Bölüm 63/🤴👸🐉

10.4K 1.2K 93
                                    

Ares'in bana elini uzatmasıyla elini tuttum. Soğuk eli, sıcak elimle buluştuğunda ürperdim ama gözlerimi ondan ayırmadım. Ares yanımda durduğunda Rose ve Arel'e son kez baktım. Birbirlerine halen sarılmış şekilde bize bakıyorlardı.

"Dikkat edin kendinize." Arel'in uyarısıyla birlikte Rose "Unutmayın düğün günü baharın ilk haftası Nisan'ın yedisi" dedi.

"Kendinize iyi bakın." Belki bir daha karşılaşmazdık, sonuçta ölüm vardı ucunda.

Gözlerimi kapattığımda serin bir rüzgâr hissettim etrafımda beni kendine çeken. Ares'in büyüsü bizi sararken, birkaç dakika sonra rüzgar terk etti bizi. Sonrasında derin bir nefes alıp gözlerimi açtım. Karanlık bir koridordaydık, sadece meşaleler aydınlatıyordu içeriyi.

"Burası benim sarayım, Geldiğimiz yerde hava aydınlık oturduğunda burada karanlık oluyor. Dünyanın Kuzey ve Güney kutbu gibi düşün." Ares bana açıklama yaptıktan sonra elimi bırakmadığı için yürümeye başladığında bende onunla birlikte ilerlemeye başladım.

Duvarlar koyu gri, benim granit olduğunu düşündüğüm bir taşla kaplıydı. Belirli aralıklarla dizilmiş meşalelerin sonuna geldiğinizde, büyük bir koridora çıktık. Sarayın ön avlusuna gittiğini düşünüyordum bu yolun. Ares büyük koridoru es geçip sağ tarafa girdiğinde hayranlıkla baktım girdiğimiz odaya.

Bordo siyah yatak takımı, bordo saten perdeler, siyah ahşap dolap ve çalışma masası içerisi o kadar sade ve etkileyici görünüyordu ki Ares'in odası olduna emindim. Ares elimi bıraktığında direkt çalışma masasına doğru ilerledim çünkü üstünde bir sürü kağıt vardı. İçlerinden birini aldığım da benim resmim olduğunu fark ettim. Asıl soru ben miydim yoksa Rose muydu?

"Sensin, senden ayrı kaldığım zamanlarda buraya dönüyordum. Rose için hiç resim çizmedim." Cümlelerinin dürüstlüğüne inandım.

Bir fotoğraf kadar ayrıntılı olan resime gülümseyerek baktım. Öyle güzel duruyordu ki parmaklarımı her bir kıvrımında gezdirdim. Kâğıdı geri yerine bırakıp beni izleyen Ares'e döndüm. Sanırım artık her şey açığa çıkmıştı. Bu biraz garipti.

"Ne yapıyoruz?" Sorumla birlikte birbirimize baktık.

"Sabah yola çıkacağız, uyumak ister misin?"

Yatağı işaret ettiğinde aslında uyumak istiyordum. Banyo yaptıktan sonra her zaman uykum gelirdi. Daha önce Ares ile aynı odada kalmamıza rağmen bu sefer sanırım onunla uyuyamakta zorluk çekecektim. Üstümde ki kıyafetlere memnuniyetsiz bir şekilde baktım. Bırak uyumayı doğru düzgün oturmuyordu bile.

"Sana kıyafet vermemi ister misin?" Durumunu anlamış olmalıydı. "Olur" diye cevap verdim.

Ares altı kapağı olan siyah dolabın en baştaki kapağını açtı. Eline aldığı uzun siyah gecelik üstüyle bana doğru döndü. Bu onundu ama arada ki boy farkıyla dizlerime kadar gelirdi. Bana uzattığında elinden aldım. Ares arkasını dönerken hızlı hareketlerle elbiseden kurtuldum. Rose bunlara nasıl dayanıyordu acaba? Ares'in verdiği uzun siyah geceliği üstüme geçirip düğmelerini ilikledim. Tahminimden biraz daha kısa olmuştu. Ares arkasını dönmeden yatağın üstünde ki örtüyü kaldırıp içine girdim.

"Hadi ama, benim kıyafetimi giyiyorsun ve üstünde nasıl durduğunu göremiyorum." Ares söylenerek bana döndüğünde başımı yastığa koymuştum.

"İyi geceler Ares" dedim gülerek.

Ares'in eli gömleğinin düğmelerine giderken gözlerimi kapattım. Bu tavrım karşısında güldüğünü biliyordum ama bakarsam daha çok gülüp, üstüne birde benimle dalga geçerdi. Biraz sonra yatağın diğer tarafı ağırlıkla çökerken, Ares'in yattığını anladım. Hakkını yememek gerekiyor, yatağı müthiş derecede rahattı.

"Ares sana bir şey soracağım." Sessiz fısıltımla birlikte ona doğru döndüm.

"Sor" dedi bana bakarak.

"Senin Kral olman gerekmiyor mu? Tahtın tek varisisin ve senden önde birisi yok bildiğim kadarıyla." Çünkü halen Prens olarak anılıyordu.

"Ülke yasaları gereği Kral olabilmek için evlenmek gerekiyor. Annem, babamla evlenmeden önce beni dünyaya getirmiş ama ondan sonra bir evlilik daha yaptı. Bu evlilik sadece Kraliçe olabilmek içindi, hiçbir anlamı yoktu. O adam, anneme kör kütük aşıktı. Ne derse desin yıllar boyunca onun himayesinde kaldı. Beni de çok severdi ama annemin kötülüğünden o da nasibini aldı."

Ares içini çekerek eski anılarını anlatmayı bitirdiğinde, annesinin kaç kişinin hayatını mahvettiğini düşündüm. Onu seven oğlunu ve kocasını bile kötü kalbi kabul etmemişti. Bu yüzden korkum büyüktü. Eğer o mezarı bulamamayağımız bir yere saklamışsa, ölümüm çok yakındı.

"Yarın seni, onunla tanıştıracağım, annemin yıllarca yanında kaldı. Ondan kimse daha iyi tanıyamaz Kraliçeyi, yardım alacağımız kişi o."


Devam edecek...

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang