Yedi: İtiraflar ve Sırlar

2.8K 286 55
                                    

"Daniel?"

Telefonun bir kulaktan diğerine geçirilmesini duyarken alt dudağımı dişledim. Bir umut, uyumuyor olmasını diliyordu. Ancak sesini duymamla birlikte suçluluk hissi beni sardı.

"Evet?" Uykulu sesi normalde sahip olduğu sesten çok daha törpülü ve kalındı.

"Üzgünüm. Geç bir saat mi?"

"Evet."

"Tamam. Yarı--"

"Hayır, bekle." Biraz hışırtılar duydum. Yorgan seslerine benziyor olabilirdi. "Önemli değil. Sonuçta uyandım artık, değil mi?"

Derince bir nefes aldım. Yüzümü elimin tersiyle sildim ama avucuma rimel gelince bir küfür savurdum.

"Sen... iyi misin?"

"Evet. Evet. İyiyim. Sen nasılsın?"

"Fena değilim. Sanırım."

"Bu saatte aradığım için çok üzgünüm. Ama... sormazsam kafayı yiyebilirdim."

Hattaki sessizlik korkunçtu. Yaptığım şeyden pişman olmama neden olmuştu. İki gün öne hissettiğim kramplar ve çarpıntılar bana kendilerini tekrarlatıcak gibi hissettiriyordu. Niye böyle hissettiğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Sonuçta artık endişelenecek bir şeyim kalmamıştı. Değil mi? Kaybedecek neyim vardı ki?

"Peki... Sor o halde."

"Sence... gerçekten kötü biri miyim?"

Beklediğimin aksine Daniel buna hiç düşünmeden yanıt verdi. "Ne? Hayır, elbette öyle biri değilsin. Bu daha önce sana dediğim şeylerle mi alakalı? Ciddi değildim çünkü. Hiçbirinde."

"Biliyorum, evet. Sadece... bazen tüm dünyanın yıkıldığını hissettiğinde bunları hakkettiğini düşünüyor musun?"

Rayların sesi gıcırdadı. Yataktan kalkmıştı. Tanrım, şu an gecenin bir yarısı yarım yamalak tanıdığım bir çocuğu aradığıma inanamıyordum. Arkadaş olmaya çalıştığım doğruydu fakat içim içimi yerken arayabileceğim kimsem yoktu. Rehberimdeki tek makul numara bir anda o görünmüştü.

İçeriyi bilmiyordu. İnsanları tanımıyordu. Beni yargılayamazdı. Ya da kötü hissettiremezdi. Daniel kötü şeyler söylese bile bana kendimi yine de arkadaşlarımın iyi şeyler söylediklerini düşündükleri şeylerin bana hissettirdiklerinden çok daha iyi hissettiriyordu.

Ve birbirimizi yalnızca bir aydır tanıyorduk.

"Candice, istersen oraya gelebilirim."

"Hayır! Cidden gerek yok." Bir anda kendi kendime güldüm. "Vay canına. Daha önce hiçbir arkadaşım bile bana karşı bu kadar fedakar davranmamıştı."

"Biz arkadaşız. Yani bir aydır her gün birbirimizi görüyoruz. Sohbet ediyoruz. Arabada vakit geçiriyoruz. En iyi arkadaşlar olmasak da iyi bir ikili olduğumuz söylenebilir."

Bir peçete koparıp yüzümü sildim. Ne yapıyordum? Kim olduğumu sanıyordum? Daniel olmasa aynı halde mi olacaktım? Sürekli birinin beni teselli edip, pohpohlamasını bekleyemezdim. Kendi kendime kızdım.

"O gün iyi değildim."

Yarım saniye kadar sessiz kaldı.

"Hangi gün?"

"Hastaneye gittiğimiz gün. İyi değildim. İyi değilim. Kendimi bildiğimden beri sahip olduğum arkadaşlarımı kaybettim. Erkek arkadaşım en yakın arkadaşım olduğunu sandığım kızla beni aldattı. Her şeye sahiptim ama şimdi hiçbir şeyim yok. Üstelik babamın kız arkadaşı üniversiteli bir kız. Kafayı yiyecek gibiyim. İsmini bile doğru tahmin edemeyecek kadar aptalım. Ve şimdi hakkım varmış gibi seni arıyorum. Ne yapıyorum hiçbir fikrim yok."

"Hey," dedi şu ana kadar duyduğum en yumuşak sesle. Ondan çıktığından dahi şüpheliydim. "En azından harika bir araban var, değil mi?"

Gülmeme engel olamadım. Çok kısa bir saniyeliğine de olsa iyi hissetmediğimi söyleyemezdim.

"Doğru."

"Ve harika bir yol arkadaşın var. Hem komik hem de en kestirme yolları bulacak kadar zeki."

"Bu da doğru," dedim yine gülüp.

"Ve... tek parça kıyafetler içinde bile harika görünebilecek kadar muhteşemsin. Ki oldukça zor bir iştir. Bu yüzden -tebrikler- bu da sahip olunabilecek müthiş özelliklerden bir tanesi."

Şimdi gerçekten gülüyordum. Telefona bir an baktım. Sanki Daniel'ın yüzünü görüyormuşum gibi. Garip bir his tenimde dalgalandı. İyi hissetmiştim ama iyi hissettiğim için de suçlu.

"Bunu neden yapıyorsun?"

"Neyi?"

"Neden hep bu kadar iyisin?"

İç çektiğini duyunca nefesinin neredeyse yüzüme vurup, önüme düşen saçları havalandırdığını hissettim. "Dünyada çok fazla kaba insan var. Birkaç tane kibar olsa hiç fena olmaz diye düşündüm."

"Daniel?"

"Evet?"

"İsmini hatırlamadığım için çok üzgünüm."

Sessizliği saydım. 1...2...3..4...5..6...

"Sorun değil. Aslında iyi bile hissetmelisin. Altı harfli bir isimden dört tanesini hatırlamak da oldukça iyi bir skor sayılır."

"Teşekkür ederim."

Güldüğünü duyunca rahatladım. "Sakın Bunu sana kendini iyi hissettirmek için yaptığımı sanma. Arabanı bedava kullandığım için vicdanımı yatıştırıyorum o kadar."

Daniel'ın arkadaşı olsam, lisenin nasıl bir yer olacağını düşünmeden edemedim. Belki şu an olduğum kişi olmayacaktım. Belki asla o Candice olmayacaktım. Ama emindim ki her şey çok daha kolay olabilirdi.

"Yarın geç kalmayacağım," dedim.

"Öyle olsa iyi olur."

"İyi geceler, Danny."

"İyi geceler, Cands."

Telefonu kapatmak için parmağımı tam ekrana dokunduracakken tek nefeste konuştum. "Arayabileceğim birinin olması... güzel bir şey."

Diğer hatta kısa bir gülme sesi duydum. "Beni istediğin her zaman arayabilirsin, Candice."

If This Is LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin