Yetmiş Dört: Dondurma Şehir

1.4K 183 54
                                    

"Ve... turumuzun sonuna geldik."

Kalabalığa bakarken iç çektiğini fark ettim. Biraz benim gerimde duruyordu. Bu yüzden sesine doğru dönmek zorunda kaldım.

"Hayalimden bile daha güzel."

"Hayal kırıklığına uğramayı mı bekliyordun?"

"Eh işte. Paris'te başıma gelenlerden sonra. Epey etkilendim Acampora."

Çeşmenin kenarına oturdu ve eliyle taşa vurdu. Böylece yanına oturdum. Sessizce insanları izlerken şu an yanımdaki kişinin Xavier yerine Daniel olabileceğini düşündüm. Üç gün sonra yanına gidecektim. Büyük ihtimalle bana beni ne kadar özlediğini söyleyecekti. Sonra da kibarca etrafı hiç sıkılmadan milyonuncu kez gezdirecekti. Annesinin her geçen gün daha iyiye gittiğini, kardeşlerinin başarısından bahsedecekti gözlerinde parlayan gururla. Sonra da beni güzel bir yemeğe götürecekti. Para sıkıntısı çeksin ya da çekmesin. Hep yapardı.

Bense ona bunu bitirimemiz gerektiğini söyleyecektim. Ne tepki verecekti acaba. Sadece mesajlaşmaların ve FaceTimeların yetmediğini ona açıkladığımda bana katılacak mıydı yoksa daha iyisini yapabileceğimizi söyleyecek miydi?

"Hey. İyi misin, belleza?"

Başımı salladım. Xavier omzumu omzuyla dürtüp önümüzden geçip giden insanlara tekrar baktı. Meydandaki park diğer yerlere kıyasla daha sakindi. İkimiz de yorulmuştuk. Güzel bir gün olmuştu fakat tur rehberliğini yapmayı kabul etmeden önce bir kez daha düşünmem gerektiğini fark etmiştim.

"Olivia bana biraz... erkek arkadaşınla senden bahsetti. Yale'de okuyan."

Olivia elbette ne zaman susması gerektiğini asla öğrenemeyecekti.

"Zor. Eski kız arkadaşım Madrid'de yaşıyordu. Nasıl hissettiğini az çok anlayabiliyorum galiba."

"Galiba bitecek."

Bunu söylememle bedenini bana tamamen çevirdi. Akşamüstü olmuş, güneş iyice batmaya başlamıştı. Oldukça sıcaktı hava. Kuşlar ötüyor, ileriden sokak sanatçılarının şarkıları duyuluyordu. Batan güneşin turunculu, pembeli ışıkları Xavier'ın kahverengi gözlerine vururken kabul etmeliydim ki huzur verici bir yerde olduğumu hissediyordum. Sanki her şey buraya aitti ama ben değildim.

Şu an Connecticut'da olmam gerekli gibiydi. Oysa tüm koca sene Daniel ile harikaydı. Böyle biteceğini düşünmemiştim. Benim bitirebileceğimi hiçbir zaman tahmin edememiştim.

"Neden?"

"Çünkü... bilmiyorum. Hayatı mükemmel. Kendi, notları, okulu, arkadaşları... Bense onun hayatındaki tek mükemmel olmayan şey gibiyim. Ben ve ilişkimiz. Bir türlü beceremiyoruz. Günlerce ondan haber alamadığım oluyor ve ben buna daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum."

"Beklemeye mi?"

"Hayır. Beklemek sorun değil. Sorun acının uzadıkça uzaması. İkimize de zarar vermesi. Çok daha iyi hir ilişkiyi hakkediyor."

Xavier derince nefes alıp kucağımda tuttuğum elimi bileğimden tuttu. Gözlerimi kaldırıp yüzüne baktım çünkü ne kadar Latinler'in samimi ve temastan korkmayan insanlar olduklarını bilsem de henüz birbirmizi tanıyalı bir gün olmuştu.

"Sen de öyle. Seninle her zaman ilgilenecek, sevildiğini ve önemli olduğunu hissettirecek bir adamı hakkediyorsun."

Bana yaklaştığını hissediyordum. Nefesi sıcak, kadife gibi yumuşacıktı. Gözleri tıpkı insanı ne kadar yorgun olursa olsun aniden uyandıran sabah kahvesi kadar yoğun bir kahveydi. Tüm bunlara rağmen beni öpmeye yeltenme cesareti bile nereden geliyordu anlam veremiyordum.

Ama kendime itiraf etmek istemediğim bir tarafımsa onun dokunuşundan hoşlanmıştı. Aylardır kendi erkek arkadaşımdan hissettiğim o önemsizmişim gibi olan hissi, Xavier'ın ilgili görünen bakışları, avuç içimi parmaklarıyla ovması ve beni gerçekten dinlemek için sorular sorması hoşuma gitmişti.

Tıpkı bir zamanlar Daniel'ın yaptığı gibi.

Elimi sertçe çektim. Ondan uzaklaştım. Kibarca gülümseyip o garip anı kapamaya çalıştım. "Üzgünüm, yapamam."

Xavier anlıyormuş gibi başını hızlıca salladı. "Tabii. Haklısın. Ama anlamıyorum... erkek arkadaşınla bitireceğini sanıyordum."

"Evet. Evet öyle ama... hala bitmedi. Hala Daniel'ın kız arkadaşıyım ve doğru olacağını sanmıyorum."

Başını salladı. Bir süre daha sessizlik içinde oturduk. Xavier oldukça iyi görünümlü, nasıl flört edeceğini bilen ve çekici biriydi. Üstelik Daniel ile ilişkimiz berbat bir haldeydi. Tüm arkadaşlarım üniversitede eğlenip, her gün yeni insanlarla tanışırken ben ne olursa olsun ona ihanet etmeyi düşünmemiştim.

İçten içe Daniel'ın asla böyle bir şey yapmayacağını biliyordum.

"Göründüğünden daha farklı bir kızsın," dedi Xavier yere bakıp, siyah spor ayakkabılarını birbirine sürterken.

"Bu da ne demek?"

"Bilmem. Dışarıdan... tüm derdi eğlenmek olan o basit kızlardan birisin sanmıştım. Yani Olivia senin fotoğraflarını gösterdiğinde. Ama şimdi... bundan çok daha fazlasısın sanırım."

Bu konuşmalar bana sadece geçen yazı hatırlatıyordu. Daniel'ın beni götün teki sanması ve- bir süre için gerçekten öyleydim- sonra da benden hoşlanması, beni daha iyi bir insana çevirmesi, aslında bana her gün daha iyi bir insan olmamı istememe neden oluyordu. Eğer Daniel olmasaydı gerçekten bu insan olur muydum, yoksa Xavier'ın da dediği gibi basit bir kız mı olurdum?

Omuz silktim. "Zaten o kızdım. Lisede. Yani son seneme kadar. Ama bir şeyler değişti işte. Hayatın statülerden, etiketlerden ve balo kraliçiliğinden çok daha fazlası olduğunu fark ettim."

Xavier meltemle dağılan koyu kahverengi saçlarını düzeltti. Bronz teni miğfer gibi parlıyordu. Gülümseyince teniyle zıtlık oluşturan o kör edici beyazlıkta dişleri yine parladı.

"Tanrım... sevgilin şanslı herif."

Gülmekten kendimi alamadım. "Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?"

"Evet. Dondurma almak ister misin?"

Başımı salladım. Tam kalkmak üzereydim ki Olivia'nın mesajının sesiyle tekrar mermere oturdum. "Bekle, Olivia'dan mesaj var. Nerede olduğumuzu ve ne yaptığımızı merak ediyormuş."

Xavier gözlerini devirdi ama gülümsüyordu. Olivia herkeste aynı etkiyi bırakıyordu işte. Ona hem tahammül etmeniz oldukça zordu hem de onsuz yapmanız.

Ona mesaj atarken Xavier ayağa kalktı. "Sen burada bekle. Ben dondurmaları alıp gelirim."

Başımı sallayıp teşekkür ettikten sonra Olivia'yla mesajlaşmaya devam ettim. Onu çok özlemiştim. California çok uzaktı ve babamı nasıl özlüyorsam onu da öyle özlüyordum. Tüm olanlara rağmen Olivia beni asla yüzüstü bırakmamıştı. Her zaman aramızda kilometreler değil de sadece birkaç santim varmış gibi hissettirmişti bana.

Xavier dondurma alırken yapılı vücudunu ve uçuşan saçlarını uzaktan izledim. Onunla burada nasıl bir hayata sahip olurdum merak ettim. Rupert, Daniel ve Xavier. Hayatıma erkekler ne zaman bu kadar çabuk girse, çıkmaları hep zor olmuştu. Xavier'ın hikayesinin ne olacağını merak ediyordum.

Çünkü Daniel'ı bırakmak çok zor olacaktı.

If This Is LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin