Bölüm 32/🤴👸🐉

11.1K 1.3K 112
                                    

Bana doğru yaklaştığında bende ona doğru adımladım. Bunun bir rüyayoksa gerçekten de beni içine çeken bir kapan mı olduğundan emin değildim. Orayada buluştuğumuzda beni baştan aşağıya süzdü. O kadar güzeldi ki nefesim kesildi, bembeyaz mermer gibi görünen teni Arel ile aynıydı. Bu kadının gözleri siyahın en mat tonuydu ama, hissiz gibi bakıyordu. Yaşına rağmen oldukça dinç ve güzeldi. Kaç yaşındaydı ki? En fazla binbeşyüz ikibin falandır.

"Geri dönmüşsün Rose" diye konuştuğunda sesi çok tanıdıktı.

"Ben sizi tanımıyorum, üzgünüm." Ares'in annesi olduğunu tahmin etsem bile kim olduğunu tam olarak olarak.

"Beth, Ares'in annesiyim" diyerek elini uzattığında, geri çevirmek ya da boş bırakmak ayıp olacağı için elini sıktım.

Tenim baştan aşağıya ürperirken, yutkundum. Kadın resmen buz gibiydi. Yüzünde hafif bir gülümseme oluştuğunda elini gözlerime bakarak geri çekti. İnanılmaz negatif bir enerji alıyordum bu kadından. Acaba, şelaleden atlasam uyanır mıydım? Ares etrafta yokken bence bunu denememem benim yararıma olurdu. Annesi beni kurtararak gibi durmuyordu.

"Burada neden bulunduğunuzu sorabilir miyim?"

"Seni daha yakından görmek istedim. Ares bana döndüğünü söylediğinde, merak ettim. Dönen Rose muydu yoksa yeni bir ruh muydu? Görüyorum ki yeni bir ruh olarak doğmuşsun Gül." Yüzündeki o soğuk gülümseme Rosu'u hiç ama hiç sevmediğini belli edercesine alay dolu sözlerine eklenmişti.

"Ben Gül'üm, geçmişte Rose olarak bu bedene sahip olmuş olabilirim ama ben o değilim." Kendimden emin tavrım karşısında kısa bir şaşkınlık geçti gözlerinden. Rose bu kadından korkuyor muydu yoksa?

"O zaman geçmişte ki anlaşmamızı yenilememiz gerekiyor Gül. Sen Arel'i alıp onun Krallığına hükmedeceksin bense Kraliçeyi öldürüp yerine geçeceğim."

Sözleriyle nefes bile alamazken dondum kaldım! Gözlerim şaşkınlıkla açılırken, ellerim titremeye başladı. Ares, iblis, iblis, Ares, Ares'in annesi, annesi Ares'in iblis! Siktir! Karşımda duran kadın bir iblisti. Ares'in iblis kanı annesinden geliyordu çünkü babası gayet normal bir insandı. Ares, annesinden aldığı kanla ölümsüz olmuş ve hayatlarından birini bana bahsetmişti.

"Bu kadar saf olamazsın" derken kahkaha atan kadına baktım. Resmen benimle dalga geçiyordu.

Ben ne tepki vereceğimi bilemeden, kadın geniş siyah kanatlarını iki yana büyük bir ihtişamla açtı. Şimdi bir ölüm meleğinden farksızdı. Ares'i de görmüştüm kanatları açık bir şekilde ama o kesinlike ölümle ilgili bir şey değildi. Bu kadının yüzünde kan donduran bir ifade varken, Ares'in her zaman bir duygu kıpırtısı oluyordu.

"Benden ne istiyorsunuz?" dedim bu sefer gözlerimi kanatlarından çekip.

"Bana iyi bak Gül, karşında bir iblis var. İblis olsam bile içimde sevgi vardı, Ares'e karşı derinden büyük bir sevgi besliyordum. O bir kez kırıldı ve ben bir daha oğlumun kalbinin kırılmasına izin vermeyeceğim" derken aramızdaki az mesafeyi kapatmak için bana doğru ilerlemeye başladı.

Ben geri adım atarken üstüme gelen kadın beni gerçekten de öldürecek bir güce sahipti. Burada nefesimi kesse, gerçek dünyada da ölebilirdim. Etrafıma baktığımda köprü dışında kaçacak bir yerim yoktu. Atlamam gerekiyordu yoksa bu iblisin elinde can verecektim. Köprünün üstündeki duvara çıktığımda dudakları iki yana sinsice kıvrıldı.

O an anladım ki atlasamda ölecektim!

Aşağıya baktığımda başım döndü. Şu o kadar coşkulu şekilde şelaleden akıyordu ki nefesimi kesti bir kez daha. Bana doğru şimdi yavaş adımlar atıyordu amacı beni panikletmekti.

"Ben hiçbir şey yapmadım oğluna!" Bağırmamla birlikte kaşlarını çattı.

"Siz birlikte olamazsınız! Arel'i seçeceksin, ne olursa olsun. Senin kaderin Arel ile bir yazılmış iki dünyada da. Ares'e sadece acı vereceksin!"

Simsiyah gözleri şimdi derin bir çukur gibi içine çekiyordu beni. Gözlerimi ondan çekemiyordum, bana bir şey yapıyordu. Ares'in daha önce dediği şeyleri hatırladım. Beni etkiliyordu!

"Atla" dediğinde gözlerimi ondan çekip boş bir beden gibi şelaleye doğru tekrar döndüm.

Kendi bedenimi yönetemediğim için ayağımın biri boşlukta sallanırken, çıldıracak gibiydim. Adımımı attım ve tekrar o düşme hissini yaşadım. Artık atladığım için kurtulduğum etkiyle derinden gelen boğuk bir çiğlik koptu içimden. Düşüyordum, ölecektim. Gözlerim yaşarırken, rüzgarlar savrulan saçlarım kamçı gibi yüzüme çarpıp görüşümü kapattı.

"Tuttum seni." Ares'in sesiyle ellerini belimde hissettim ve gözgöze geldik.

Devam edecek...

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now