Altmış Yedi: Klasik Bir Yaz Günü

1.7K 171 12
                                    

"Artık bu kadar gergin olma," dedi Daniel elini enseme sardı. Baş parmağı ile kulağımla şakağım arasındaki mesafeyi masaj yaparak arşınlıyordu. Bunun beni ne kadar rahatlattığını ve hoşuma gittiğini biliyordu. "Sonunda sadece sen ve ben varım. Ve yaz. Tıpkı geçen seneki gibi."

"Evet," diye mırıldandım telefonuma gelen mesajlar sanki çok önemliymiş gibi onlara boş boş cevaplar yazmaya çalıştım. Geçen sene. Yaz. Dünyadaki en berbat arkadaşları kaybettim ve beyinsiz erkek arkadaşımın ihanetine uğradım diye hayatımın sonu geldi sanmıştım.

Şimdiyse gerçekten bir şeylerin sonu gelmişti.

"Seni böyle görmek beni üzüyor."

Telefonu kilitleyip bir kenara attım. Daniel'ın yeşil gözleri büyük bir ilgi ve şefkatle yüzümü tarıyordu. Diğer yandan sıcacık eli hala tenimin üstünde gezip, gerilen kaşlarımı rahatlatıyordu. Hava sıcak ve nemli olduğundan Daniel'ın kıvırcık bukleleri bozulmuş elektriklenmişti ve bu hali bana Stranger Things'deki Dustin'den başkasını hatırlatmıyordu.

"Üzgünüm," dedim gülümsemek için kendimi zorlarken. En azından Daniel'ı görmek beni rahatlatıyordu. Onun yakışıklı yüzüne bakmak hoşuma gidiyordu. "Galiba eve gitsem daha iyi olur."

Kalkmaya çalıştım ancak Daniel izin vermedi. "Hayır. Burada kalıyorsun. Annem seni benden daha çok seviyor. Aslında galiba ailenin tüm üyeleri seni daha çok seviyor."

"Daniel, gelecek beni korkutuyor."

Daniel bunu söylememi bekliyormuş gibi başını salladı. "Biliyorum. Beni de öyle. Ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yok. Ama bu da galiba deneme yanılma yöntemi olan bir deney."

Daniel'ın ensesini tutup onu öptüm. Ve saniyesinde buna pişman oldum. Çünkü bana kendimi daha da hüzünlü hissettiriyordu. Diğer yandansa bırakamıyordum. Başka başka şeyler hissedebilme umuduyla onda daha da çok kaybolmak istiyordum.

Daniel ıslak dudaklarını boynuma bastırdı. "Her şey iyi olacak," diye fısıldadı. "Şu an imkansız gibi göründüğünü biliyorum. Ama en sonunda her çok güzel olacak."

O üstümde, dirseğine yaslanmış bana bakarken ben yatağında uzanıyordum. Biraz daha altına doğru kayıp, yüzünü daha net görebilmek için kollarımı karnıma bıraktım. "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

Omuz silkti. Buklelerden biri bana doğru, aşağı, baktığı için boşlukta sallanıyordu. "Çünkü hep bir yolunu bulduk. Yine öyle yapacağız."

Tekrar uzanıp onu öptüm ve bir bacağımı beline dolayıp kendimi ona doğru ittirip, bastırdım. Daniel'la olmak, onu tatmak, hissetmek bazı şeyleri en azından yolunda gibi hissettiriyordu.

Önce dudaklarımın üstünde gülümseyip kotumun düğmesinden aşağı elini kaydırdı ama sonra ben tekrar onun eline doğru kendimi ittirip çok kesik bir şekilde inleyince çekildi. "Annem burada," diye fısıldadı panikle fakat hala eli kotumun üstündeydi.

"Annenin beni sevdiğini sanıyordum," dedim o panik dolu utangaç ifadesine gülerken. İşte her şeyi unutmak Daniel ile bu kadar kolaydı.

"Evet, öyle ama eminim oğlunun, kendisinin küçük oğluyla paylaştığı odadaki yatakta kız arkadaşı ile sevişmesinden pek hoşnut olmaz."

"Kapıyı kapat."

"Vay canına. İnanılmaz bir fikir. Nasıl da aklıma gelmedi?"

Daniel'ın öldüğü gün bile bir anda canlanıp sarkastik bir şaka yapacağından korkuyordum.

"Daniel..."

Ağzını itiraz etmek için açtı ama onu öperken, elimi pantolonunun içinden sokunca beni yakaladığı gibi yukarıya çekti ve kapıyı kapattı.

If This Is LoveWhere stories live. Discover now