Bölüm 71/🤴👸🐉

9.5K 1.2K 44
                                    

Benden izin istiyordu. Çoktan beni seven ve kabullenen kalbinin unuttuklarını yeniden hatırlamak istiyordu. Peki ben ölünce ne olacaktı? Geride acı içinde sonsuz ömrünü geçiren Ares, tek başına ne yapacaktı? Gözlerine bakarken hayır diyemıyordum. Bencil oldum. Madem ölecektim, sevdiğim adamın kollarında ölecektim üstelik onun da beni tekrar sevmesini istedim.

Eğer Rose'un benim ölümümle yaşayacağını bilmezse sorun olmazdı. Bunu ona söyleyecek tek kişi bendim ki bunu asla yapmayacaktım. Ares'te tatsın istedim birinin onu sevmek için seçmesinin ne nedenli güzel olduğunu. Ben onun bana olan aşkını en başından itibaren tatmıştım ama Ares benim aşkımı henüz görememişti. Kısa anlar olmuştu hep bizim hayatımızda, gelip geçen zaman dilimi. Bu sefer konuşmayacaktım sadece gösterecektim de sevgimi.

Ares'in yüzüne doğru yaklaşıp, dudaklarının üstüne dudaklarımı bastırdım. Ateş gibi yanıyordu. Elimi omzuna koyduğumda benden cevabını alan Ares öpücüğü daha fazla derinleştirdi. Ona aşıktım, seviyordum. Sadece onu istiyordum. Başım yastıkla buluşurken gözleri bir kez daha değdi gözlerime. Zifiri karaları bu sefer tutkunun gölgesini misafir ederken, ona izin verdim.

...

Sabahın ilk ışıkları bütün heybetiyle odanın içini doldurup, göz kapaklarımın ardına sızıyordu. Usulca yan tarafıma döndüğümde sert bir bedene çarpmamla gözlerimi araladım. Ares'in uyumaya devam ettiğini aldığı düzenli nefeslerle anlayınca, biraz yukarı kayıp ona doğru döndüm. Bütün yüzü kusursuz bir ressamın elinden çıkmış gibiydi. Her bir zerresi öylesine derin darbelerle reddedilmişti ki can yakıyordu ona bakmak.

İçine çekildiğimi hissediyordum ona her baktığımda, derin kuyularına düşüyordum. Sadece sevmek değildi bu, ona bütün duygularımla birlikte bağlıyım. Her şeyi hatırlasa daha zor olurdu biliyordum. Şimdiyse onun varlığıyla kendimi avutuyordum. Ares'in çaldığı mutluluğu geri yerine koymam gerekiyordu. Bir ömür boyu seviyorum sandığı kadın için acı çekecekti yoksa, biliyordum. Yüzyıllar boyu Rose için yas tutup sonra dönmesini bekleyecekti. Umut bazen çok kötü bir şeydi. Ares ufacık bir umut uğuruna yüzyıllarını geçirmişti. Oysa bu hayatı yaşabilirdi.

"Uyanmışsın" diye mırıldandı gözlerini açmadan. Tebessüm ederek onu izlediğimi inkar etmedim, gözlerini açmasıyla bir kez daha kapıldım ona.

"Çok olmadı uyanalı." Yataktan biraz daha doğrulduğumda Ares'te benimle birlikte yatağın başlığına yaslandı.

"Sıcak su hazır, banyo yapmak istersen." Eliyle kapıyı işaret ettiğinde başımı usulca salladım.

İstediği her şeyi o an yapabiliyordu ama onun bile müdahale edemediği şeyler vardı. Zaman, işine karışmasına izin vermemiş atladığı yılların bedelini ondan almaya karar vermişti. Benim ölümüm onun kurtuluşu olacaktı.

Üstüme aldığım siyah saten çarşafla birlikte bana biraz önce gösterdiği kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda içerisinin sıcak olmasıyla bedenim gerildi. Kapıyı kapatıp, çarşafı kenara bıraktım ve hazır olan suya ilerledim. Güzelce duşumu aldığımda benim için bırakılan havluyla kurulandım. Odaya döndüğümde kimse yoktu. Yatağın üstüne benim için bırakılan kıyafetleri üstüme hızlıca giydim. Saçlarımı masanın üstünde duran tarakla tarayıp, ördüm. Artık iyice uzamıştı, belime kadar geliyordu sarı saçlarım.

Hazır olduğumda odanın kapısını açıp, koridora adım attım. Ares tam kapının dışında beni bekliyordu. Islak saçlarından onunda duş aldığını anladım. Kendi banyosunu bana bıraktığına göre boş odalardan birinde duş almıştı. Kolunu bana uzattığında elimi üstüne koydum. Birlikte geçtiğimiz koridorlar ilk defa bu kadar kasvetli gelmemişti bana.

Yemek salonu yerine üst kata çıktığımızda şaşırsam da bir şey demedim. Ares iki kanatlı bir kapının önünde durduğunda elimi kolundan çektim. Kapılar iki yana açılırken buranın kulenin en güzel yeri olduğuna karar verdim. Odanın içi her cinsten oluşan çiçeklerle doluydu. Büyük saksılarda özenle yetiştirilmişti hepsi. Odanın tavanı ve duvarı camdan yapılmaydı, gün ışığını tamamen içeriye alıyordu. Ares belime dokunduğunda camdan yapılmış pencerelere ilerledik. Orta boy masa ve iki sandalye vardı sadece. Karşısına oturacağım zaman kolumdan tuttu ve yanına oturtturdu beni.

"Yanımdan ayrılma, seni her an baktığım yerde görmek istiyorum." Gözlerimin içine bakarak kurduğu cümleyle bir şeylerin değiştiğini hissettim. Artık bana değer veriyodu, belki de kalbi beni unutmamıştı.

Devam edecek...

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now