Bölüm 55/👸🤴🐉

10.1K 1.2K 139
                                    

"Bence halkın arasına karışmak her zaman daha iyidir. Tahttan hiçbir zaman kalkmayan Kral ya da Kraliçe halkını nasıl görecek, durumlarını nasıl anlayacak? Halkın arasına karışıp, en iyi şekilde yöneteceği insanları tanıması gerekiyor."

Ares'e meydan okumamla birlikte masada kısa bir sessizlik oluştu. Nazikçe gülümseyip, tabağımdaki tatlıdan bir çatal alıp ağzıma götürdüm. Gerçekten tadı enfesti.

"Prenses'e katılıyorum. Halkını tanımayan bir Kral tahtından edilmeye mahkûmdur." Arel'in takdir dolu sesiyle başımı ona doğru çevirdiğimde, anneminde onunla birlikte beni onayladığını gördüm. Ağzımdaki lokmayı yutup, tebessüm ettim.

"Teşekkür ederim Prens Arcihe." Cevap vermemek kabalık olurdu.

"Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz Prens Danny?" Babamın Danny'e sormasıyla bütün bakışlar ona döndü.

"Bir yönden Prenses'e katılıyorum diğer yönden katılmıyorum. Evet halkını tanımalı ama bunu korumasız yapmamalı. Halkın içinden bile kimim casus kimin dost olduğu belli olmaz." Net ve kesin çıkan ses tonuyla birlikte son cümlesinde gözleri beni buldu.

"Tam bir politikacı gibi cevap verdiniz. İki tarafı da dengede tutuyorsunuz" diyen babam memnun görünüyordu.

Hadi ama sizde bir ona bir buna kayıyorsunuz!

Danny başını hafifçe eğip Kralın takdirini kabul etti. Tatlının ardından yemek bittiği için herkes kendi alınına çekilmek için kalktı. Üstümden bir yük daha atmanın sevinci vardı. Bir daha bu üçlüyle aynı masada oturmak gibi bir düşüncem asla yoktu.

"Bana Elyesa'yı çağırın lütfen, odamdayım" dedim kapıdan çıkınca ilk gördüğüm hizmeliye.

"Hemen efendim" diyerek eğildi.

Sanırım bu efendin ve eğilme işlerine hiç alışamayacaktım. Kraliçe olursam devrim yapardım ben bu sarayda ve iki günde lalinim önüne koyarlardı beni. Kendi sarayında devrim yapmak mı? On numara plan bence.

Artık sarayı daha iyi öğrendiğim için uzak duracağım yerleri ve rahatca gireceğim yerleri biliyordum. 3. Kattaki sağ koridordan tamamen uzak duracaktım mesela. Prensesleri oraya yerleştirmişlerdi. Bunu kötü bir rastlantı sonucu fark eymem gerekmiyordu tabi ki.

"Beni istemişsiniz efendim." Elyesa'nın sesiyle arkamı döndüm. Odamın kapısını gelmiştim zaten.

"Yardımcı olman gereken birkaç şey vardı" dedim kapıyı açarak. İşlerimi ona yaptıracak değilim tabi ki ama odaya dikkat çekmeden ancak böyle konuşabilirdik. Etrafta muhafızlar geziyordu geceleri.

Elyesa benimle birlikte odaya girince kapıyı kapatıp, derin bir nefes alıp verdim. Ne maceralı bir gün olmuştu bu böyle. Resmen kaçan kovalanır gibiydi. Dolabı açıp içinden geceliklerden birini çıkarttım. Giyinmek için konulan hasır kabinin arkasına geçtim.

"Soru soran oldu mu?" diye seslendim

"Baş kâhya nerede olduğumu sordu, bende giysi dolarınızı düzelttiğimizi söyledim efendim. Bir şey söylemedi" dediğinde üstümü değiştirip, elbiseyi bir kenara atmıştım.

"Ne anlaşmıştık seninle Elyesa? Yalnız kaldığımız zamanlarda Rose diyeceksin. Bugün çok yoruldun sende gidip dinlen" diyerek tebessüm ettim.

"Teşekkür ederim Rose" dediğinde Elyesa'da içten bir şekilde gülümsedi.

Elyesa çıkınca kendimi yatağa attım. Gerçektende yorulmuştum, bütün gün gezmiştik. En sonunda atın üstünde yaptığımız yolculukta dahi bacaklarım ağrımıştı. Üstümde ki uzun kollu her yeri kapalı gecelik beni yaz sıcağında daralıyordu. En sonunda pes edip ayağa kalktım. Mumun birininin ışığını gece söndürmüyordum.

Üstümde ki geçeceği çıkartıp, masanın üstündeki makası aldım. Gece yatarken kim görecekti canım. Geceliği iyice kalçamın altında bitecek kadar kısalttım. Kollarını tamamen kestim. Yaka kısmı zaten açık olduğu için dokundum, geri üstüme giydim.

"Oh be, dünya varmış!" Aynadan kendime baktığımda böyle daha iyi olduğuna karar verdim. Yatağa girip, gözlerimi kapattım.

Yarın yine Prenselerle görüşmelerim vardı. Rose olmak gerçekten kolay değildi. Üstüne Ares'in ne düşündüğünü bilmemek daha zordu. Arel'in bir şey hatırlamadığı ortadaydı. Asıl merak ettiğim konuysa benim dileğimi kim gerçekleştirdi?

Kafam o kadar çok soruyla doluydu ki uyuyamıyordum, fazlasıyla yorgun olmama rağmen. Kendi dünyama nasıl döneceğimi biliyordum ama oraya dönersem ölecektim. Burada kalırsam bunu değiştirme şansım vardı. Peki nasıl değiştirecektim?

Arel'i seçtiğim için mi ölecektim yoksa iki kardeş arasında düşmanlık başlattığım için mi? İkisinin dışında birini seçsem ne olurdu peki? Ares'in üstünde şu an lanet var mıydı yoksa ben öldürdükten sonra mı oldu?
Beynin en sonunda kendini kapatma tuşuna bastı ve uyuya kaldım.

Yatakta sağ doğru döndüğümde derin bir nefes aldım. Elim birine çarpınca hızla gözlerimi açtım. Yatakta başka birisi daha vardı!

Devam edecek...

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin