Bölüm 58/🤴👸🐉

9.9K 1.2K 282
                                    

Başımı kaldırdığım an gece karası gözler buldu beni. Gözleri, gözlerimden ayrılmazken dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. Yerimde hafifçe kıpırdanınca Ares beni kaldırıp, dengemi kurduğum an bıraktı.

"Ne yapıyorsunuz burada Prenses? Saray tam tersi yönde" dedi buram buram alay kokan sesiyle.

"Kaçıyorum." Omuz silkip cevap verdiğimde, biraz önce bana nasıl seslendiğini düşünüyordum. Küçük kız, bunu bana daha öncede demişti. Acaba şu an bilerek mi söylemişti yoksa aklına o an gelen bir şey miydi?

"Kaçak bir Prenses demek. İlginç." Etrafımda dolaştıktan sonra elini çenesine koydu.

"Biraz daha etrafımda Prens görürsem kusacağım. Üstüne alınma lütfen" diyerek sinir olduğum elbisenin etek kısmını yukarı kaldırıp yürümeye başladım. Sanırım gerçekten kaçıyordum.

"Buna bir son verebilirsin."

Ares'in sesiyle hızla arkamı dönüp yüzüne baktım. Kafayı yememe çok az kalmıştı. Arel'in bir şey hatırlamadığına emindim ama Ares tam bir kaostu. Tam hatırlamıyor diyorum pat bir şey yapıyor, söylüyor yine başa dönüyorum. Kafam iyice karışırken karşımda ki adam iki adım daha atıp, bana yaklaştı.

"Nasıl son verebilirim?" Bıkkın çıkan sesimle, etrafa bakmaya başladım. Şu an kuytu bir yerde olduğumuz için bizi kimse görmüyordu.

"Evlen benimle ve sereyim ayaklarının altına dünyayı." Sözleriyle birlikte duraksadım, bakışlarım gözlerine odaklanırken ne kadar ciddi olduğunu görüyordum sadece.

Kalbimi ne kadar inkar etmeye çalışsam da hızlı çarpıtıyordu. Kendime bir çok kez söyledim onun beni sevmediğini. Rose için atıyordu onun kalbi diye ben kendi kalbimi susturmuştum. Geçmişe gitmeyi bile onun başka bir kadın üzerinden beni sevmesine dayanamadığım için istemiştim. Şimdiyse karşımda durmuş onunla evlenmemi istiyordu.

"Neden seninle evleneyim? Başkasına aşık bir adamla neden evleneyim? Bana yalanlar söyleyen, kandıran, aptal yerine koyan bir adamla neden evleneyim?!"

En sonunda bağırarak sorduğumda bir adım geri çıkıp yutkundu. Her şeyi hatırlıyordu, hatta dileğimi gerçekleştiren de oydu. Bunu bana o yapmıştı. Beni kandırmış, sanki onun sevdiği kadına benzediğim için ona aşık olmamı istemiyormuş gibi davranmıştı.

Bu aptal kalbim onun için atmaya başlarken o söküp atmıştı!

Gözlerim dolarken bundan nefret ettim. Oynadığım evcilik oyununda yaptığım ev başıma yıkılmıştı. Ben öleceğimi bile bile burada duruyordum. Ailemle biraz daha fazla vakit geçirmek için mutlu rolü yapıyordum! Bütün o Prenslere, bu şatafatlı kıyafetlere, hizmetçilere bir şey dememin tek sebebi lanet olasıca aile sevgisini biraz daha tatmaktı. Ben Rose olmayı bile kabul etmiştim bunun için.

"Gül, ben seni seviyorum. Rose benim için tamamen bitti. Seni tanıdıktan sonra anladım ben aşkın ne olduğunu. Rose benim için sadece geçmişte kalan bir anı. O bana hiç senin gibi bakmadı, o beni hiç senin gibi sevmedi, o bana senin bana dokunduğun gibi dokunmadı! Gül, doğru yalanlar söyledim, kandırdım seni ama sadece yanımda olmanı istedim. Çünkü öğrendiğinde gideceğini biliyordum."

İkimiz de eteğimizde ki taşları dökmüştük. İnkar etmemişti, etse bile bir şey değişmezdi artık. Her zaman bakarken içinde kaybolmaktan korktuğum gözlerine bu defa cesur bir şekilde baktım. Gözlerinde o sert ifade kısılmış bakışlarında ki bulutlar gün yüzüne çıkmıştı. Artık çok geçti.

Bir daha beni kaldırmasına izin vermeyecektim.

Derin bir nefes alıp, gözlerimden akmayan yaşları geri gönderdim. Rose ya da kim olursam olayım şu an bir Prensestim. Omuzlarımı dikleştirdim. Ares'ten bir an bile gözlerimi ayırmadım. Bana ne yaptığını görsün, hissetsin istiyordum.

"Muhafızlar!" diye bağırdığımda Ares'in kaşları çatıldı.

"Ne yapıyorsun Gül?" Gözlerindeki bulutları dağıtıp sorduğunda, ne yaptığımı aslında biliyordu.

Sesimi duyan iki muhafız hızla buraya gelirken, uzun süre göremeyeceğim gözlerine baktım. Yanımıza gelen muhafızlar eğilerek selam verdiğinde ilk defa Rose oldum ve emrettim.

"Prens Ares'i derhal saraydan çıkartın!"

Ares gözlerimin içine bunu yapmamam için bakarken, Muhafızlar ona doğru yaklaştı. Kolundan tutacağı sırada bir adım öne çıkıp kurtuldu onlardan. Elimle işaret verip durdurdum onları. Son sözlerini söylemeliydi.

"Yapma, bir kez daha dayanamam" dedi acı çekerek.

"Buradan Arel'in yanına gideceğim. Onunla evlenmeyi kabul ettiğimi söyleceğim. Tarih tekerrür edecek. Ellerin kanımla buluştuğunda, ben bu dünyadan ayrılacağım. Artık seçim yok benim için."

Devam edecek...

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now