Elli Yedi: Kötü Candice

1.9K 219 28
                                    

"Neden hiç konuşmuyorsun?"

Daniel çimlerin üstünde uzanmış, dirseklerinin üstünde doğrulmuştu. Bu şekilde başı ve göğsü bana yakın duruyordu. Yanına oturmuş yüzüne buz tutuyordum. Sol gözü kan çanağı olup morarmıştı. Anlaşılan yumruk gözüne gelmişti ve inerken burnuna da bir ziyaret yapmıştı.

Buzu yüzünden çektim. Güneş batıyordu. Aramızda duran gölgeden başka bir şey değildi.

Konuşamıyordum, çünkü Daniel'a bakarken hissettiğim suçluluk ağzımı kilitliyordu. Güneşli bir günde pırıl pırıl parlayan okyanus gibiydi gözleri. Bazenleriyse yağmurlu günün uğradığı bir yağmur ormanındaki ağaçlar kadar yeşil.

"Aptalca davrandın. Belki de ilk kez."

Gülümseyecek oldu fakat burnu ve gözü acıyınca, buzu tekrar yüzüne koymak için elimi eliyle bastırdı.

"En azından artık öyle istediği gibi seninle konuşamayacağını biliyor."

"Ya ceza alsaydın? Bu sence dosyanı nasıl etkilerdi?"

Bunu dememle yüzündeki sarhoş gibi duran gülümseme silindi. Bir an için paniğe kapılmış bir gölgeye rastladım. Suratından geçip gitti.

"Müdür Lyon kavgayı Rupert'ın çıkardığını sandı."

"Ne olduğu önemli değil. Demek istediğim... içimde bir ses sana kötü bir örnek olduğumu söylüyor."

"On yediyim, Candice. On bir değil. Beni kötü etkilediğin falan yok. Kız arkadaşıma kim sarkıntılık ederse ona yumruğu geçirmek isterim."

Buz Daniel'ın yanağında ısıdığından soğuk tarafını çevirip ona bastırdım. Bu yüzden biraz irkildi ancak alışınca tekrar rahatlayıp elime yasladı tüm suratının ağırlığını.

Bu çocuğa bela dışında bir şey vermiyordum. Benden önce hayatı kusursuzdu. Yani bir kısmı. Şimdiyse ona kötü alışkanlıklar gösteriyor, kavga etmesine sebep oluyor ve geleceğini riske atıyordum. Yıllardır çalışıp çabaladığı bir şeyi ağzımdan çıkacak iki kelime için çöpe atacak kadar aptallaştırabiliyordum tanıdığım en zeki insanı.

"Konu sadece Rupert değil."

"Ne?"

"Sırf Lacey'i kıskandığım için çocuk gibi davrandım. Canım Rupert'a değil, Lacey'e sıkkındı. Fakat bunu sana söyleyemeyecek kadar kendimi aksine inandırmaya çalıştım. Sonra parti gecesi var. Önceki hayatımı geride bıraktığım halde, eskiden eğleniyorum diye adlandırdığım bir şeyi sana da denettirdim. Sonra kafanı meşgul ediyorum. Dersler dışında bir şey düşünmemen gerek. Yale'den bahsediyoruz. Ama sen kendin yetmezmiş gibi benim notlarımla bile ilgileniyorsun. Sadece hafta sonların var. Ve ben onları bile senden alıyorum."

Daniel yüzündeki buzu- elimi- çekti. Dikleşip bacaklarını bağdaş yaptı.

"Bu ne şimdi? Kibar ayrılık konuşması mı?"

"Hayır, elbette değil. Ama... Daniel. Ben... geçen yıl nefret edeceğin bir kızdım. Öyle biri değildim. Ama Naomi'nin arkadaşı olmak için elimden gelen her şeyi yapıyordum. Evet, artık acımasızca insanları eleştirip sığ biriymiş gibi sorumsuzca davranmıyorum ama hala ayak uydurmaya çalıştığım bir kimlik var. Kendi kimliğim. Çıplağım ve hiçbir şey giymiyorum. Bunun hafifliği adım atmamı zorlaştırıyor. Bazen uçuyorum sanıyorum hatta. Ve bu yüzden de düşüyorum."

Kalın kaşlarını çattı. Tuttuğum elini benden çekti. Kafasının karıştığını görebiliyordum. Bir şey söylemiyordu. Ancak kafası karışıktı. Açıkça görüyordum.

If This Is LoveWhere stories live. Discover now