadar sinirlenmişti. Ona sırf istemiyorum diye mesajlarına cevap vermediğimi düşünüyordu. Bu yüzden de pat kapatabilmişti.

Onu geri aramayı düşündüm. Ama sonra belki de sadece kızgınlığının geçmesini bekleyebileceğime karar verdim. Daniel tüm kimyamı alt üst ediyordu. Tüm.

Olivia'nın mesajını kontrol ettim.

Kimden: Olivia
Kime: Ben
Selam, biraz sohbet etmek ister misin?

Bu da farklı bir sorundu şimdi. Olivia da bu mesajı cumartesi günü atmıştı. Şimdiyse onunla da konuşmak istemediğimi düşünüyordu. Belki de Naomi konusunda anlaşmaya varabileceğimiz bir şeyden bahsedecekti. Yine haksız olduğumu bilsem bile umutla dolmadan edemedim. Sonuçta mesaj atması, Naomi ile arkadaş olmadığını gösteriyordu, değil mi? Siktir, ya çoktan arkadaş olmuşlar ve bana da geri basıp bir daha asla onlarla görüşmemem gerektiğini söyleyeceklerse? Ya da Naomi ve geri kalan tüm çetesiyle kafamı tuvalete sokup, diğer yandan da kulaklarıma sirke sokacaklardıysa?

Kimden: Ben
Kime: Olivia
Selam! Elbette konuşabiliriz. Üzgünüm annemin yanındaydım bu yüzden telefona bakamadım.

Ne fazla umut dolu, ne de fazla kızgın bir mesajdı.

Yatağıma uzandım. Karnıma telefonu bırakıp, gözlerimi kapattım. New York'un sihri hala üstümdeydi.

"Candice!"

Babamın sesiyle ayağa kalkıp, odamdan aşağı bağırdım. "Evet?"

"Daniel kapıda!"

Evet, bu kesinlikle New York sihriydi.

If This Is LoveWhere stories live. Discover now