Bölüm 41/🤴👸🐉

10.5K 1.3K 120
                                    

Herkes bizi yalnız bırakmak için dışarı çıkarken, oturduğum yerden kalktım. Odada sadece ben kalmıştım ki kapı tekrar açıldı ve içeriye Arel girdi. Hatıralarımda başka bir anı canlanırken sanki geçmişten bir anıyı görüyor gibiydim. Beyaz ipekten gömleğinin kenarları altın işlemeliydi, altında ki pantolon bacaklarını sarmış uzun boyunu ortaya çıkartmıştı. Her zaman özenli olan saçlarına daha fazla dikkat edilmişti. Mavi gözleri bana baktıkça daha fazla parlıyordu.

"Çok güzel görünüyorsun" dedi yüzünde oluşan tebessümle.

"Teşekkür ederim." Başka diyecek bir şeyim yok. Biraz sonra evlenecektik ve benim elimden bir şey gelmiyordu.

"Rose, bu evlilik olsa bile gerçek olmayacak. Sen isteyene kadar, eğer bir gün gerçekten benim eşim olmak isyersen tüm kalbimle burada duracağım." Arel'in içten sözleriyle derin bir nefes verdim. Arel'in böyle bir şey yapmayacağını zaten biliyordum. O düşünceli biriydi, beni üzmekten her zaman kaçınmıştı.

"Biliyorum Arel ama yinede bunun zorla olduğu gerçeği boğuyor beni. Bütün dünyam alt üst oldu ve ben izlemekten başka bir şey yapamıyorum."

Yakınmaktan ileriye giden sesim haksızlığı vurguluyordu. Çünkü bunun bana yapılmış bir haksızlık olduğunu düşünüyordum artık. Rose'un yasadıgı hayatı yaşamıyordum ben. Aynı düşüncelere sahip değildik, aynı aileye bile sahip değildik. O sevgi içinde mutlulukla büyürken ben soğuk duvarlar arasında yalnız büyümüştüm.

"İnan senin için her şeyi yaparım. Sadece bu günü atlatalım, söz bir yolunu bulacağım" dedikten sonra elini bana uzattı.

Elim eline değdiğinde kolundan geçirip, sıkıca tuttu beni. Kapıdan çıktığımız anda bütün muhafızlar saygıya eğildi. Geleceğin Kral ve Kraliçesi vardı onların karşısında artık. Yürüdüğümüz yollara beyaz gül yaprakları dökülmüştü. Saraydan çıkıp, bahçeye geçtiğimizde ise büyük bir kalabalık karşıladı bizi. Herkes ayağa kalkmış saygıyla selam veriyordu. Beşyüz kişilik davetli vardı, saygın ailelerden. Halk düğüne davetli değildi, düğün bitiminde dışarı çıkıp Arel ile onları selamlayacaktık. Dün Kraliçe ile yaptığımız düğün sohbeti esnasında öğrenmiştim bunları.

"Sakin ol Rose, derin bir nefes al" diye fısıldadı Archie.

O an büyük bir şoka girdiğim için nefesimi tuttuğumun bile farkında değildim. Nefesimi verdikten sonra ilerideki mihrabı gördüğümde iyice gerildim. Gelinliğimin eteklerini altı, yedi yaşlarında üç küçük kız tutuyordu. İki erkek çocuğunun ellerinde de çiçek sepeti vardı, geçtiğimiz yıllara gül yaprakları döküyordu.

En başa geldiğim de annem ve babamı gördüm. Ananella ve Sarah'da yanlarında duruyordu. Kral ve Kraliçe ise diğer tarafta en önde duruyordu. Herkes gülümserken ben de sorun olmadığını belirtmek için tebessüm ettim. Kendi düğünümde zorla evleniyorsun şu anda.

Arel ile birlikte durduğumuzda etrafa bakmaya devam ettim. Onu arıyordum, Ares'i. Bunu görmek istemediğini biliyordum ama başka çarem yoktu. Eğer kaçarsam beni bulmaları çokta uzun sürmezdi. Herkes beni deli gibi Arel'e aşık zannederken üstelik bunu yapmam işleri içinden çıkılmaz bir hale sokardı.

"Gelmemesi daha iyiydi" diyerek bana baktı Arel.

Benim kimi aradığımı biliyormuş gibi. Başımla kısaca onayladım. Ares bunu daha önce yaşamıştı, sevdiği kadını kardeşiyle evlenirken görmüştü. Bunun onun için ne kadar kötü bir şey olduğunu düşündüm. Ares için kalbim sızladı, şu an nerede olduğu merak ettim. Benim dışımda onu kimse merak ediyor gibi görünmüyordu gerçi.

Nikâhı koyacak kişi kişise papazıydı  birde. Ah Gül, sen müslümansın! Birde bu sorun vardı, Allahım sen günah yazma. Amin.

"Bugün burada Prenses Rose ve Prens Arcihe'nin düğün merasimi için toplanmış bulunmaktayız. Yeminleriniz hazır mı?" Papaz bize döndüğünde yemin falan yazmadığımı hatırladım.

"Hazır" dedi Arcihe benden önce davranarak. Eh hazırmış madem alayım bir iki cümle bende. Kusura bakmayın, biraz delirdim de.

"Prens Arcihe yemininizi okuyunuz lütfen."

"Prenses Rose, sizi hayatım boyunca seveceğime, sadık kalacağıma ve her koşulda yanınızda olacağıma yemin ederim." Arel'in gözlerimin içine bakarak söylediği sözlerle yutkundum.

Herkes benden bir şeyler beklerken öylece kaldım. Ne söyleyeceğimi bilmiyorum dahası söylemek konusunda emin değilim. Eğer bende onun söylediklerini tekrar edersem evlenecektik. Gerçek olmasa bile ben bunu kabul edebilir miydim?

Bir anda bastıran sisle her yer gri bir dumanla kaplandı. Herkes bir şeyler söylerken adımlarımı geri geri attım. Buradan gitmem gerekiyordu. İşte o an bir çift kol belime sarıldı. "İşte buldum seni küçük kız" diyerek kulağıma fısıldadı Ares.

Devam edecek....

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now