Kırk Bir: Dev Brownieler

2K 226 2
                                    

Olivia, kafeye girdiğimde bile tek başına otururken gergince peçeteleri katlayıp tekrar bozuyor, sonra onları yeniden katlıyordu. Uzaktan onu izlerken gerçekten artık ortaokuldaki kız olmadığını görebiliyordum. Artık yağlı, kedi kuyruğu gibi saçları ya da orantısız kulakları yoktu.

Sadece Olivia idi.

Derin bir nefes alıp masaya ilerledim. Beni görünce gülümsedi. Ona karşılık verdim fakat emindim ki bu pek güçlü olmamıştı.

Masaya oturur oturmaz Olivia'nın bir şey dediğini duydum. Fakat mönüye bakmaya o kadar odaklıydım ki onu duymadım. Gergin olduğumda bir şeye kendimi odaklayarak, stresimi azaltmaya çalışırdım hep. Ve şu anda da olduğu gibi yanlış teperdi.

"Merhaba," dedim dudaklarımdan zorlukla çıkan kelimeyle. Olivia tekrar sırıttı. "Selam, ah... gelmene çok sevindim."

"Evet, şey, tabii."

Bir anda gergin sessizlik etrafı sardı. Bundan nefret ediyordum. Çok fazla hem de. Neden hep bu sessizlik bir anda belirmek zorundaydı? Babamla, annemle, Daniel'la ve şimdi de Olivia ile! Tanrım, söyle işte bir şeyler beni buraya çağıran sendin.

"Ah!" Dedim aniden aklıma gelmesiyle fazla yüksek sesle bağırdım. Ve elbette bu da beni daha da geren bir unsur oldu. "Daniel ile konuştuğun için teşekkür ederim."

"Bir şey değil," Olivia kot ceketindeki Rick&Morty armasını düzeltti. Onun düzeltilmeye ihtiyaç duyulmadığını, aslında elini ayağını nereye koyacağını bilemediğinden yaptığını anlayabileceğim kadar belirgin bir şekilde yaptı bunu. "Daniel iyi birine benziyor."

"Öyle."

"Tamam, bak, aa... seni buraya çağırdım, çünkü konuşmaya ihtiyacımız varmış gibi hissediyordum. Dove'un evinde olan şey... biliyorum, berbattı. Ve sana öyle şeyler söylememeliydik. Sonuçta Daniel'dan hoşlanıyorsun. O da senden hoşlanıyor. Üstelik iyi biri. Gerisi pek önemli olmamalı. Kaltaklık ettik. Naomi ile bir daha yolumuzun birleşmesinin imkanı yok."

Şüpheyle onu süzdüm. Bu da mı bir oyundu? Tuzak mı? Bir yerden Naomi çıkıp saçlarımı biçecek ve o bunu yaparken de Olivia ona yardım mı edecekti? Yoksa altta bir yerlerde ses kayıt cihazı mı beni kaydediyordu? Kim bilir, belki de Dove gelip bana haddimi bildirmek için saklanıyordu.

Diğer yandan Olivia bana hiç yalan söylememişti. Böyle bir şeye bulaşacak biri olduğunu da düşünmüyordum. Gerçekten kıçıma tekmeyi basmak isteseydi bunu çoktan yapmış olurdu.

"Pekala..."

"Özür dilemek için geldim buraya. İhtiyacım olan gerçek arkadaş sensin, Naomi değil. Her hafta alacağım çıkma teklifleri ya da içeceğim bedava bira da değil. Gülmek ya da sadece öğle yemeğinin ne kadar berbat olduğundan şikayet etmek için sahip olabileceğim bir arkadaş."

Tamam, işte şimdi ikna olmuştum. Olivia hep ne diyeceğini iyi biliyordu. Beni mest etmişti. En iyi özür dileme şekli değildi fakat bu bizim için yeterdi de artardı bile. Binlerce kez Olivia'sız olmuştum ama sonunda hep yine ona sahiptim. Belki edindiğim en iyi dost da değildi. Fakat benim için savaşan, en çok fedakarlık yapan tek arkadaşımdı.

"Eğer gözümü diktiğim dev brownie'yi ödeyeceksen özrünü kabul edebilirim."

If This Is LoveWhere stories live. Discover now