Morgana

3.9K 314 220
                                    

Üzüldüğünde alış veriş yapıp mutlu olan kızları anlamıyorum. Ben üzülünce alış veriş yapsam nutella paramdan gitti diye daha fazla  üzülürüm.

Evet bu öylesineydi. İçimden geldi, evet.

Umbridge yalancı öksürüğüyle Dumbledore'un sözünü kesti.

"Teşekkürler, Müdür Bey,"dedi," bu nazik hoşgeldiniz sözleri için."

Sesi tizdi ve küçük bir kız sesine benziyordu. Kesik kesik konuşuyordu.
Kesinlikle filmdekinden daha gıcık ve iticiydi. Gidip üstüne kusasım geldi ama onuda sonra yaparım.

Sayesinde pembeden ve kedilerden bide kurbağalardan soğudum.

"Ehem, ehem. Evvet, Hogwarts'a dönmenin çok güzel olduğunu söylemeliyim!" gülümseyince sipsivri dişleri ortaya çıktı. "Böylesine mutlu küçük yüzleri bana çevrilmiş görmek de çok güzel!"

Çevreme bir göz attım. Hiçkimsenin yüzünde mutluluk belirtisi yoktu. Tam tersine, hepsi kendilerine beş yaşındaymış gibi hitap edilmesi karşısında şaşırıp kalmışlardı.

"Hepinizi tanımayı heyecanla bekliyorum, çok iyi dost olacağımıza eminim.!"

"Ha, ne demezsin." dedik Caty'le bakışarak. O sırıtmaya başlayınca bende sırıttım.

"Cips, kola, büyü!" diye cırladığımda bütün salon bana döndü ve Umbridge yalandan öksürdü. ("Ehem ehem")

Tekrar boğazını temizledi. Ama devam ettiğinde, pekte kesik kesik konuşmuyordu. Artık daha ciddi bir hali vardı, şimdi kelimeler donuk, ezberlenmiş bir tona bürünmüştü.

"Sihir bakanlığı her zaman genç cadılarla büyücülerin eğitimi..."

Gerisini dinlemeyip Harry'e baktım. Yara kafa'nın bakışları Cho'daydı. Ya bu kızda ne buluyo anlamıyorum ki! Babam olsa evlatlıktan reddederdi herhalde. Ne demişler, Potter'lar kızıl sever.

Onu boşverip Caty'e döndüm ve bağıra bağıra konuşmaya başladık. Bir ara Umbridge'nin üstüne patates püresi attım. Tamda pembe ponponunun üstüne isabet etti. McGonagall'ın gülümsediğine yemin edebilirim. Profesör Snape bile sırıttı yahu!

Umbridge oturdu. Dumbledore alkışladı. Öğretmenlerde ona uydu. Ben ne yaptım? Tabiki yuhladım.

Garip olanı hiçbir öğretmenin müdahele etmemesiydi. Hatta beni sınıf başkanı yaptıkları için gurur duyar gibi bir halleri vardı.

"Teşekkürler, Profesör Umbridge, çok aydınlatıcı bir konuşmaydı." dedi Dumbledore öne doğru eğilerek. "Şimdi,dediğim gibi, Quiddich seçmeleri..."

"Gerçektende aydınlatıcıydı," dedim alçak sesle. Yanımdaki Hex sıkıntıdan patlamış bir halde bana döndü.

"Hoşuma gitti demiyeceksin herhalde! Hem konuşmayı dinlemedin bile."

"Yoo," dedim."dinlemediğimi nereden çıkardın? Hem hoş demedim. Aydınlatıcı dedim. Bir çok şey açıklıyordu."

"Sahi mi?" dedi çarprazımda oturan Draco. "Bana düpedüz laf salatası gibi geldi." ne zamandır bizi dinlediğini merak etsemde takmadım.

"Salatanın içinde taze domatesler vardı-"

"Hayır muz!" dedi Caty.

"Evet işte. Önemli muzlar vardı." dedim gizemli gizemli.

"Eeeeee." dedi Draco meraklı meraklı.

"Eeeeesi yok. Ne anladıysanız o. Banane canım! Dinleseydiniz." diyip ayağa kalktım. "Hadi birinci sınıfları götürücez. Kalksana sarı kafa! " Draco ne olduğunu anlamadan onu kolundan çekip ayağa kaldırdım.

"Hey- hey, size söylüyorum! Pigmeler!" diye cırladım. Godric'te kolumdan sarkmıştı.

"O ne?" diye sordu Draco birinci sınıflara elleriyle işaret verirken.

"Ben uydurdum." diyip bir bücürü omzundan tutup birinci sınıfların oluşturduğu topluluğa yolladım. Çoğu Godric'ten korkmuşa benziyordu.

"Taze etsssss." diyen Godric'e göz devirdim.

"Manyak mısın?"

"Evet." dedi ve omzuma doğru tırmandı. Yılanımla konuştuğumu gören bebelak devam sütleri daha bir korkmuş görünüyorlardı. Önüme dönüp hızlı adımlarla yürümeye başladım.

"Slytherin, Griffindorların söylediği kadar kötü değildir. Bakın bana, hiç kötüye benzer bir halim var mı?" çocuklarsa pür dikkat Godric'i izliyorlardı. Godricte bundan memnun kafamın üstüne çıkmış poz veriyordu.

"İşte bize sizin yüzünüzden korkak diyorlar. Cık cık cık, kendi bina simgenizden korkuyorsunuz. Hem Godric zararsızdır." dedim ve arkamdaki bir kızın omzuna elimi atıp onu yanıma çektim.

" Dokunmak ister misin?" dedim tatlı tatlı. Kız yutkunup kafasını iki yana salladığında göz devirip onu bıraktım.

"Her neyse, bu sınıf başkanınız Bay safkan Malfoy Draco. Bende Mary kaçık Potter. Yani galiba böyle tanıyorsunuzdur. Gazetelerden falan? Neyse, sözü Draco'ya bırakıyorum. Eğer hakkımda merak ettiğiniz bir şey varsa sormaktan çekinmeyin. Röpörtaj yapmayı falan severim. Yani Rita Skeeter olmadığınız sürece." millet bana garip garip bakarken sözü Dracocuk aldı.

''Evet, Mary'e teşekkür ediyor ve yayınımıza devam ediyoruz. Sağ üst kat erkekler, sol üst kat kızlar yatakhanesi.-"

"Buranın su altında olması sizi üzerse söyleyin, harika büyüler biliyorum." diye sözünü kestim Draco'nun. Bana göz devirip devam etti.

"Bir sıkıntı olursa ikimizden birine söylersiniz ama mümkünse olmasın."dedi Draco. Onaylarcasına kafamı salladım.

"Eğer intikam alıcak biri olursa Mary ablanız yanınızda. Söyleyin yeter. Hadi dağılın." diyip onları elimle kış kışladım.

"Salatanın içindeki muzdan kastın neydi?"diye sordu merakla Draco.

"Bakanlık Hogwarts'a müdahale edicek. Ve bence o Umbridge denen kurbağanın teftiş mangasına girme."

"Hı?"

"Yakında anlarsın."diyip havalı bir çıkış yaparak ortak salondan çıktım.

🍭

"Rüyalara girebilen büyücüler hakkında ne biliyorsun?"

Hermione yerinden zıplayıp kalbini tuttu.

"Ödümü kopardın." dedi derin bir nefes alarak." hem burda ne yapıyorsun?"

Griffindor kızlar yatakhanesine çıkmıştım. Bunu bilirse Hermione bilirdi çünkü. Bide Dumbledore, ama onun odasına gitmek zor geliyo.

"Boşver onuda soruma cevap ver." diyip yatağa çıktım. Diğer kızların perdeleri çekikti.

"Immmmm, " dedi Hermione kitabını yanına koyarken.

"Morgana var." dedi düşünceli düşünceli.

"Olamaz."dedim."öyle bir şey olsaydı gözümden kaçmazdı. Gerçekten. Ben Merlin dizisini elli bin kere bitirmiş insanım." yüzüme tip tip bakıp yataktan aşağı kafasını sarkıttı.

"Ne yapıyorsun?"

"Morgana hakkındaki kitabı arıyorum."dedi ve bir kaç dakika sonra elinde kalın bir kitapla yüzeye çıktı. Ve elime kitabı tutuşturarak beni kışkışladı.

🍭

Svglr. Syglr.

İkiz-(HARRY POTTER)-Where stories live. Discover now