İşsizlik Başa Bela

3.7K 298 198
                                    

"Elimi kana buladım Remus!"dedim hıçkırıklarımın arasından. "Bilerek olmadı." Remus okuduğu gazeteyi kenara koydu.

"Ne oldu?" dedi telaşla. Ağlamam şiddetlenirken koltuğun üstünde tepinmeye başladım.

"Katil oldum! Katil oldum Remus!" Remus telaşla beni koltuğa oturttu. Ve yerinde dikleşti.

"Nasıl oldu Mary? Naptın! Bana anlatabilirsin." dedi sesini güven verici tutmaya çalışarak. Dirseklerimi bacaklarıma, kafamıda elime yaslayıp akan yaşlarımı umursamadım.

"Katil oldum! Bir anlık sinirle oldu..." bir anda yerimden fırlayıp mutfağa gittim. Ve çantama tıkabildiğim kadar yemek tıktım,

"Nereye gidiyorsun?!" diye bağırdı Remus salondan. Kapıdan içeri başımı uzattım.

"Bakanlık peşimdedir. Saklanmam lazım!" dedim hıçkırıklarımı kontrol etmeye çalışırken. Remus yanıma gelip beni tekrar salona çekti.

"Nasıl olduğunu anlatmanı istiyorum. Daha on dakika önce burdaydın. Evden hiç çıkmadın ki." diyip beni yeniden koltuğa oturttu ve elimdeki çantayı aldı.

"Ona sinir oldum. Her kelimemden sonra kendini beğenmiş yaşlı inekler gibi vızlamasına gıcık oldum. Her şey bir anda oldu Remus... Üstüne atlayıp onu öldüren ben..." Remus'un gözlerinden hiçbir şey anlaşılmıyordu. Koltuktan yere kaydım ve ellerimi yüzüme kapatarak ağlamaya devam ettim.

"Çok pişmanım!"diye böğürdüm. "Harry'i çağır!" dedim ağlayarak. "Azkabana gitmeden önce kardeşimi görmek istiyorum." Remus tereddüt ediyordu. Kendime zarar vericeğimi düşünüyor gibiydi.

"Hadi Vaftiz baba, hadi! Bakanlık yoldadır!" Kafasını sallayıp şöminede kaybolduğunda kendimi yere atıp halıyı dövmeye başladım.

NAPTIM BEN!

Bağıra bağıra ağlayıp koltuktaki yastığı ısırmaya başladım. Git dediğimde gitmeliydi! Napabilirdim?

Ona bağırdığımda gitmeliydi!

Pencereyi açıp çıkmasını söyleyince çıkmalıydı!

Azkabana gitmek istemiyorum!

Yastığı ısırmayı bırakıp gözlerimi pijamama sürdüm. Ben bir Potterim ve bir katil! Herkes benden nefret edicek! Caty bana muz vermiycek! Nutella dükkanları katilim diye bana Nutella satmıycak!

Ama ben istemedim ki! Ben istemedim!

Birinin koşarak gelip bana sarılmasıyla gözlerimi açıp beni sarsan Harry'e baktım.

"NOLDU MARY? NE YAPTIN?"

Kulaklarımı tıkayıp yere çöktüm. Ben hiçbir şeyi hak etmiyorum! Katilim ben katil!

Harry ellerimi kulaklarımdan çekip beni ayağa kaldırdı. Ve bana sarıldığında kendimi geri çekmeye çalıştım. Kimsenin sevgisini hak etmiyorum.

"Kim?" diye fısıldadı Harry kulağıma. Harry'e sıkı sıkı sarılıp sümüklerimi omzuna sildim.

"O-o-odamda." diye fısıldadım titreyen sesimle.

Ne zaman geldiğini bilmediğim Sirius, Harry ve Remus önden odama giderken ben arkalarından küçük adımlarla ilerliyordum. Odaya vardığımızda Sirius içeri girip etrafa göz gezdirdi.

"Burda kimse yok ki." Öne çıkıp yavaşça odaya girdim ve duvarı kaplayan kanı gösterdim,

Bana öyle baktılar ki...

"BU BİR SİNEK!" diye böğürdü Harry. Odadan can havliyle kaçmadan önce Harry'nin " SENi ELİME Bİ GEÇİRİRSEM!" diye bağırdığını duydum.
⭐️

"Bana hayla sinirli misin?" Remus kaşlarını çatıp elleriyle gitmemi işaret etti.

Gitmedim.

"Sinek öldürmekle katil olunmayacağını nerden bilebilirdim ki! Yetimhanede her sinek öldürdüğümde bana katil der bir hafta konuşmazlardı. Yani Alya konuşurduda..."

Oturduğum yerden kalkıp bütün sihir tarihi kitaplarımı masaya döktüm.

"Napıyorsun?"

Kitapların hepsini karıştırmaya başladığımda Remus elini yüzümün önünde salladı.

"Mary, hayırdır?" dedi kitapları göstererek. Kütüphanedeki bütün kitapları toplamıştım.

"Tarih boyunca birilerinin rüyalarına girebilen bir büyücü arıyorum. Sen belki bilirsin?"

Kaşlarını kaldırıp dalga mı geçiyorum anlamaya çalıştı. Dalga geçmediğimi anlamış olucakki kafasını aşağı yukarı salladı.

"Pek bir bilgim yok. Ama bazı efsaneler vardı... Da unuttum." Önümdeki kitaplara göz gezdirdi.

"Bunlarda olucağını sanmıyorum. Efsane kitaplarına, kehanet kitaplarına falan bak. Bende eve dönünce bakarım." diyip masadan kalktı. Onu dinlemeden kitapların her sayfasını tek tek inceledim.

Sonuç: bir şey bulamadım.

⭐️

Yine aynı koridorda aynı kapıdan çıkmış dolaşıyordum. Ölümsüzlük is my life yazan kapıyı gördüğümde aniden durup kapıya yaklaştım. Bekle beni Voldi.

Kapıdan içeri girdiğimde beni çok harika bir sahne karşıladı. Ben, Harry, Sirius, Dumbledore gibi yoldaşlık üyeleri ölmüş yerde yatıyordu. Voldemort beni gördüğünde ağzı şaşkınlıkla açıldı.

"Seni öldürmüştüm."dedi yerde yatan bedenime bakarak. Ona doğru yürürken sırıttım.

"Beni o kadar kolay öldüremezsin." Elimin bir hareketiyle ortam değişirken bu yaptığıma şaşırsamda şaşkınlığımı belli etmeyip oluşan manzaraya baktım.

Şimdide binlerce ölüm yiyen yerde yatıyor Voldemort, uçurumun kenarında sallanıyordu.

"Burnun olsaydı ağırlık yapardı belki ama... Ne yazık ki yok."diyip dudak büzdüm. Elleriyle bir kayaya zar zor tutunurken yavaşça yanına yaklaştım.

"Yüzüme iyi bak Voldi."dedim sırıtarak. Ayağımı elinin üstüne getirip basmak için hazır konuma getirdim.

"Çünkü gördüğün son yüz benimkisi olucak." Ve ellerini ezdim. Parmakları bir bir gevşerken arkamda ne ara geldiğini bilmediğim pelerini uçuşturdum.

Eh, pelerine takılıp düşmeseydim havalı bir çıkış olabilirdi
🍭

Eh, pelerine takılıp düşmeseydim havalı bir çıkış olabilirdi🍭

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

Profilimin arkasındaki tatlı varlık.

İkiz-(HARRY POTTER)-Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang