Bölüm 48/🤴👸🐉

10K 1.2K 144
                                    

Hızlı gelişen olaylara ayak uydurmaya çalışıyordum. Annemin sözlerinden sonra içeriye giren üç hizmetli beni baştan aşağıya hazırladılar. Daha öncede oldukça güzel elbiseler giymiştim Arel'in sarayında ama şimdi giydiğim elbise tam bir Prenses elbisesiydi. Zümrüt yeşili, kabarık, kolları tüllü ve üstünde çiçek deseninden mücevherlerle kaplıydı.

 Zümrüt yeşili, kabarık, kolları tüllü ve üstünde çiçek deseninden mücevherlerle kaplıydı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Başıma takılan taçla birlikte aynada kendime baktım. Saçlarım özenle taranmış yanlardan arkaya doğru küçük örgülerle toplanmıştı. Kusursuz görünüyordu aynadaki mavi gözleriyle bana bakan genç kadın. Prenses olmayı ilk defa bu kadar çok hissettim.

"Tatlım çok güzelsin" dedi annem ellerimi tutarak.

"Siz de çok güzelsiniz Kraliçem." Yaşına rağmen halen fit olan bedeni ve teninin ışıltısıyla duru bir güzelligi vardı.

"Kraliçem kahvaltı için her şey hazır. Konuklarımız yerlerini aldılar" diyerek haber verdi içeriye giren hizmetli.

"Harika gidelim bizde, misafirlerimizi bekletmek istemeyiz."

Kraliçenin emriyle açılan kapılardan geçtik beraber. Oldukça heyecanlıydım üstelik merak ettiğim bir çok şey vardı. Ares ve Arel beni tanıyacaklar mıydı yoksa ikisi de tamamen geçmişteler miydi? Beni gördüklerinde verecekleri tepkiyi gerçekten merakla bekliyordum.

"Kraliçe Ashely ve Prenses Rose" diye duyurdu girişteki nöbetçi geldiğimizi.

Kapılar açıldığında büyük bir yemek salonu karşıladı bizi. 10'a yakın masalar tamamen doluydu. Derin bir nefes alıp eteklerimi hafif yukarı kaldırıp merdivenlerden indim. İçeride ki herkes ayağa kalkmış hafifçe öne eğilip bizi selâmlamıştı.

Başta kurulan uzun masada Kralı ve Anabella'yı gördüm, yanlarında ise Sarah oturuyordu. Bütün masaları görecek şekilde biraz yukarıda duruyordu oturdukları masa. Altına iki basamaklı platform yapılmıştı. Kraliçe, Kralın sağ tarafına oturunca bende sol tarafına oturdum. Benim yanımda Ananella onun yanındaysa Sarah vardı.

Herkes bizim oturmamızla yerine geri oturdu. Kral ayağa kalkıp, herkese hitaben afiyet olsun tarzı bir şey söyledi. Açınca dinlemiyordum çünkü oturanların arasından o iki kardeşi aramakla meşguldüm. En sonunda pes edip bulamayınca çünkü fazlasıyla kalabalık, tanışma seromonisini bekledim. Heyecandan fazla bir şey yiyemesemde karnım doymuştu.

"Güzel kızım, adayları tek tek tanıyacaksın kahvaltıdan sonra. Eğer dikkatini çeken birisi olursa akşam yemeğine davet et. Davet etmediklerin akşam yemeğinden önce saraydan ayrılacak" dedi annem.

İlk işim bana pis bakışlar atarak masada tek lokma bırakmayan şişkoyu göndermek olacaktı. Masaya beni koysalar yiyecek gibi duruyordu.

"Peki Kraliçem" dedim tebessüm etmeye çalışarak.

Kahvaltının ardından ilk önce Prensler ayrıldı, daha sonradan biz çıktık. Yanımda yürüyen hizmetlilerden birisiyle başka büyük bir salona geçtim.  Büyük salonda tek büyük taht vardı ve sanırım benim için konulmuştu. Prenslerle konuşmak için karşılıklı konulan iki sandalye vardı yuvarlak bir masanın etrafında. Odanın bahçeye bakan duvarları çeşitli motiflerle süslenmişti, altın varaklar, mücevherlerle süslenmiş şamdanlar, renk renk tablolar vardı.

"Efendim ilk Prens, Yeşil Orman Krallığının varisi. Kendisi 32 yaşında daha önce evlenmiş ama eşini sırf size aday olmak için boşamış. Kısaca iş çıkmaz" diyen kıza baktım.

Rose ile çok yakınlardı böyle konuşabildiğine göre sevmiştim bunu çünkü bana açıkça her şeyi söyleyecek birine ihtiyacım vardı. Şansa bak ki ismini bilmiyordum ve Rose kesin bildiği için soramazdım da.

"Göndersinler kart zampara Prensimizi" dediğimde dudaklarını gülmemek için ısırdı.

Hizmetli kız kapıya doğru gittiğinde bende tahta kuruldum. Böyle bir adamla aynı masada bile oturmazdım. Eğer devamı da böyleyse işim kolaydı, hepsini sıradan gönderirdim. Zaten ikisini elemiştim bile; kart zampara ve oburu.

"Yeşil Orman Kralı Prensi Eduarda karşınızda Prenses Rose" diyen nöbetçiyle içeri girdi kart horoz.

"Emrinizdeyim Prensesim" diyerek reverans yaptığında küçük bir baş selamı verdim.

"Kendini tanıtmasını isteyebilirsiniz Prensesim, istediğiniz an çıkmasını da emredebilirsiniz." Sessizce yanımda fısıldayan kızı daha çok sevmeye başladım, özellikle gitme kısmından bahsettiğinde.

Şöyle baştan aşağıya süzdüm Prensi alıcı olacağımdan değil, sadece kendine nasıl güvendi de bu kadarda karısını boşayıp geldi diye. Uzun boyluydu, yasına göre fit bir vücuda sahipti ama gözlerinden bile belli oluyordu hırsı. Önceki karısını da kesin çıkarları için evliliğe ikna etmişti.

"Çıkabilirsiniz." Hoşnutsuz bir sesle söylediğimde bozuldu ama ses vermedi. Odanın içinde bulan muhafıza bakıp keyifsiz bir şekilde çıktı.

Sanırım bu iş eğlenceli olacaktı.

Devam edecek...

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now