Üçüncü Görev :1

4.1K 334 298
                                    

"Harry!Asanı verir misin?" dediğimde Harry bir olmam gereken yere bide bana baktı.

"Napçaksın?" dediğinde nefesimi dışarı verdim.

"Expeliarmus." Havada uçan asasını yakaladım ve kendi asamı ona fırlatıp şampionların durması gereken yere doğru koşmaya başladım.

"Ona iyi bakıcam!" dedim arkama doğru. Şampionların olduğu yere vardığımda ellerimi dizlerime koyarak soluklandım. Kameramı falan hazırladım. Evet, kafa kamerası aldım. Telefonuma lanet gelsin istemem.

"Hanımlar beyler, Üçbüyücü Turnuvası'nın üçüncü ve son görevi başlamak üzere! Size şu anki puan durumunu hatırlatayım! Birinci sırada 95 puanla Mss Mary Potter!" dedi Bagman. alkışlar duyulduğunda trübüne dönüp selam verdim. Ayh, ne kadar da mükemmeliğm.

"İkincimiz 89 puanla Cedric Diggory!" dediğinde yine alkışlar malkışlar havalarda uçuştu. "İkiside Hogwarts Okulundan!" Yükselen alkışlar ve tezahürat Yasak Ormanın kuşlarının kararmakta olan gökyüzüne doğru kanat çırparak uçmalarına neden oldu. "Üçüncü sırada 80 puanla Mr Victor Krum, Durmstrang Ensititüsü'nden" yine alkışlar. "Ve dördüncü sırada Mss Fleur Delecour, Beuxbatos Akademesinden!"

"Pekala... ben düdük çalınca Mary!" dedi Bagman. "Üç-iki-"

"Bekleyin!" diye cırladım. "Siz beni Griffindor sandınız herhalde. Ben o labirente hayatta girmem. Ya orda ölürsem? Ya yolun sonunda beni bekleyen bir vampir varsa? Işıklandırma istiyorum..."dedim gökyüzüne bakarak. "Bari gündüz yapsaydınız! Bide güvenlik önlemi alıyorsunuz! On dört yaşında bir kızı tek başına karanlık bir labirente göndermeye yüreğiniz nasıl el veriyor!" dedim dramatik bir edayla.

"Ama..."dedi Mr Bagman."zaten yarışma tehlikelerden oluşuyor. Yani bu çok normal." Bu tavrıma şaşırmış gibiydi. Yerde sürünerek bana doğru gelen Godric'i elime aldım.

"Yılanımla girmemin bir sakıncası var mı o zaman?" dedim yalandan gözlerimi silerek. Bütün herkes şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Bagman önündeki kural kitabını aceleyle karıştırdı.

"Tamam, tamam yılanınla gir. Acele et... Hadi hadi." gülümseyip labirentin önünde durdum nefesimi dışarı bırakıp labirente girdim.

Yüksek çalı çit, patikaya kara gölgeler düşürüyordu. Belki çalılar o kadar yüksek ve kalın olduğu için, Belkide büyülendiklerinden, dışarıdaki kalabalığın sesi labirent'e girdiğim anda kesildi. Harry'nin asasını çıkarttım. "Lumos." dediğimde asanın ucunda güçlü bir ışık parladı. Büyü yapmak bu kadar kolay mıydı ya? Bütün hayatımı sorguladım şuan.

Sağa saptım. Sola saptım. Karanlık tünelde sessizce ilerledim. Arada karşıma çıkan engelleri yok ettim.

"Merhaba, beni izleyen ben, yeğenlerim, çokluklarım çocuklarım, teyzelerim amcalarım, dostlarım düşmanlarım... Şuan gördüğünüz gibi labirentten sağa saptım ve duyduğunuz üzere yada duyamadınız bilmiyorum ama Bagman'ın düdüğü bir kez daha çaldı, sevgili ailem, arkadaşlarım, kankalarım, düşmanlarım, gıcık olduklarım, ben çok harika bir insan olduğum için birinciyim falan... Benim gibi olun diyicemde olamazsınız. Ehuehuehu."

Yoluma neredeyse hiç bir şey çıkmadı. Bir ara Cedric'n hayatını bir kez daha kurtardım. Bende ne kadar çok hayat kurtarıyorum. Bunun karşılığında bir kaç kişiyi öldürsem sorun olmaz bence.

Bir ara sıkılıp Godric'le sek sek oynadım. Ama Godric hile yaptı. Yani resmen sürünüyor.

"Eee Godric? Uzun zamandır konuşamıyoruz. Yılan dostların Nasıl?"

İkiz-(HARRY POTTER)-Where stories live. Discover now