Bölüm 76/🤴👸🐉

9.4K 1.1K 69
                                    

Ares'in gözlerime umutla bakan siyah irisleriyle elim karnıma gitti. Ares'in eli çekilirken kendi ellerimi koydum. Tekrar hissettiğim hareketlilikle nefesim kesildi. Ben hamileydim, bir bebeğim olacaktı. Hafif bir şişkinlik şimdi daha belirgindi. Zorlukla yutkunurken, bakışlarım Ares'e odaklandı. Şimdi her şey değişmişti.

"Sen nasıl anladın? Ben bile bilmiyordum." Şaşkınlıkla konuştuğumda Ares elimden tutup beni geri yerime oturtturdu. Yanıma oturduğunda titreyen ellerimi masanın üstüne koydum.

"Kalp atışlarını duyduğum zaman onu hissettim. Kendisini bana duyurdu. Bebek yarı iblis, benim kanımı taşıyor. 2 buçuk aylık ama giderek büyüyor, biz insanlardan farklıyız. Büyüme süreci ve doğum süreci daha hızlı gelişiyor." Ares sakince bana açıklamaya çalışırken delirmek üzereydim.

"Ne kadar Ares? Söyle ne zaman doğacak?" Yükselen sesimle birlikte Ares'in kaşları çatıldı.

"6 ay içinde bebek dünyaya gelecek. 3 buçuk ayı var. Gül bana sakın istemediğini söyleme." Gözleri bana sinirli bir şekilde bakıyordu.

Dışarıdan nasıl göründüğümü bilmiyordum ama içimde fırtınalar kopuyordu. Geriye doğru saymaya başladım. Buraya geldiğim günden itibaren kaç ay geçmişti. Tekrar, tekrar saydım. Olmuyordu. En sonunda sinirle ayağa kalktım. Elim karnıma giderken, içimi çektim. Bunu Ares olmadan artık yapamazdım. Bakışlarım onu bulduğunda yanına ilerledim. Oturduğu yerde bana doğru döndüğünde ellerimi omuzlarına koydum. Başka çarem yoktu. Bu bebek doğmadan ölecektim. Bebeğimin benimle birlikte ölmesine izin veremezdim. Bunu yapamazdım.

"Ares ben sana çok kötü bir şey yaptım. Annen yardım etti bana. Hafızanı sildik. Benimle ilgili tüm anılarını unuttun. Öleceğim ben Ares, beni sen öldüreceksin. Nasıl yapıyorsan yap ve bana geri dön! Bebeğimizi öldürürsen ne sen bununla yaşayabilirsin ne de ben buna izin veririm! Hatırla Ares!"

Yüzüne karşı delirmiş bir şekilde bağırdığımda Ares kaskatı kesildi. Ayağa kalktığında uzun boyu, beni gölge misali geride bıraktı. Ellerini başının iki yanına koydu ve bir şeyler söylemeye başladı. Benim anlamadığım kelimeler topluluğuyla bedenimden büyük bir ürperti geçti. Kendine büyü yapıyordu, hafızasını geri getirmek için. Zorlukla bir adım geri attım. Odanın içine yayılan büyük bir enerji dalgası patladığında deprem olmuş gibi bütün eşyaları salladı.

Sırtımı duvara yaslarken gözlerimi Ares'ten ayırmadım. Ellerini başından çekip yavaşça gözlerini araladığında bana geri geldiğini biliyordum. Gözleri artık eskisi gibi uzak bakmıyordu. Bir denizin ortasında kara parçasıydım onun için, kızgın kumları olan çölde vahaydım, kurak topraklarının yağmuru, kırılan dallarına cansuyu, İblisin Kraliçesi'ydim.

"Ne yaptın sen? Nasıl yapabildin bunu?" Sorusuyla birlikte gözlerim dolarken hayalkırıklığıyla bakıyordu bana. Konuşamadım.

"Cevap versene Gül! Nasıl hiçbir şey olmamış gibi ölmeyi göze aldın? Ben seni bu kadar çok severken, sen kendine nasıl kıydın? Üstelik benim hiçbir şey hatırlamayan halimle bıraktın kendini bana. Ya inciteydim seni ya zarar verseydim? Söylesene!" Şiddetli bir şekilde yüzüme bağırmasıyla kararan gözleri öfkenin esaretinden kurtulmuştu.

Cehennem gözlerinde yaşıyordu iblisin.

"Eğer yapmasaydım Rose'u öldürecektin. Bunu hak etmiyorlar, sen onlardan çaldığın mutlulukla yaşattın beni. Ares sen bu hikâyede kötüydün, bense yan karakterdim. Ne zaman kabulleneceksin bunu?" Ellerim karnımda yerini alırken buğulu gözlerimle ona baktım. Aşık olduğum adam benim için öldürecek kadar bencildi. Daha önce yapmıştı.

"Şimdi ne olacak peki? Yemin olsun o bebeğe dokunursan Gül sana aşkımdan ölsem bile dönüp bir daha bakmam." Ares'in ağzından dökülen zehir gibi cümlelerle gözlerimi kapattım.

Kendi bebeğimi öldüreceğimi düşünüyordu.

"Yeter artık! Sana bunları neden anlattım sanıyorsun? Ölüyorum Ares ben ama umrumda değil ölümüm! Lütfen Ares ben ölmeye hazırım ama bebeğim yaşasın." Gözlerimden akan damlalara rağmen gözlerimi açmadım, elimi karnımın üstünden çekmedim. Daha fazlasına katlanamazdım.

Etrafımda esen serin rüzgarla gözlerimi açtım. Ares'in odasındaydım ama o yoktu. Bitkince yatağın üstüne oturdum. Canım yanıyordu, üst üste bu kadar fazla şey yaşamak çok zordu. Yataktan kalkıp üstümü çıkarttım. Ares'in dolapta duran siyah gömleklerinden birini alıp giydim ve yatağa yattım. Son zamanlarda fazlasıyla uykumun olmasının sebebini de anlamıştım. Acılarımdan, uykuya sığınarak kaçtım. Yapacak hiçbir şeyim yoktu, Ares yanıma gelmemişti. Gözlerim kapanırken, Ares'in uyumam için beni etki altına alıp, almadığını düşündüm. Bu kadar kolay uyuyamazdım ama uyumuştum.

Gözlerim açılırken, uykunun o tatlı kollarından ayrıldım. Başımı yastıktan kaldırırken çöken karanlıkla kaç saattir uyuduğumu merak ettim. Yatakta otururken pencere kenarında bir hareketlilik hissettim. Bakışlarım o tarafa yönelirken gözgöze geldik.

"Rose" dedim şaşkınlıkla.

Devam edecek...

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now