Bölüm 31/🤴👸🐉

11.9K 1.3K 50
                                    

Nefesim kesilirken Ares'in sözlerine odaklandım. Ailem gerçek ailem değil miydi yani? Olduğum yerde sendelerken, Ares kollarımdan tutmuştu sıkıca, düşmemi engelleyerek. Başım dönmeye başlarken, beynin olanca hızıyla düşünmeye devam ediyordu.

Ben geçmişte de gelecekte de görüntüm aynıydı. Ares, Arel ve Sevde'de aynıydı. Ailem olduğunu söyledikleri Kral ve Kraliçe ise şimdi ki ailemle uzaktan yakından alakası yoktu görünüş olarak. Üstelik bu dünyadaki aileme o kadar çok benziyordum ki aradaki benzerlik dikkat çekiciydi. Anabella, benim kız kardeşimdi. Hayatım boyunca tek çocuktum ve şimdi bir kız kardeşim olduğunu öğreniyordum. Onu ilk gördüğümde şaşırsamda o benim değil, Rose'un kız kardeşiydi. Şimdi ise benim dünyamda beni bekleyen bir kız kardeşim olduğunu öğreniyordum.

"Ares, beni dönünce kız kardeşime götürür müsün?" diye sordum gözlerine bakarak. Eğer beni araştırmışsa yerinide biliyordu.

"Götürürüm" diyerek kabul etti.

Bu dünyadaki Anabella'nın bana ihtiyacı yoktu. Annesi, babası yanındaydı ve Prensesti ama diğer dünyadaki Annabelle şu anda 18 yaşında olmalıydı. Yetimhaneden çıktıktan sonra ne yapacaktı? Nerede yaşayacak ne yeyip içecekti? İçim büyük bir endişeyle sarsılırken burada ne kadar zaman geçerse geçsin diğer tarafta aynı kalacağımız için içim biraz daha rahattı.

"Teşekkür ederim." İçten şekilde Ares'e baktığımda başını usulca eğdi.

Kollarımı bıraktığında artık daha iyiydim. Kendi ayaklarımın üstüne sağlam bir şekilde bastım. Arkamda duran Arel'in varlığını hissederek bir adım geri çıktım. Dışarıdan gören birisi bu yakınlığı oldukça yanlış şekilde anlardı. Evlenecek durumda olduğumuz için Arel'le durum daha da kötü hale gelirdi.

"Gidelim mi?" diyen Arel'in sesiyle ona doğru döndüm.

"Arel, öğrendiklerimi sindirmem gerekiyor. Şu an düğün hazırlıklarına bakacak durumda değilim. Yalnız kalıp, düşünmek istiyorum." Arel bana anlayışla bakarken, gözlerindeki o yoğun sevgiyi görüyordum.

"Nasıl istersen Rose ama odana kadar sana eşlik etmem gerekiyor. Dikkat çekmek istemeyiz" diyerek tebessüm ettiğinde Ares'in verdiği sesli nefesle, bu durumdan hiç  hoşnut olmadığı açıkça anlaşılıyordu.

"Olur, gidelim." Arel'e doğru ilerlediğimde, Ares'e bir şey söylememiştim. Biraz önce Sarah ile birlikte bahçede gezintiye çıkmak isteyen kendisiydi. Çıksın, gezsin bakalım şimdi.

Aklıma Sarah'ın gelmesiyle bir gerçekle daha yüzleştim. Bu dünyada kuzenim olan Sarah diğer dünyada en yakın arkadaşım Sevde'ydi. Sevde benim kuzenim oluyordu aynı zamanda. Ah daha neler çıkacaktı kim bilir? Diğer dünyadaki Sevde'yi sevdiğim için o kadar da kötü değildi bu durum.

Derin bir nefes verip, Arel ile birlikte saraya doğru yürümeye başladım. Ares'in adım seslerini duymadığım için gelip gelmediğini bilmiyordum. Arkaya dönüp bakmadığım için bir sonucada varamıyordum. Sarayın önüne geldiğimizde merakıma yenik düşüp baktığımda kimse yoktu etrafta. Gitmişti.

Arel beni odamın önüne kadar bırakıp bir şeye ihtiyacım olduğunda söylememi isteyerek gitti. Odadan içeriye girip hızlıca üstümdeki kabarık elbiseden kurtuldum. Üstümdeki ince uzun iç elbisesi ile kaldığımda kendimi yatağın üstüne attım. Uyumak ve her şeyden kurtulmak istiyordum. Bunun mümkün olmayacağını bildiğim için kendimi sakinleştirmeye çalışarak gözlerimi kapattım. Dün gece çok geç saatlerde uyuyup, sabah erkenden kalktığım için uykusuzdum. Bedenim gevşerken, uykuya daldım.

"Gül."

Etrafıma baktığımda buraya ilk geldiğim yerde olduğumu fark ettim. Bunun bir rüya olduğunun bilincindeydim. Bana seslenen kadının yumuşak ve sanki bir müziğin ezgilerini seslendiren melodik sesiyle gözlerimi ağaçların arasında gezdirdim. Şelalenin sesini net bir şekilde duyabiliyordum. Adımlarımı şelaleye doğru çevirip dar patika yola girdim. Mervdivenlerin başına geldiğimde durdum.

"Bana doğru gel" diye  ses beni çağırıyordu.

İlk basamağa bastığım anda kendimi şelaleye çıkan basamakların sonunda buldum. Üstümde açık mavi bir elbise vardı. Yukarı doğru eteklerini ellerimin arasına toplayıp şelalenin ortasında bulunan ve iki dağı birbirine bağlayan köprüye adımladım. Köprünün etrafında oldukça yoğun bir sis tabakası vardı. Görmeyen gözlerle kenarda bulunan kalın duvara tutunarak ilerledim. Rüyada olsa daha önce buradan atladığım için burası beni korkutuyordu.

Sis tabakası yavaşça dağılmaya başladığında bana arkası dönük siyah pelerinli birisinin durduğunu gördüm. Adımlarım yavaşlarken ses tonundan ve yavaşça belirginleşen bedeninden bunun bir kadın olduğunu anlamam uzun sürmedi. Bana doğru döndüğünde ise yüzünü görmemle nefesimi tuttum.

Bu kadın kesinlikle Ares'in annesiydi.

Devam edecek...

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now