Bölüm 22/🤴👸🐉

12.9K 1.5K 145
                                    

Bakışlarım ikisi arasında gidip gelirken Ares sakin bir şekilde Arel'e bakıyordu. Arel ise oldukça sinirli görünüyordu, Kaan'a karşı çıktığında bile bu kadar öfkeli değildi. Birazdan bir kılıç çıkartıp umarım Ares'i düelloya davet etmezdi. İzlemeyi gerçekten isterdim yanlış anlaşılmasın, sorun şu ki ortaçağ da bunun anlamının 'ölene kadar savaş' olması sorun çıkarıyordu. İşin içine kılıçlar girerse birisi ölürdü. Teknik olarak ikisi de ölümsüz olduğu için sonsuza dek bir çarpışma izlerdik sanırım. Sonunda devreleri yakan beynime bir selam verip birbirinden gözünü ayırmayan ikilinin arasına girdim, küçük bir tebessümle.

"İkinizle de bir anlaşma yapalım. Ben kime soru soruyorsam o cevap versin. Neden oturmuyoruz?"

Sözlerimden sonra Arel bakışlarını bana çevirdi ve sinirli ifadesi dağıldı. Ares ise arkasını dönüp benim kuş tüyü olup olmadığı konusunda kararsız kaldığım yatağın üstüne zarif bir şekilde oturdu. Masanın yanındaki sandalyeyi ağır olduğunu düşünmeme rağmen oldukça hafifti onlara doğru çevirip oturdum. Arel'de yatağa bir bakış atıp içini çekti ve Ares'ten uzak olmaya çalışarak diğer uca oturdu.

"İlk sorum burası kimin krallığı? Kiminse o cevap versin" dedim ikisinede bakarak.

"Benim." Arel elini kaldırıp cevap verdi.

"Peki Ares neden burada? Sizin kavgalı olduğunuzu sanıyordum."

Bakışlarım Ares'e kayarken bakışlarını benden kaçırdı. Bu ikilinin benden kesinlikle sakladığı bir şey vardı. Arel'de gerildiğini belli ederken ellerini saçlarının arasından geçirdi. Gözlerimi ikisinin de üstünden çekmedim. Bir cevap bekliyordum ve kimin açıklayacağı şu an beni ilgilendirmiyordu. Ares ayağa kalktığında gideceğini sanmıştım ama aksine bana doğru ilerledi. Gözlerimim içine bakarak konuştu.

"Bu soruyu hiç sormadın Gül" dedi karizmatik bir ses tonuyla, kaşlarım çatıldı.

"Yoo gayette sordum" dedim gözlerine bakmaya devam ederek.

"Burada numaraların işe yaramaz unuttun mu?" Arel'in iğneleyici sözleriyle kafama o an dank etti.

"Bunu daha önce de yaptın değil mi? Bana bir şeyleri unuturdun!"

Ares yavaşça gözlerini kapattı benim bağırmamla. Açtığında gözlerini öfkeli bir şekilde ona baktığımı gördü. Hafifçe öksürüp, Arel'e baktı. Ondan yardım bekliyorsa boşunaydı, emindim ki yağmurlu havada Arel su vermezdi ona ki dediğim gibi de oldu. Arel omuz silkip dudak büktü, zor durumda olmasından keyif alırcasına. Ares sonunda pes ederek bana döndü.

"Çok erken öğrenmiştin her şeyi. Hayatın kötü bir hale girmek üzereydi ve ben akıl sağlığını korumak için sadece beş dakikanı aldım anılarından. İstersen sana geri verebilirim şu an her şeyi bildiğine göre" diyerek durumu açıklamaya çalıştı.

"Hepsini istiyorum" dedim kararlı bir şekilde. Sonuçta onlar benim anılarımdı iyisiyle, kötüsüyle de olsa.

"Seni öpmem gerek." Keyifli bir tınıyla konuşmuştu ilk kez. Gözlerinde muzip bir parıltı vardı, ellerini ceplerine koymuş yan tarafımdaki büyük masaya doğru yaslanmıştı.

"Anılarımı unuttururken de beni öptün mü?" Şaşkınlıkla gözlerim açılırken zorlukla yutkundum.

"Ares yeter artık! Bunun gerekmediğini ikimizde biliyoruz" diyen Arel'in sesi oldukça sert çıkıyordu.

"Hadi o zaman ona anılarını sen geri ver tabi yapabilirsen."

Ares'in meydan okumasına karşı Arel yutkundu. Nedense bunu yapamayacağını hissettim. Ares daha güçlüydü, daha yenilmez duruyordu ama Arel'de de farklı bir yan vardı. Sanki kimseyi incitmez, kırmaz gibi görünüyordu. Birisi ak, diğeri kara bir satranç tahtasında gibi sırayla hamlelerini yapıyorlardı. Kazanmak isteyen ikili gözlerini ödüle dikmişti; BANA!

"Sıradaki soruma geçiyorum. Ben nasıl hayattayım? Yani yüzlerce yıl geçmiş üstünden bu hikayenin, düşünmemeye çalışıyordum çünkü akıl sağlığım cevabı duyunca yerinde olmayacak gibi görünüyor ama bilmekte istiyorum" dedim konuyu bir başka merak ettiğim yere çekerek.

Yine ortamda bir sessizlik oluşunca bir çıkmaza daha parmak bastığımı anladım. Net cevaplar alana kadar bu ikiliyi rahat bırakmayacaktım. Ayağa kalkıp yavaşça odanın içinde adımlamaya başladım. Olanları düşünüyordum ikisinin de bir anda hayatıma nasıl dahil olduğunu. Önce Arel gelmişti derslerle ilgili bana yaklaşmıştı ve hemen arkasından yan daireme taşınan Ares olmuştu. Sanki yıllardır bu anı bekliyor gibiydiler ya da beni bulmayı. İkisine de bakarak düşünmeye devam ettim. Bir kız kardeşim vardı belki de ailem farklı kişilerdi gelecekteki hayatımdaki kişilerden. Bunları düşünürken o an ani bir şekilde gelen anıyla gözlerimi kapattım ve açtığımda cevabı biliyordum.

"Ares, yeniden doğmam için hayatından bir parçayı feda etti."

Devam edecek...

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now