Bölüm 9/🤴👸🐉

17K 1.7K 230
                                    

Dersliğe doğru ilerledim. Bu adam kendini ne sanıyordu acaba? İki kez konuşup, bir kere de arabasına binince kendinde bana karışma hakkını bulduğuna inanamıyordum. Hele en sonki o ciddi uyarı babam bile böyle bir uyarıda bulunmamıştı.

Başımı iki yana sallayıp en arka sıralardan birine geçtim. İlk ders onundu ve en önlerde gözüne batmak istemiyordum. Çantamdan notlarımı çıkartıp, masanın üstüne koydum. Açık bıraktığım saçlarımı her zaman bileğimde duran siyah lastik tokayla bağladım. Yan tarafıma birisi oturunca baktım. Sevde ders notlarını çıkarttı.

"Yeni hocayı gördün mü? Adam için taş diyorlar" dedi heyecanlı bir şekilde anlatmaya başlarken.

Başlarına düşsün o taş. Hayatta en nefret ettiğim şey birinin bana karışması ve bir şeyi yapmamam gerektiğini söylemesidir. Daha iki gün önce tanıştığım adam yapıyorsa üstelik bunu daha çok sinir bozucuydu. Kendini sevgilim, kocam falan sandı herhalde ahmak.

"İsmi Arel dün senin konferansı için ayılıp bayıldığın adam. Aslı hoca tanıştırdı el yazmaları için yardım edeceğim Asistan Profesör." Sevde'yi bunu söylemesem ilerde başıma kırk kere kakacağını biliyordum. En iyisi tek seferde acısız şekilde söylemekti.

"Merhaba" diye Arel içeri girdiğinde Sevde'nin ağzı açık kalmıştı. En azından şimdilik sorgusundan kurtulmuştum.

Herkes ön sıralara kurulmuş karizmatik Profesöre bakıyordu. Bakışlarını herkesin üstünde gezdirip beni bulduğunda tek kaşını kaldırdı. Gözlerimi kaçırmak yerine omuz silkip bakmaya devam ettim. Sınıftan çıkan birkaç sesle gözlerini ilk çeken Arel olmuştu.

"Aslı hocanızdan nerede kaldığınızı öğrendim. Bu derslik geçmiş konuların üstünden geçeceğiz sizde benim anlatım tarzıma alışmış olacaksınız. Ortaçağ'dan başlayalım" diyerek projeksiyonu ayarladı.

Sesi dersliği dolduruyordu ve hiç teklemeden devam etti. Dönemin basından beri başladığımız konular üstünden özet geçerek tekrar yaptı. Anlatım tarzı Aslı hocadan bile iyiydi. Sesi, duruşu, konuşması tam bir lider özelliği vardı adamda.

Bir konuşmayla halkı galeyana getirip, toplulukları kontrol edebilirdi. Lider karizması denen tıp tam olarak onu kastediyordu. Arel'in konuşması sürecinde kimsenin sesi dahi çıkmamıştı. Sınıfta bu dersi ikinci kez alanlar bile dikkatle dinliyordu.

Ders bittiğinde herkes bir transtan çıkmış gibi kendine gelmeye başladı. Kızlar, Arel'in etrafını sararken konuşmak için ben çantamı toplamış Sevde'ye dönmüştüm ama o koşa koşa basamakları iniyordu. Nereye gittiğini tahmin etmek zor değildi tabiki. Arkamı dönüp sınıftan çıkmak için hareketlendim.

"Gül bekle!" diye seslendiğinde olduğum yerde durdum. Yanındaki kızlara bir şeyler dediğinde hepsinin yüzü asılsada onayladılar. Giderken bana kötü bakışlar atmayı da ihmal etmediler tabiki. Herkes çıkınca Arel'e doğru ilerledim.

"Ben öyle demek istememiştim aslında."

"Ne demek istemiştiniz?" diye sorduğumda dudağının kenarı kıvrıldı. Bu halim, sert ve taviz vermeyen duruşum hoşuna gidiyor gibiydi.

"İleri gittiysem özür dilerim. Sadece o an birisi tarafından zarar göreceğini düşünerek o cümleleri kurdum. Bir kahve alsam kendimi affettirebilir miyim?" diye tatlı tatlı gülümsedi. Bende onun gibi gülümsedim.

"Üzgünüm tanımadığım kişilerden yiyecek ve içecek kabul etmiyorum. Çok yakın bir zamanda bana birisi kimseye güvenmemem gerektiğini söylemişti" diyerek yüzümdeki gülümsemeyle arkamı dönüp ilerledim.

Kahkahasının hoş tınısı boş derslikte yankılandı. Sanırım eğlenmeyi seviyordu ve henüz benimle tanışmamıştı. Canımı sokmasına izin vermeyerek bahçeye çıktım. Sevde'yi aramaya başladığım da banklardan birine oturmuş elindeki tostu yiyordu. Aç olan midemde kendini hatırlatmış oldu bu sayede. Bir tost ve portakal suyu alıp yanına ilerledim. Bir süre kahveden uzak durmalıydım.

"Çabuk anlatıyorsun" dedi beni gördüğü anda Sevde yana kayıp bana yer açarak.

Sevde'ye dün olanlar ve bu sabah ile ilgili kısa bir özet geçtim. Yan komşum olan adını bile bilmediğim adamı da anlatmıştım. Sevde hiç konuşmadan bir balık edasıyla ağzı açık şekilde beni dinlemişti. En sonunda bitirdiğimde geriye doğru yaslandı.

"Vay be!" dedi.

Biten tostumun kağıdını ve bardağımı çöpe attım. Sevde bir şeyler düşünüyormuş gibiydi. Yorumunu  sonraya saklıyordu. Bir dahaki ders başlamak üzereyken ilerlemeye başladık. Sevde bir anda kolumdan tutup beni durdurdu.

"Gül sencede bir tuhaflık yok mu? Aynı gün hayatına iki adam gökten düşmüş gibi giriyor. Üstelik birbirlerinden siyah ve beyaz kadar farklılar." Sevde'nin sözleriyle yutkundum

Siyah ve Beyaz. Kara Prens ve Ak Prens.

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now