Yetmiş Beş: Merhaba Karanlık, Eski Arkadaşım

1.4K 188 44
                                    

"Hangisini daha çok seversin bilemedim bu yüzden ben de çikokalatı, kurabiyeli ve vanilyalı aldım."

Gülüp dondurmayı yerken seçiminden oldukça etkilendiğimi belli ederek başımı salladım. Gerçekten de bunlar favorimdi. Ama bu elbette Xavier'ın iyi tahminlemesinden çok dünyadaki çoğu insanın favorisinin bunlar olmasıyla ilgiliydi galiba.

"Hepsini doğru bildin. Tıpkı nüfusun yarısında olduğu gibi. Sıradan ve standart skorlar."

"Sen sıradan ya da standart değilsin, Candice."

"Emin misin?" Gülüp külahımdan damlamak üzere olan eriyen dondurmayı hızlıca yakaladım. "Dünyadaki en sıradan ve klasik insanım sanırım."

Xavier'ın gülümsemesi soldu. Bu söylediklerimi ben bile takmazken, o biraz öfkelenmiş gibiydi. Oysa sıradan olmakla bir sorunum yoktu. Öyle olduğumu biliyordum ve bunda da bir problem görmüyordum.

"Daniel sana gerçekten böyle mi hissettiriyor? Sıradan?"

Durdum. Aniden göğsüme binen ağırlık geri döndü. Daniel'a karşı suçluluk hissettim. Çünkü asıl bana özelmişim gibi hissettiren kişi Daniel'dı. Bana kendimi olduğumdan bile daha iyi hissettiren kişi oydu. Ve şimdi ortada yoktu. Belki de on altı yaşındaki Candice'in kendini sıradan hisseden düşüncelerinin gelmesi bu yüzdendi.

Bu yüzden Daniel'dan nefret ettim. Benim özel hissetmek için hiçbir erkeğe ihtiyacım yoktu. Kimseye ihtiyacım yoktu. Fakat ben sıradan kendimle memnundum zaten. Daniel ise... beni göğe çıkarıp aniden yere bırakmıştı. Neye uğradığımı şaşırmıştım.

"Hayır. Karışık. Sıradan olmakla bir problemim yok."

Pek ikna olmamış bir şekilde beni süzdü ama ben temin etmek için gülümsediğimde yaban mersinli dondurmasına döndü. Daniel'ı belki de asla tanımayacak bir insanın, onun hakkında düşünecekleri için endişeleniyordum. Tam bir aptaldım. Hasta haldeydim.

Olivia'nın tekrar mesajları başladı fakat biraz daha telefonumla ilgilenseydim, Xavier'a karşı nezaketsizlik gösterecektim. Bu yüzden onunla başka bir konu hakkında sohbet etmeye çalıştım.

"Dünyadaki tek yeraltı parkının New York'ta olduğunu biliyor muydun?"

"Ne? Bu... mümkün mü?"

"Evet. Bu sene açıldı. Ayrıca tamamen penceresiz, kocaman bir gökdelenimiz de var."

"Hmm. New York hakkında bilinmeyen gerçekler mi?"

"Evet. Tonlarcası var. New Yorklular'ın her sene bir köpek balığından on kat daha fazla insanı ısırıdığını biliyor muydun?"

Öyle büyük bir kahkaha attı ki birkaç tane orta yaşlı, ve anlaşılan Xavier'ı çekici bulmuş kadın, dönüp ona gülümseyerek baktılar. Dondurması az daha yere dökülecekti ki gülmeyi kesip gülmekten ıslanan gözlerini sildi.

"Bu gerçek mi?"

"Elbette gerçek. Candice Acampora asla New York konusunda şaka yapmaz."

"Nasıl bu kadar çok şeyi biliyorsun?"

Çünkü her konuda gerekli ya da gereksiz milyonlarca bilgisi olan bir erkek arkadaşa sahiptim.

"Gereksiz bilgiler öğrenmeyi seviyorum diyelim."

Telefonumdaki mesajlar kesilmişti ancak bu sefer telefonum çalmaya başladı. Özür dileyip ayağa kalktım ve birkaç adım Xavier'dan uzaklaştım.

"Olivia! Mesaj atmayı kes!"

"Sana söylemem gereken önemli bir şey olmasa bu kadar ısrarcı olmazdım!"

"Ne?"

"Beni sabahın köründe..."

Önümde dikilen silüet yüzünden telefonu bırakıp başımı kaldırmak zorunda kaldım. Güneşten dolayı tek renk gibi gözükse de gözlerimi birkaç kez kırpıştırınca Daniel ile göz göze geldim.

"Selam," dedi Olivia telefonda yüzlerce şey sıralarken.

If This Is LoveWhere stories live. Discover now