SAÇMA BÖLÜM 0100

3.7K 289 153
                                    

"...evet sonra birden uyandığımda etrafta canavara benzeyen muhafızlar vardı. Onları döverek geçip ölülerin dünyasına girdim. Ama bayağ kovaladılar beni. Sonra çevik bir Amy Pond hareketiyle onlardan kurtuldum-"

"Şşhşh duyuyor musun Mary?" dedi Heri.

"Hiçbir şey duymuyorum."

"Şşhş. İşte mükemmel."

Ona göz devirip azılı suçlular gibi zindana girdim. Harry'de yukarı çıktı.

Evet Sneyp dedenin inine gidiyorum. Merdivenlerden inip Sneyp dedenin inine girdim. Koltuğunda oturmuş büyük bir sinirle bana bakıyordu.

"Ee?" dedi. "Ömrümde böyle utanç verici bir şey görmedim. Bir uzaylıya karşı bir süt bebesi ha! Ne diyeceksin bakalım?"

"Ben uzaylı değilim profesör. Ve Rose anneme laf etti."

Yüzünün şekli değişti ve gurur duyar bir hâl aldı.

"Benim içinde bir tane patlatsaydın keşke." dedi o meşhur gülüşüyle. Bende ona sırıtıp isteyin yeter bakışımı attım.

"Ehem ehem."

Hızla arkamı döndüm. Umbridge , iri bir kurbağa ya adam akıllı benzemesine sebep olan yeşil tüvit bir pelerin giymiş, kapı ağzında duruyordu. Yüzünde, benim, eli kulağındaki bir ıstırabın habercisi olarak görmeye alıştığım o korkunç, uğursuz, mide bulandırıcı gülümseme vardı.

"Yardım edebilir miyim, Profesör Snape? diye sordu Umbridge en zehirli tatlı sesiyle.

"Dışarı çıkıp kapıyı kapatabilirsiniz. Teşekkürler... Ne diyordum Potter?"

Kurbağa biraz daha içeri girdi. Yüzünde hâlâ o mide bulandırıcı gülümseme vardı.

"Biraz daha otoriteye şükran duyabilirsiniz diye düşünmüştüm de."

Sneyp o pis bakışlarıyla Umbridge'yi öldürse şaşırmazdım.

"Siz bana otoritesiz mi dediniz yoksa ben mi yanlış anladım profesör?"dedi Sneyp ergen triplerindeki kızlar gibi.

"Yo yo yo, ben otoritesizsiniz demek istemedim. Yetersiz olduğunu söyledim. Bence cezaya bırakılmaktadır fazlasını hak ediyor. " dedi Umbridge, gülümsemesi suratına iyice yayıldı.

"Bu mümkün," dedi Sneyp bana bir bakış atarak. " Ama binamdakilere cezadan fazlasını vermiyorum. Ve eğer giderseniz Mary'e ceza seçeneklerini sunucam."

"Mary'e cezasını ben vericem, Severus. Çıksın iyi olur." dedi ve elindeki kararnameyi sneypin eline tutuşturdu.

"Artık öğrencilerin haklarını kısıtlamaya vesaire vesaire iznim var. Ve bu durumda Mary'e Quiddich oynamayı ömür boyu yasaklamalıyım."

"Ne!" dedi Sneyp. "Bu ona değil bana ceza olur. Daha iyi bir oyuncuyu nereden bul-"

"Teşekkürler profesör. Bende biri gelsin bana ömür boyu Quiddich yasağı koysun diye bekliyordum. Gerçekten bıktım bu oyundan. Takımdan çıkçam kaptan izin vermiyo. Kolumu sakatlayıp maça girmiycem. Kolum kırılmıyo. Sağolun -bence öl- sayenizde mağzeretim oldu. Artık kendime zaman ayırıp son derece güzel büyülere çalışıp kendimi olası bir saldırıya karşı hazırlayabilir,internet öğretmenim Doctor'dan uzaylı olmanın ayrıntılarını öğrenebilirim. Ve yemek yemeye daha fazla zaman ayırırım. Size minnettarım."

Umbridge'nin yüzü kasıldı, ayakları küçük bir çocukmuşçasına yeri tepmeye başladı.

" Vazgeçtim."dedi. "Sana ömür boyu Quiddich oynama cezası veriyorum. Her gün oynamak zorundasın."dedi ve sırıtmasını yüzüne yerleştirip odadan çıktı. Bende masadaki kurabiye kutusunu alıp sneype döndüm.

"Ters piskoloji profesör. Her neyse ben gideyim en iyisi."

🌶🌶🌶🌶

"Pekala,"dedi Harry, sessizliği sağlamak için. "Düşündüm ki bu akşam daha önce yaptıklarımızın üzerinden geçecek iyi olur. Çünkü bu tatilden önceki son toplantımız ve araya üç hafta girecekken yeni bir şeye başlamanız anlamsız."

"Yeni bir şey yapmayacak mıyız yani?" dedi Smith, bütün odada duyulan huysuz bir fısıltıyla. "Bilsem gelmezdim.

"Harry sana söylemediği için çok üzüldük o zaman." dedi Fred yüksek sesle.

Birkaç kişi artı ben. Çünkü ben farklı bir gülüş şekliyle hönkürdüm. Ama diğerleri kıskısladı.

Herkes çalışmak için ayrıldığında salak Melo'nun yanına gittim. Çünkü öyle gerekti.

"Hey," dedim. "Beni öldürdüğün için özür dilemediğin için teşekkür ederim. Çok saol."

"Abin gereğini yaptı zaten. Niye özür dileyim?"

"Bak." dedim derin bir nefes alarak. "Amacın ne bilmiyorum. Bana yaptığın büyünün öldürücü olmadığını ve arkamdan biri bana büyü yapmasa duvara uçmıyacağımıda biliyorum. Yeni bir düşman istediğimide sanmıyorum. Zaten listem gayet dolu. Hadi ateşkes yapalım ha? Kanka falan olamasakta en azından düşman olmayalım... Ne dersin?"

Havada uçuşan büyüklerde kafasını ayırıp bana döndü. Teklifimi kafasında tartıyor gibiydi. En sonunda kafasını aşağı yukarı salladı.

"Kabül." dedi ve el sıkıştık. Yanından ayrılmadan önce, "Her kehanete inanma." dedim. "Kehaneti söyleyenlerin eklenmeside olabilir."

🍉🍉🍉

Cho zırlıyo- oha Cedric ölmediki. Ben niye okul dedikoduları hiç takip etmiyorum yw. İşim gücüm ajancılık oynayıp doctor who izlemek. Alacağım olsun Caty. Bana bı dedikodu anlatmıyon ya.

"Cedric sorunun bende değil onda olduğunu söyledi ve benden ayrılıverdi."

Cedric sana yalan söylemiş kokarcam. Sorun onda değil sende.

Saklındığım yere yayılıp kulaklığımı kulağıma taktım ve şarkı dinlemeye başladım. Gıcık Cho. Niye varsın ki!

Birkaç dakika sonra kafamı heykelin arkasından çıkarttım.

Harry ve Cho birbirlerine yaklaşıyor yaklaşıyor yaklaşıyordu. Önümdeki örümceğe bakıp bir çığlık koparttım. Hızla birbirlerinden uzaklaştılar ve buraya doğru geldiler.

"Eheheh. Tahta kurusu var mı diye bakıyordum da. Eheheh örümcek varmış. Eheheh UZAK DUR ABİMDEN BE YALAQ!"

İkiz-(HARRY POTTER)-Où les histoires vivent. Découvrez maintenant