Hızır otobüs

5.6K 458 12
                                    

-"Bekle Harry." Birkaç sokak uzaklaşmıştık Harry'nin sandığındaki fazla ağırdı. Birlikte çekiyorduk ama yinede ifrit ölüsü gibiydi.

Asamı sandığa doğrultup hafifletme büyüsünü fısıldadım.

Nefes nefese kalmıştık. Bir duvarın altına çöktüm, Harry'de yanıma oturdu. Orda öyle sessizce oturduk, Harry'nin ne düşündüğünü biliyordum. Okkalı bir büyü yaptığını bu yüzden Hogwarts'tan kesın atıldığını ve şimdi nereye gideceğini düşünüyordu.kimsenin sesi çıkmadığında bir konuşma başlatmam gerektiğini anladım.

-"Kafana çok takıyosun, merak etme Bu sene seni hayatta Hogwarts'tan atmazlar."

Meraklı meraklı bana baktı. Ve asasıyla oynamaya başladı.

-"Neden ki?"

-"Sirius Black'i hiç duydun mu?"

Gözlerini kısıp karşıdaki binaya baktı. Hatırlamaya çalışıyo herhalde.

-"Şu haberlere çıkan ve senin çok tarz dediğin suçlu mu?"

Sirius bana bakıp havlayınca öksürüp asamla kafasına hafifçe vurdum. Bu benim dilimde sussana köpek demekti.

-"Evet o, ve o bir muggle değil. Azkaban'dan kaçabilmiş tek mahkum. Ve senin peşinde olduğunu düşünüyorlar."

Harry'nin gözleri kocaman açılmış bana bakıyordu.

"Ne!?"  Göz devirip oturduğum yere biraz daha yayıldım. Yanımda oturan Sirius'un kafasını kaşımaya başladım.

-"Söyledim ya, peşinde olduğunu düşünüyorlar o yüzden seni tabiki en korunaklı yer olan Hogwarts'tan atmıycaklar. Hem bence çok şanslısın, herkes Sirius gibi bir katilin peşinde dolaşmasını ister."

Oflayıp oda Sirius'un karnını kaşımaya başladı. Sirius bu durumdan memnun sesler çıkarıyordu.

-"Sadece senin gibi deliler böyle bir şey'i ister. Hem nerde kalıcaz? Sen belki yetimhaneye geri dön-"

-"Oraya asla geri dönmem! Hem benim bir vaftiz babam var değil mi? Ona gidicez. Adresini almıştım."

Elimdeki kağıdı Harry'nin gözüne soktum.

-"Emin misin? Yani sonuçta senin vaf-"

-"Saçmalama! Tabiki benle gelcen. Hem bu seneki ksks Profesörümüzle tanışmak istemiyor musun?"

Gözlerinin içi gülüyordu. Sanırım aklını kurcalayan dertler sayemde yok oldu. Tabiki yok olucak, yetimhanedeyken parayla psikiyatris'lik yapıyordum. Bundan bayrağa para kazanmıştım yane!

Bir anda devasa bir çift tekerlek ve far kulak tırmalayan bir frenle tam ayağımın dibinde durdu. Yanı  iki santim ileride olsam ezilecektim. Ön camında altın harflerle Hızır Otobüs yazıyordu.

Harry inanamıyormuş gibi otobüse bakarken mor ünıformalı Stan çıktı ve yüksek sesle gecenin karanlığına doğru konuşmaya başladı.

-"Mahsur kalmış cadıların ve büyücülerin acil durum taşıtı Hızır otobüs'e hoş geldiniz. Asanızı tuttuğunuz elinizi uzatın, otobüs'e atlayın, sizi istediğiniz yere götürelim. Benim adım Stan Shunpike, biletçiniz-

Biletçi lafını yarıda kesti. Hala yerde oturmakta olan Harry ve Beni yeni görmüştü. Harry üstünü düzeltip ayağa kalktığında ben hala yerde oturuyordum.

-"Yerde naapıyosun ööle?" dedi Stan, profesyonel tavrını bir kenara bırakarak.

-"Oturuyorum." Dedim omuz silkerek. Sonra otobüs'e binmem gerektiğini farkedip ellerimi Harry'e uzattım.

-"Hadi Harry bi yardım eli uzat." Harry elimi tutup çektiğinde ayağa kalktım. Üstümü düzeltip asamı tuttuğum elimi uzattım. Stan beni çektiğinde otobüste bulduğum en güzel yatağa bağdaş kurarak oturdum. Yanımada Sirius zıpladı. Harry'de önümdeki yatağa oturdu.

Stan içeri girip karşımıza dikildiğinde gözlerinin Harry'nin yara izine kaydığını gördüm.

-"O başındaki de ne ööle? " dedi birden.

-"Hiç" dedi Harry yara izini saçıyla örterken.Sihir bakanlığı falan beşinde değil abicim. Bari söyle Harry Potter olduğunuda beleşe gidek.

-"Adın ne?"  diye üsteledi Stan. Üstele abi üstele!

-"Neville Longbottom. Eee bu otobüs Her yere gider mi demiştin?" Harry dikkati başka yere çekmeye çalışıyordu. Başarılıda oldu.

-"Tabii" dedi Stan gururla " nereye istersen. Karada olsunda. - baksana, "dedi şüpheci bir tavırla" bize sinyal gönderdin , di mi? Asanı kaldırıp di mi?"

-"Hayır, sinyali ben gönderdim. Hem ayıp diyil mi? Hep onla konuşuyorsun! Beş dakikadır sizi dinliyom ve nerdeyse sıkıntıdan ölcem."

Sonunda Stan beni gördü ve yanıma ilerleyip demirlerden birine tutundu.

-"Senin adın ne?" dedi Stan meraksız meraksız. Sanırım öylesine konuşuyordu.

-"Mary Potter"

Gözleri yuvalarından çıkacakmış gibi büyüdü ve ağzı şaşkınlıkla açıldı.

-"Hani şu dedikodusu yapılan... Harry Potter'ın kardeşi olduğu iddia edilen kız mı?"

Ona ters ters bakıp bana onaylamayan bakışlar gönderen Harry'e döndüm.

-"Evet! Beğenmedin mi?!"

-"Yooo"

Onu boş verip elimdeki kağıdı eline tutuşturdum.

-"Buraya gitçez."

Yatağa biraz daha yayılıp sevgili katil Sirius'un kafasını okşamaya devam ettim. Hayvan hastası ben ve insanlaşsan hayvanlar.

-" Toplam otuz altı sickle "

Harry'e gülümseyip el salladım.

-"Canım abim sen ödesene. Bir hafta boyunca ayakkabılarını silerim. Yada silmem! Kardeşlik görevin bu senin niye siliyim?!"

Harry gülüp sandığındaki para kesesini ararken Stan bir bana bir Harry'e bakıyordu.

-"Abi mi? " biraz düşündü ve gözlerini kısarak Harry'e baktı. " Sen Harry Potter'sın!" diye cırladı.

Elimi alnın koydum. Uykum gelmişti ve şuan insanların ciyaklamasını çekemiycem.

-"Jeton yeni düştü." diye fısıldadım.

İkiz-(HARRY POTTER)-जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें