On Üç: Hapı Yutma Anı

2.8K 248 34
                                    

Daniel denize gideceğimizi düşünüyordu ama ilk denemesinin havuzda olmasının onun için çok daha güvenli olacağını söyledim. O da sadece boğulursa sorumluluk almaktan korktuğumu itiraf etmem gerektiğini söyledi.

Ben de yaptım.

Mayosunu giyip, havuzda durunca tuhaf durduğunu hissettim. Vücudu, yüzüne göre çok daha beyazdı. Omuzları ve göğsü genişti. Kolyesini şimdi takmıyordu. Ya çıkarmıştı ya da bugün takmamıştı. Etrafına bakınıp durmadan vücuduna su çarpmaya çalışsa da bunu uzun bir süredir yaptığını fark edince yanına yaklaşıp artık cidden suya girmesi için sertçe üstüne su fırlattım.

"Gerçekten sudan bu kadar korkuyor olamazsın!"

Saçlarına gelen su yüzünden alnına yapışan bukleleri geri itti. Alnı açık olunca işte şimdi gözlerinin rengini tamamen görebiliyordum.

Gözleri yeşildi.

Kollarını gevşekçe bedeninin önünde bağladı. "Sadece su değil... çıplak olmaktan hoşlanmıyorum."

Hayretler içerisinde önce yüzüne sonra da vücuduna baktım. "Bana yanlış bir şey varmış gibi gözükmedi."

"Biliyorum. Sadece çıplak olmaktan nefret ediyorum. Garip hissettiriyor"

"Şort giyiyorsun."

"Pek rahatlatıcı değil."

O kadar uzun süre sahile ya da havuza girmemiş olmalıydı ki artık tişörtleri olmadan kendini ciddi anlamda çıplak hissediyor olmalıydı.

"Tamam, yüzüme odaklan. Güven bana vücudun... diğer erkeklerinkinden pek farklı değil."

Gözlerim vücudunda gezinince hızla havuzun zeminine çöktü. Su şimdi omuzlarından aşağısını tamamen kaplıyordu. Bu kadar... küçük bir çocuğa benzediğini bilmiyordum.

Ruhsal olarak elbette.

Fiziksel olarak... şaşırtıcıydı. Ve neden bu kadar rahatsız hissettiğine dair anlamlandırmayacağım şekildeydi.

"Peter Pan'a benziyorsun. Filmdekine. Küçükken izlediğim."

"Bu iyi bir şey mi?"

Düşününce filmi ilk kez gördüğümde beş yaşındaydım. Ve defalarca kez, hiç durmadan izlemiştim. Peter Pan, muhtemelen ilk aşkımdı.

Elbette bu küçük ayrıntıyı Daniel'a söylemeyecektim.

Fakat yeşil gözleri, kumral kıvırcık saçları, çilleri ve ince uzun boyu bana ilk gördüğümden beri Peter Pan'ı hatırlatıyordu.

"Ee... evet. Galiba. Ama sen büyümek zorundasın."

"On yedi büyümek için erken bir yaş."

"Belki. Ama hayatın boyunca yapmak zorunda olacağın işi seçmen gereken bir yaş. Demek ki düşününce o kadar da küçük değilmiş, ha?"

Ben tekrar kafamdaki binlerce işsizlik senaryosuyla baş etmeye çalışırken suda yavaşça bana doğru yaklaştığını saniyeler sonra fark edebildim. Yere eğilmiş olduğu için başı benden daha aşağıdaydı ve eğer yüzmeyi bilseydi, tüm gücümle suyun içinde tutabilirdim onu.

"Kimse on yedisinde ciddi değildir."

"Artık yüzmeye geçebilir miyiz?"

"Tamam," dedi sonunda ciddiyete bürünüp. Cesaretle bir anda ayağa kalkınca kaşlarını kaldırdım. Bana bakmıyordu ama yüzünde bir gülümseme gölgelendi. "Bana bakma."

"Üzgünüm," dedim çabucak karşısına geçip yüzüne odaklandım. "Sana en sevdiğim hareketi göstermemi ister misin?"

"Tamam," dedi boş havuzda tekrar etrafına bakınıp. Anlaşılan pazar günleri pek yüzmek isteyen kimse yoktu. Californialılar okyanusu, havuza tercih ediyorlardı.

If This Is LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin