Bölüm 70/🤴👸🐉

9.6K 1.3K 119
                                    

Akmak için çabalayan gözyaşımı gözlerimi kırparak geri gönderdim. Bunu hatırlayıp, hatırlamadığını bilmiyordum. Eğer hatırlıyorsa bana asla güvenmezdi. Rose onu öldürmeye çalışmıştı ama bilmediği Ares'in iblis kanının ona sağladığı ölümsüzlüktü. Rose ve Arel ellerinde kılıçlarla karşı koymuşlardı ona karşı. Oysa Rose bir damla gözyaşını koyduğu suyu Ares'e uzatsa bile onu öldüremezdi. Çünkü Ares hiçbir zaman Rose'a aşık değildi.

"Sen Rose'u sevmiyorsun Ares. Sadece Arel, Rose'un kalbine sahip diye kendini ona aşık sanıyorsun. Haklıydın ben Rose değilim." Buraya kadardı, ona olan bakışımdan sonra asla benim Rose olduğuma inanmazdı. Zekiydi, bunu ondan saklayamayacağımı anlamıştım.

"Bunu biliyordum zaten, seni gördüğüm ilk anda anladım. Şimdi itiraf ettiğine göre gelelim sana. Kimsin?" Tek kaşını kaldırıp geriye yaslandığında bütün söylediklerim içinden sadece son kısmı sormuştu.

"İsmim Gül, Rose'un ikiziyim. Doğum sırasında benim öldüğümü söyleyip, kaçırmışlar. Sonra beni saraya götürüp Kral'dan yüklü miktarda altın almakmış amaçları. Adamlar hırsızlık yaparken yakalanıp ölmüş ve ben evlatlık verilmişim. Yıllar sonra Rose ile karşılaştık ve tüm hikayeyi birlikte öğrendik. Onun düğün gününde herkese bu haberi açıklayacaktık ama sen Rose'u kaçırmak istedin. Bana senden bahsetmişti. Aşık olduğu adamın üvey abisi. Bende Rose'un yerine geçtim çünkü kardeşimin en mutlu gününde bunları yaşamasını istemiyordum."

Aklımda ki diğer planı anlatırken Ares beni sessiz ama öfkeli bir şekilde dinlemişti. Her şeyi öğrendiği zamanı da hesaba katmıştım. Buraya hiçbir zaman kimse girememişti ama iblis dışarı çıkabilirdi. Kardeşinin ne durumda olduğuna bakmak isteyebilir, Krallığını ziyâret edebilirdi. O isteği her yere göz açıp kapayana kadar giderdi. Kendimi kayıp ikiz kardeş olarak göstermek ikinci planımdı.

"Beni kandırdılar demek!" Sinirle bağırıp, ayağa kalktığında peşinden koştum. Elinden tuttuğumda beni geriye doğru itti. Sendelesemde düşmedim ama kalbim kırılmıştı.

"Rose seni sevmiyor, istemiyor! Arel'le çok mutlular anla artık! Ben buradayım, yanındayım. Ares lütfen gitme, söz veriyorum ölene kadar senin yanında kalacağım. Son nefesime kadar bu kuleden çıkmayacağım. Lütfen benimle kal." Umutsuzca çırpınışlarımla birlikte elimi ona doğru uzattım. Sadece tutmasını istiyordum.

"Sen, o değilsin." Sessiz bir fısıltıdan oluşan cümlesi, kalbimi parçaladı.

Ona uzattığım elim aşağıya doğru düşerken başım dönmeye başladı. Her şeyi kabul ediyordum ama beni sevmemesi işte bu beni yıkıyordu. Onu kendi ellerimle bu hâle getirmiştim. Ben yapmıştım, ben istemiştim. Elim tutunacak bir yer ararken, gözlerim kapandı. Boşluğa düşüyordum ama hiç yerle buluşmadım. Biliyordum tutmuştu beni. Zihnim büyük bir ürpertiyle yavaşça bedenimi terk etti.

Elim yavaşça hareket ederken yumuşak saten kumaşın serinliğiyle içimi çektim. Gözlerimi yavaşça aralarken derin bir nefes aldım. Oda tamamen karanlıktı, hiç ışık yoktu. Eğer varlığını hissetmesem beni bırakıp gittiğini düşünebilirdim. Tam yanımdaydı, beni bırakmamıştı. Odadaki mumlar birden alevlenip yanmaya başladığında gözlerimiz birleşti. Yatağın diğer tarafında sırtını yatak başlığına dayamış bana bakıyordu. Yerimden doğrulup onun gibi oturdum.

"Gitmedin." Sessiz fısıltımla eş olarak başını salladı.

"Gidemedim." Benim için sadece bir kelimesi yeterdi. Burada kalmasının nedeni bendim.

Mumun aydınlattığı odanın içine baktığımda kendi odamda değildim. Burası Ares'in odasıydı. Yatağın çarşafları dahil her her simsiyahtı. Bu odayı Ares'in kendi Krallığında ki odasından dolayı hatırlamam zor olmadı. Oradaki odasının kopyasıydı. Her şeyiyle birebir eşyalar yerleştirmişti odasına. Benim dünyamdaki evini hiç görmemiştim ama nedense oradaki odasının da böyle olduğunu söylüyordu içinden bir ses.

"Sevindim gitmediğine." İçimden gelerek konuştuğumda, gözlerimi ondan başka her yere değdiriyordum.

"Nedenini sormayacak mısın?" dediğinde ses tonu normaldi. Benimle konuşmak bazı şeyleri anlatmak istiyordu. Belki de kapılarını bana ikinci defa açacaktı.

"Neden gitmedin?" Ona istediğini verdim, bana en başından açılması için beklediği soruyu sordum.

Ares, en başından itibaren istenmeyendi. Ne annesi ne de babası ona istediği sevgiyi vermişti. Hep terk edilmiş, duyguları umursanmamıştı. Rose haklıydı, Ares sırf kardeşinden üstün olduğunu göstermek için ona ilgi duymuştu. En başından itibaren Arel'e gösterilen sevgi ve saygı Ares'e gösterilseydi bunların hiçbiri olmazdı. Ne Arel unutabilirdi şimdi sevdiği kadını çalan abisini ne de Ares unutabilirdi sevgisiz geçen yıllarını.

"Bir karar verdim Gül. Eğer benim sevdiğim beni sevmiyorsa bende beni seveni sevmeye çalışırım. Seni sevmem için bana izin verir misin?"

Beş bölümün sonuna geldik.

Emeğe saygı için oy vermeyi unutmayın lütfen.

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin