Bölüm 37/🤴👸🐉

10.7K 1.2K 139
                                    

Yan tarafıma döndüğüm de gözlerimi araladım. Bana bakan bir çift kara göz görmeyi beklemiyordum. Ares'le uyandığımız ikinci sabahtı. Hafifçe yerimden doğrulup, yatak başlığına doğru yaslandım. Saçlarımı elimle geriye doğru attım.

"Günaydın" dedim kuru çıkan sesimle.

"Günaydın."

Ares'in ne zaman uyandığını bilmiyordum ama bir an önce gitmesi gerekiyordu. Kapıda nöbetçi yoktu artık, annem ya da dünkü gibi Kraliçe ani bir baskın yapabilirdi. Direkt yüzüne söylemek istemediğim için giyinme bahanesini kullanabilirdim. Yataktan çıkıp, giysi dolabına doğru ilerledim. Kapaklarını açıp, şöyle bir baktım içine. Renk renk giysiler bu sabah adeta parlıyordu.

"Giyineceğim" dedim mırıldanarak.

"İzlemesi keyifli olacak."

Arkamı döndüğümde tek kolunu başının altına almış bana bakam adam gözlerimi kısarak ölümcül bir bakış attım. Tabi o bakış ona işlemedi hatta kara gözlerinden sekip bana geri geldi. Çetin bakışmamız bir türlü son bulmuşken ikimizde bir türlü vazgeçmiyorduk. Dün ben pes etmiştim ve şimdi pes etmek istemiyordum.

"Ares senin kanatların vardı değil mi? Pencereden bak bir kuş varmış orda" dedim şirince sırıtarak.

"Çocuk mu kandıyorsun küçük kız? Beni pencereden mi atacaksın yoksa?" Anla hemen zaten bütün planlarımı.

"Ne! Dün gayette iyi uçuyordun pencereden pencereye. Hatta bahçe bahçe gezmeye de gönüllüydün" dedim sinirle. Sarah'yla olan o bahçe gezintisini unutulacağımı sanıyorsa halt etmişti. Ona buna göz kırpıcak, güzelsin diyecek sonra gelip 'sini aşiğim' diyecek bana öyle mi? Yok öyle yama, hadi canım hadi.

"Kıskançlık mı seziyorum?" Keyifli çıkan sesiyle biraz sonra gülecek gibiydi.

Yatağın kenarında duran yastığı ona alıp hızla fırlattım ama yastık ona çarpmadan havada asılı durdu öylece. Adamla doğru düzgün kavga bile edemiyordum! Ares 'ciddi misin?' dercesine tek kaşını kaldırıp yine o üstten olan bakışlarından birini attı.

"Sen kaşındın küçük kız" dedikten sonra parmağıyla beni gösterdiği anda yastık bana doğru hızla geldi.

Yastık bana çarptığında arkamdaki yatağa oturdum. İyide benim arkamda yatak yoktu ki, giysi dolabı vardı. Çokta sert çarpmamıştı yastık ama bu fırsatı değerlendirip, gözlerimi kapatıp kendimi yatağa attım.

Sen şimdi görürsün iblis!

Ares'ten bir süre ses gelmedi sonra yatakta bana doğru yaklaştı. Numara yaptığımı anlıyor muydu emin değildim ama anlamasa iyi olurdu.

"Rose şakanın sırası değil kalk" dediğinde sesi yakından geliyordu.

Hep sen beni mi sinir edeceksin, birazda sen sinir ol bakalım Ares efendi. Yattığım yerde yine hiç hareket etmeden durdum. Biraz sonra Ares elimi tutup, bileğimden nabzıma baktı. Kalp atışlarım hızlanırken, umarım bunu bayıldığım için anlamıştır. Ares'in beni yakalayacağı düşüncesi heyecan yapmıştı bende sanırım.

Sonra bir şey fark ettim. Bana ısrarla Gül diyen adam biraz önce endişeyle Rose demişti. Beynim istemsizce çalışırken onun aslında bana değil geçmişteki Rose'a aşık olduğunu, benim sadece dış görünüş olarak aynı olduğumu işliyordu. Bu sefer Ares'e cevap vermemek için değil gerçekten şok olduğum için öylece kaldım.

Arel için bunu çok önceden fark etmiştim ama Ares başka diye düşünüyordum. Yanıldığımı ise bana bir şey olduğunda hemen taraf değiştiren Ares'in sözleriyle anlamıştım. Benim için değil geçmişte aşık olduğu kadın olan Rose için endişe ediyordu. Çünkü ben o kadının bir kopyası gibiydim. Ben Rose değildim.

Ares, nefesimi kontrol ederken gözlerimi açtım. Yüzünü bana yaklaştırmış, kulağını kalbime dayamıştı. Benden biraz uzaklaştığında gözlerinde gizleyemediği endişeyi gördüm. Nedense içime işlemedi o bakışı, bana karşı olmadığı içindi sanırım. Gözgöze geldiğimiz de rahat bir nefes verdi ama benden uzaklaşmadı. Gözlerindeki endişe de o nefesle yok oldu.

"Benimle oyun oynama, tek başıma yanmam." Gözleri duraklarım ile gözlerim arasında gidip geldi.

"Unuttuğun bir şey var" diye fısıldadım ona bakarak.

"Neymiş?" Sözlerim ilgisini çekmiş gibiydi.

"İblisler yanmaz, yakarlar çünkü onlar ateşin kendisidir."

Bakışları değişirken bir çift kara gözün daha ne kadar zifiri gece olabileceğini düşünüyordum. Bakmıyordu, içine çekiyordu. Görmüyordu, dokunuyordu. İçinde binlerce cevap saklıyordu ama soruları unutturuyordu.

"Rose üzgünüm, içeri girmem gerek hemen!" Arel'in sesini duyduğum anda kapalı olan kapı sonuna kadar açıldı. Gözlerimi sımsıkı kapattım çünkü bunu nasıl göründüğünün farkındayım.

İblis dediğini yapıyordu, yakıyordu. Sadece bir farkla; yaktığı kişi ben değildim.

Devam edecek...

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now