Bölüm 6/🤴👸🐉

19.5K 1.8K 242
                                    

Yola düşen parlak ışıklar ile bir anda başımı gelen otobüse çevirdim. Tekrar karşıya baktığım da ise sokak lambası yanıyordu ve altında kimse yoktu. Otobüs önümde dururken gözlerimi kırpıştırıp, açılan kapıya doğru baktım. Zorlukla iki adım atıp otobüse ilerledim ve küçük basamakları çıktım. Kartımı okuttuktan sonra halen cam kenarından, aynı sokak lambasının altına bakıyordum ama değişen bir şey yoktu.

Boş koltuklardan birine oturdum otobüs hareket etmeye başladığında. Kulaklığımı çantamdan çıkarttım ve telefonuma arka arkaya gelen bildirimler ile ekran kilidini açtım.

Arel, el yazmalarının fotoğrafını göndermişti. Mesajlardan fotoğrafları yakınlaştırıp, yol boyunca belli olan kelimeleri bir araya getirmeye çalıştım. Anlamlı cümleler kurmaya çalıştıkça sanki bir şey eksik kalıyor gibi hissediyordum. Öznesi olmayan cümleler gibiydi kelimeler.

Her bir fotoğrafı derinlemesine incelerken bir anda ineceğim yere geldiğimi fark ettim etrafa baktığımda. Durağı kaçırmamak için düğmeye basıp, bekledim. Otobüs durup, kapılar açılınca aşağıya indim. Cadde üstünde yoğun bir telaşla yürüyen insanların arasına karıştım.

Eve gitmeden önce kendime kahve alıp, akşam olmasına rağmen güzel olan havayla biraz daha yolumu uzattım. Kulaklığımda en sevdiğim parçalardan biri çalarken yavaş adımlarla yürüyordum. Birden dibimde havlayan köpek ile yerimde sıçradım ve bardağım elimden kayıp düştü.

Köpeklerden korkmadığım için başımı yanımdaki köpeğe çevirdim. Sadece havlamıştı, saldırma yada üstüme doğru gelme gibi bir durumu yoktu. Birden aynı yöne doğru iki kere daha havlayıp başını dik tuttu. Sonrasında ise korkmuş gibi geriye doğru iki adım attı ve mıyıklayan bir ses çıkartıp ters yöne doğru koştu.

Köpeğin baktığı yere gözlerimi diktiğimde sadece karanlık karşıladı beni. Bir adım daha atıp ilerlediğim de yine o his ve ürperti sardı etrafımı. Derin bir nefes alıp ilerlemeye devam ettim. Orada bir şey yoktu. Yutkunurken, boğazıma bir yumru oturdu. Hızlı adımlarla yürüyüp karanlık ara sokaktan çıkıp, sokağın başındaki binaya girdim. Bir daha bu saatte o ara sokağa girmeyecektim.

İkinci kata çıktığımda çantamdaki anahtarı çıkarttım. Arkamdaki kapı açılınca karşı daireme birinin taşındığını anladım. Uzun zamandır boş duruyordu. Arkamı döndüğüm de gözlerimin büyüdüğüne emindim.

Bir çift simsiyah göz. Derin, karanlık ve zifiri. Bakışları öyle bir şeydi ki sanki dipsiz bir kuyudan aşağıya düşüyordum. Simsiyah gece kadar kara saçlarını dağınık bırakmıştı. Bembeyaz teni gözlerine ve saçlarına inat kusursuz görünüyordu. Onunda bakışları bendeydi ama sadece gözlerimin içine bakıyordu.

"İyi akşamlar" dedim sonunda ilk adımı atarak.

"İyi akşamlar" dediğinde sesindeki o sert tını, buz kesmemi sağlamıştı. Elimdeki anahtarı daha sıkı tuttum.

Yanımdan geçerken bütün vücudum ürpermişti. Bu his çok tanıdıktı. Birkaç gündür hissettiğim anlar gözümün önüne gelince yutkundum. Merdivenlerden inerken o, ben halen biraz önce durduğu yere bakıyordum. Geride kalan kokusu burnuma doldu. Yanık kokuyordu. Bildiğimiz yanık kokusuydu bu, odunların yandığında ortaya çıkan keskin is kokusuyla birleşmiş ateş gibiydi.

Kim olduğunu merak ediyordum. Anahtar kendini belli etmek istercesine, sıktığım elimin acımasına neden oldu. Kapının kilidine anahtarı yerleştirip, kilidi açtım. İçeriye girdiğimde direkt yatak odama ilerledim. Üstümü çıkartıp kendimi yatağıma attım. Bugün olanları baştan aşağıya düşünmeye başladım.

Gördüğüm rüya, Arel, el yazmaları, yeni komşum. Sanki hepsi ayrı ayrı anlamsız geriyordu ama bir aradayken bir şeyler yerine oturuyor gibiydi. Çok fazla takıntılı olduğumu kendime hatırlatıp yataktan kalktım.

Mutfağa ilerleyip kendime kahve yaptım. Biraz önceki kahvemi içemeden sokak ortasında bıraktığım için buna ihtiyacım vardı. Kendime sandiviç yapıp telefonum ile birlikte balkona çıktım. Hafif dinlendirici bir müzik açıp etrafa bakmaya başladım. Aradığım kişi belliydi ama ortalıkta görünmüyordu.

En sonunda pes edip biten kahve bardağımı elime aldığımda sokağın başında ilerleyen siyah motorsiklete takıldı bakışlarım. Fena halde güzel görünüyordu. Binanın önünde durunca kaşlarım çatıldı. Daha önce hiç görmediğime emindim. Sürücüsü inince dikkatle izledim.

Kaskını çıkartıp kuzgun karası saçlarını eliyle düzelttiğinde halen bakışlarım üstündeydi. Kaskı motorun arkasındaki küçük bagaja koyup, kilitledi. Sokak lambasında bile beyaz teni parlıyordu. Onu izlemem saçma olabilirdi ama içimden bir his çok tanıdık geliyordu. Daha önce sanki bir yerde karşılaşmış gibiydim onunla.

Başını yukarı doğru bana bakacağı şekilde kaldırdı. İs kokan adamla gözgöze geldik. Siyah gözleri beni delip, geçecek gibi bakıyordu.

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now