Telefon

5.9K 392 105
                                    

Dersten sonra sınıftaki salakların bakışını umursamadan ortak salona gitmoştim. Onlar ne anlar ki yemek yamemekten!

Sen ne anlarsın ki?

Pis

Aradan iki gün geçmişti ve slytherin quddich takım kaptanı Flint, Ginny ve benim süpürge yarışı yaptığımızı görmüş her fırsatta beni arayıcı  yapmak için uğraşıyordu bense olursam vurucu olurum diyordum.

Şimdi iksir dersinden yeni çıkmış büyük salona doğru yürüyordum. Ve Flint yine yanıma gelmişti.

"Umarım bu sefer iyi bir teklifle gelmişsindir." dedim yanımda umutsuzca yürüyen Flint'e bakarak.

"Eğer bu sene arayıcı olursan vurucularımı mezun olunca seni vurucu yaparım. Lütfen Potter. Eğer Draco Potter'a karşı oynarsa hiç şansımız kalmıycak."

"Kabul." dedim masamıza doğru giderken.

Flintin gözleri ışıldıyordu. Utanmasa büyük salonun ortasında dans ercek gibiydi.

"Yalnız." diyip ona döndüm. Ben durunca oda durmuştu ve bana garip garip bakıyordu. "Antremanlar ne zaman?"

"Belli olunca sana kağıtla yollarım." dedi sırıtarak. Bende ona sırıttım ve kaldırdığı eline hayvani gücümle vurdum.

Acıyla yüzü buruştu ve elini aşağı yukarı sallamaya başladı.

"Evet. Senden iyi vurucu olur. Neyse ben Draco'ya kötü haberi veriyim ." dedi ve sırıtarak gitti. Bende Harry'nin yanına gittim. Griffindor takımı bir şeyler konuşuyordu.

"Havalar çök harika." dediğimde bütün takım bana döndü.

"Flint seni ajanlık yapmaya gönderdi diyilmi?" dedi Oliver. Yüzü sinirle kasılmıştı. Evet desem gidip Flint'i dövücekmiş gibiydi.

"Yooo. Ben kendim geldim. Kardeşimle konuşucaktımda."

Onların oturamazsın bir şey konuşuyoz bakışlarını takmayıp Harry'nin yanına oturdum.

"Arayıcı oldum." dedim Harry'nin kulağına.

"NE!" dedi gözlerini kocaman açtı yüzünden hiçbir şey anlamamıştım ama şok olmuş gibiydi. Bıraktığım etkiden memnun tam Gryfindor takımının karşısında olan Slytherindeki yerime oturdum.

Kafamı Griffindor masasına döndürdüğümde Harry takıma benim arayıcı olduğumu söyledi. Wood sinirle bana bakıp ofladı. Weasley ikizleri hakkımızda bahse girdi. Diğerleriyse sinirle bişeyler konuşuyorlardı. Onlara sırıtıp önümdeki pizzayı yemeye başladım.

Beceremiyceksin

Sen öyle san

Ben senim manyak.

Bence sen Alya'sın

O kim

Yetimhanedeki kankam.

Herneyse

...

"İmzayı hallediceğimi söylemiştin Mary."dedi sevgili abiciğim. Yola çıkmadan önce ona sırıttım.

"Imzanı aldım. Sen Fred ve George'un yanına git sonrada çantandaki Sihir tarihi kitabının arasından belgeyi al. Ama ilk önce umutsuzca etrafta dolaş. Okey."

Kafasını sallayınca Ron ve Hermione'nin bileklerinden tutarak onları Hogsmeade'e doğru sürükledim.

"Niye direk belgeyi vermedin?"

Hermione'ye bakıp sırıttım ve cebime kıvrılmış Godric'i alıp kapşonuma soktum.

"Çünkü gıcığım."

Hermione göz devirdi. Ron'da bana tip rip baktı.

"Bence en gıcık huyun, en büyük korkunun burunsuz kalıp yemek yiyememek olması." Ron'un sözüyle yine sırıttım. Sanki sırıtmaktan başka yüz ifadesini kullanamıyor gibiydim.

"Napayım? Yemek is my life."

Üç Süpürge'nin önüne geldiğimizde onlara birazdan geliceğimi söyleyip Sirius'u aramaya başladım. Nerde bu hav hav.

Tam pes ediyordum ki üç son sınıf kızın siyah bir köpeği sevdiğini gördüm. Köpek birinin elinden gelecek postasını kaptığı gibi yakınlardaki bir yere doğru koştu. Ona yetişmek için bütün gücümü kullanırken içimden Sirius'a lanet okudum. Niye bu kadar hızlı koşmak zorunda ki?

Nefes nefese Hogsmeade'in dışındaki oyuklu bir yere vardığımda içeri girip. Etrağfa bakındım.

Sirius bir taşa biçim değiştirtmiş. Koltukta bacak bacak üstüne atmış oturuyor ve elindeki gelecek postasını okuyordu. Yanlara Remus'un evinden toplanmış bir sürü yiyecek dizilmişti.

O beni görmeden sessizce yanına gittim.

"Böh!"

Sirius koltuktan aşağı düşünce kahkaha atıp yere oturdum.

"Sirius. Maalesef planını bozmak zorundayım."

Tekrar koltuğa oturmuş dikkatle beni dinliyordu. Devamet dercesine elini salladı.

"Hogwarts'a sen girersen ruh emiciler daha çok artar. İstiyorsan bağıran baraka'da kalabilirsin. Ama kesinlikle görünmemelisin."

Şaşkınca bana bakıyordu. Ağzı sonuna kadar açılmış gözleri büyümüştü. Elindeki gazate yere düşmüştü.

"Ne var yağ! Bikere ben her şeyi bilirim. Mesela Remus'un kurt adam olduğunu, çapulcu hariyasını, bağıran barakayı falanda biliyorum. Daha önce söylememiş miydim? Neyse. Şimdiiiiii sen bağıran barakada kalırken ben Ronun faresini alıcam. Anlaştık?"

Kafasını salladı ve ayağa kalkıp yanıma oturduğunda aklıma bir şey gelmiş gibi hızla elimi cebime soktum ve yeni aldığım telefonu Sirius'a verdim.

Ne kadar bonkörüm yaw! Herkese telefon alıyom.

En iyisi bir telefon daha alıp burunsuza göndermek.

Ne güzelde çıldırırdı.

Eheheheheheh

Çok iyiyim.

Çok hayvan severim.

Bitanede manyak Bella'ya gönderiyim.

Ne güzel olur.

Onu telefon kullanırken hayal etmek.

Hatta telefonda dedi kodu yaparken

Telefona Avada yaparsa.

Ve telefon ölmez sadece ekranı kırılırsa

Yüzünün alıcağı ifadeyi görmek

Ehehheh

Düşüncelerim yüzünden piskopat gibi sırıtıyordum. Sirius'ta bi elindeki telefona birde bana bakıyordu.

"Bak.....................................................................................................................................,,....,......................,,,,,,,,........... Anladın mı?"

Sirius'a telefonu nasıl kullanıcağını anlatmıştım.

"Anladım. Şurdan açılıyo. Şurda oyunlar var. Şarzını sihirle doldurcam. Akşam veya sabah yada acil bir durumda seni şurdan arayabilir. Millete telefon şakası yapabilirim. Sonra şu numarayı arayarak benim en büyük hayranım senin eski kankan olan kişiyi arayabilir. Sıkılınca şurdan sana mesaj ata bilirim. Sevgili annem beni telefon kullanırken gördüğündeki ifadesini hayal ediyorumda." sırıttı. Bende Sirius'a hiç acımadan kendime bir sandviç hazırladım. Vana iki sanviç borcu vardı.

İkiz-(HARRY POTTER)-Where stories live. Discover now