Bölüm 36/🤴👸🐉

10.8K 1.3K 209
                                    

Şaşkın bir şekilde Ares'e bakarken beni hiç takmadan üstünden sıyırıp, sandalyenin üstüne astığı gömleği ile gözümü dikip halen baktığımı anladım. Daha önce üstü çıplak erkek görmemiş değildim, denize gittiğimiz zaman etrafımda bolca olurdu. Sorun şuydu ki birincisi onlardan hiçbiriyle aynı yatakta uyumamıştım, ikincisi o adamlardan hiçbiri bana aşık değildi.

"Üstine bir şey gitmeden bu yatağa giremezsin" dedim panikle. Bu sabah nasıl uyandığımızı gayet iyi hatırlıyordum.

"Ne o benden etkileniyor musun yoksa?" Tek kaşını kaldırıp, gece karası gözlerini üstüne dikerek sormuştu.

"Tabi ki hayır! Bir kadının ve erkeğin böyle uyuması oldukça tuhaf zaten birde üstünü çıkartmaya izin verecek değilim." Hızlı hızlı konuşmam onu daha çok eğlendirmişe benziyordu.

"Birde ortaçağ insanları olan bize barbar derler." Bana üstte attığı bakışlarıyla bir an İlber Ortaylı gibi 'Cahilsin keşke ölsen' diyecek sandım.

"Ares beni kızdırma istersen. Beni öldürmeye çalışan babamın oğlu değil senin annen. Üstelik hiçbir suçum yokken" diyerek söylendim.

Ares'in keskin bakışlarıyla yutkundum. Hadi ama haklıydım ben! İçime çöken sıkıntıyla öfledim. Bu sanırım biraz ağır olmuştu ama tutamamıştım kendimi. Daha fazla bir şey demeden, yatağın içine girip sırtımı Ares'e dönüp yattım. Zaten benimle konuşmak istemezdi son sözlerimden sonra.

Yatağın diğer tarafı çöktüğünde, yattığını anladım. Ares odaya girince yanan mumlar şimdi sönmüştü. Yatak büyük olduğu için birbirimize değmeden uyuyabilirdik aslında ama biz bunu başaramıyorduk. Sabah dip dibe uyuduğumuzu Ares fark etmemişti, onu ben uyandirdığm için. En azından kendimi böyle teselli edebilirdim. Tam uyurken uyandığım için uykum gelmiyordu da.

"Ares uyudun mu?" diye sordum kısık sesle.

"Ne o, uyuyunca beni taciz edeceksin de onun için mi soruyorsun küçük kız?" Alaylı çıkan sesiyle biraz önceki havanın dağıldığını anladım.

"Hı hı taciz edeceğim, hatta üstünde çeşitli fantaziler kuruyorum. Boğarak mı daha çabuk ölürsün yoksa bıçakla mı diye." Ares'e doğru dönmüş öfkeli çıkan ses tonuyla rağmen burnumu yukarı dikip cevap vermiştim. Arsızcı bu adam resmen ve beni deli ediyordu!

"Ben ölümsüzüm, arada hatırlasan iyi edersin." Bana yandan bir bakış atıp, geri gözlerini kapattı.

"Hiç ölemez misin yani? İşin şaka yanını bir kenara bırakıp soruyorum. Mesela seni yaşlanmak, kesici, delici aletler öldürmez, başka bir yolu var mı?"

Meraklı çıkan ses tonumla gözlerini açtığında bana baktı. Dipsiz, zifiri karanlık gözleri bana oranlandığında bir şey arıyor gibiydi. Kaşları çatılırken aradığı şeyi bulamamış gibiydi. Sonunda pes edip gözlerini benden çekti ama ben halen ona bakıyordum.

"Bazen Rose olduğunu ve bizi kandırdığını düşünüyorum." Durgun çıkan sesiyle bu sefer kaşlarını çatan ben oldum.

"Sama bunu düşündüren ne peki?"

"Çünkü bu soruyu daha önce bana sormuştun. Sana yine aynı cevabı vereceğim Gül. Beni aşık olduğum kadının gözyaşları öldürür. Annem bu yüzden senin peşinde, eğer gözyaşlarından yapılan bir zehiri içersem ölümsüzlük bedenimi terk eder ve ölürüm."

Bazen bu dünyanın kurallarının bana çok fazla geldiğini hissediyordum. Benim gözyaşlarımla ölecek olmasına mı yoksa bunu açıkça bana söylemesine mi şaşırayım bilmiyordum. Annesi bu yüzden beni öldürmek istiyordu demek. Eğer birisi benim gözyaşlarıma sahip olursa, Ares'i öldürebilirdi. İçim ürperdi.

"Allahın sevgili kuluymuşsun, kolay ağlayan birisi hiç olmadım" dedim hüzünlü havayı dağıtmak istercesine.

"Seni ağlarken bir kez gördüm, ikincisine dayanabileceğimi sanmıyorum."

Ares'in uzaklara dalan gözleriyle düşündüm. Aslında beni hiç ağlarken görmemişti ama Rose'u görmüş olabilirdi. Rose neden ağlamıştı acaba? Kafamda binbir türlü soru dolaşırken, uykunun gelmesi uzun sürdü. Ares'in nefes sesini bile duymuyordum, sanki beni rahatsız etmek istemiyordu.

Arkamı dönmek yerine sırtüstü uzanıp Ares gibi tavana baktım. İkimizde aramızda bir sınır koymuştuk sanki. Sessiz bir şekilde uykunun gelip bu diyardan bizi almasını bekliyorduk. Gözlerim kapanırken, Ares'in sözlerini zar zor duyuyordum. Sanki masal anlatıyordu bana, yarım kalmış bir masal. Daha önce duyduğuma nedense emindim bu masalı, tanıdık geliyordu. Sadece birkaç cümlesini aldım içinden.

"Oysa ki Kara Prens, Prenses'in bir damla gözyaşı için dünyayı yakardı, Prenses o bir damla gözyaşını Kara Prensi öldürmek için kullanmasaydı."

Devam edecek...

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now