Zmn n çbk gçy

3.3K 321 208
                                    

Bunalıma girdim. Yani cidden bunalıma girdim. Gerizekalı Suger. Sana güvenmemem gerektiğni ruhumu almaya çalıştığında anlamalıydım.

Hem bana noluyo ki? Alya büyüsüzse büyüsüz kalsın napıyım? Bana mı kaldı ona büyü vermek? İyi insan olmıycaksın işte. İyi olunca böyle oluyo. Sırf nutella yiyemiyorum diye ölüm yiyen falan olursam şaşırmayın.

Alya'ya da bir şey söyleyemiyorum Çok mutlu ve onun mutluluğunu bozmak istemiyorum ama ama of işte. Niye kimse beni çocukken ruhlarla konuşmaya çalışma sana musallat olurlar diye uyarmadı ha? Öğretmenler saçma sapan konularda sunum yapacaklarına niye bu konuda yapmadılar?

Gece çok ağlamış olmalıyım ki başım ağrıyordu. Nutella yemeyi denedim ama kaşık tam ağzıma girerken içindeki nutella yok oldu.

Gerizekalı Ruh. Birdahakine resmini çekip internette yayınlıycam. Tabi birdahaki olursa.

"Sen iyi misin Mary?" diye sordu Draco bizim evin kapısına geldiğimizde. Gözlerimin altını ovalayıp önümüzde duran mavi kapıyı incelemeye başladım. Evet bunu ben boyadım, geldiğimizde evdeki çoğu şey gibi kırmızıydı.

"İyiyim ben." dedim kapının küçük ziline basıp geri çekildikten sonra. "neden ki?"

Dudağının bir kenarını yukarı kaldırıp şimdi anlatamadığım bir ifadeyle bana baktı. Gerçi ben çoğu ifadeyi anlatamıyorum.

"Çok durgunsun." diyerek alnıma dokundu. "Burada neler dönüyor bakalım?"

Bir kaç saniye boyunca onun şirin mavisi olmayan gözlerine baktım. ardından omuz silkip tekrar kapıyı çaldım. Açmayıca kapıyı dövmeye başladım. Hadi ama Remus nerdesin?

Tam kapıyı kırmaya hazırlanıyordum ki Harry omzumdan tutarak beni yanına çekti. Telefonunu önümde sallayıp elime koydu.

"Remus arıyor Mary. Baksana."dedi. Elimdeki telefona boş boş baktığımı fark edip onu kulağıma götürdüm.

"Alo."

"Ben sana Sirius'lara gel demedim mi Mary?" diye bir ses geldi telefonun öbür ucundan. Sesi çok bıkmış, sıkılmış gibi geliyordu.

"Yaaa," dedim diğer elimle kafamı kaşıyarak. "Özür dilerim ama ne zaman demiştin?"

"Yarım saat önce dedim Mary. Sende bana hıhı dedin."dedi yavaş yavaş konuşarak. "Sen iyi misin?"

"Hıhı." dedim gözlerimi ovuşturarak. "Tamam geliyoruz." telefonu kulağımdan çekip kapatma tuşuna bastıktan sonra Harry'e verdim.

"Hadi size gidiyoruz."dedim çantamdan evin anahtarını çıkarırken. Bu niye benim aklıma daha önce gelmedi ki?

Basamakları teker teker çıkıp anahtarı tam deliğe sokuyordum ki aklıma cadı olduğum geldi. Niye alohomora yapmıyorum ki? Amacım ne benim? Anahtarı kapıya doğrultup alohomora diye fısıldadım ama bir şey olmadı. Elim titremeye başladı ve elimdeki anahtar yere düşerken tek yaptığım boş boş bakmak oldu. Anahtarı yerden alıp büyüyü bir daha tekrarladığımda kapı açıldı.

Pis Ruh beni paranoyak yaptı.

"Şurdaki çekmecede uçuç tozu var."dedim olduğumdan daha iyi çıkmaya çalışan sesimle. " şömineyle gidicez."

Harry bana bakıp kafasını salladı ve çekmeceyi açıp içinden uçuç tozunu çıkardı. Elinde birkaç saniye çevirdikten sonra şöminenin yanına geçti.

"Buradan buradan buradan. Dört numaraya gidecek yolcu kalmasııın." dedi bir minübüs muavini edasıyla. Draco öne çıktığında elimi kaldırarak onu durdurdum ve şömineye doğru ilerledim.

İkiz-(HARRY POTTER)-Where stories live. Discover now