Bölüm 10/🤴👸🐉

16.6K 2K 406
                                    

"Gül iyi misin?"

Sanırım iyi değildim. Bu gerçek olabilir miydi? Sevde'yi orada bırakıp saçma bir düşünce de olsa adımlarımı Arel'in çalışma odasına çevirdim. Hızla ilerlerken birkaç kişiye çarptım ama sesleri umursamadan devem ettim. Kapıyı çalmadan direkt açtığımda masanın başında elinde kitapla oturan Arel bir anda başını kaldırıp bana baktı.

"Bana doğruyu söyle Arel. Biz seninle tanışıyor muyuz?" diye sorduğumda ellerim titriyordu.

Oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi. Kapıyı kapatıp kilidi çevirdiğinde şaşkınlıkla onu izliyordum. Bana döndüğünde üstüme doğru gelmeye başladı. Geri giderken arkamdaki masayla durmak zorunda kaldım.

"Ne hatırlıyorsun?" Sorusu netti. Benden bir şey duymak istediği belliydi.

"İki gündür aklımla oyun oynamıyormuş gibi hissediyorum. Bir şeyleri unutuyorum sürekli. Hatırladığım şeyler ise rüya gibi geliyor. Bunların hepsi seni görmeye başladıktan sonra oldu. Önceden de kabuslar vardı ama onları uyanınca unutuyordum. Şimdi ise zihnimden birisi anılarımı çekip alıyor. Bana delirmediğimi söyle."

Gözlerim nasıl bakıyordu bilmiyorum ama onun mavileri bir başkaydı. Sarıyor, sarmalıyor ve güven veriyordu. Arel bir adım daha atıp aramızdaki mesafeyi tamamen kapattı. Eli yanağıma giderken yüzümü kavradı. Dokunuşu sıcak ve sevgi doluydu, incitmekten korkar gibi.

"Rose" diye fısıldadı, nefesim kesildi.

Alnını, alnıma dayadı. Acı çekiyor gibi kısık bir nefes verdi. Gözlerini sımsıkı kapatıp kaşlarını çattı. Kendi içinde bir savaş veriyor gibiydi. Gözlerini açtığında bir karara varmış gibiydi.

"Bu sefer seni kaybetmeyeceğim."

"Arel delirmek üzereyim!" diye sesimi yükselttiğimde kapı açılmak için zorlandı.

Bir öğrenci ve öğretmen yalnız odadalar ve kapı kilitli. Bu ikimizinde sonu olur, okuldan atılmaya kadar giderdi. Kapı bir kez daha açılmak için yerinden oynadığında Arel sanki bunu bekliyormuş gibiydi.

"Masanın altına gir ve sessiz ol" dediğinde arkadaki önü kapalı olan masanın altına girdim. Biraz sonra Arel'in kapıyı açma sesi geldi.

"Arel demek ha iyiymiş."

Sesini duymamla neredeyse yerimden çıkıyordum. Yan komşumun burada ne işi vardı? Sevde'nin sözlerini bir kez daha hatırladım. Kara Prens mi yok daha neler? Adım sesleri yaklaşırken olduğum kere iyice sindim.

"Ne istiyorsun?" diye sert bir şekilde cevap verdi Arel.

"Ne istediğimi ikimizde biliyoruz." Buz gibi ses tonuyla cevap verdi. Bir insan sesiyle öldürebilir miydi? İçim titremişti.

"Biz evliyiz, o benim karım!" diye haykırdı Arel. Yüzüme bir şok dalgası daha çarptı. Arel evli miydi? Kiminle evliydi? Beynimde kocaman bir soru işareti dalgalandı.

"Yaniliyorsun Archie. Siz evliydiniz. Geçmiş zaman, bitmiş bir çağda. Şimdi o hür ve üstünde kimsenin baskısı yok. Bırakalım kimi seçecekse seçsin? Yoksa korkuyor musun?" Dalga geçer gibi kurduğu cümleye alaycı bir kahkaha eklendi.

"Rose beni seviyor. O zamanda beni seçti şimdide beni seçecek Karanlıklar Prensi Ares!"

Ares ismi beynimde yankılandı. Ares, Karanlıklar Prensi. Arel, Aydınlıklar Prensi. Rose, Gül, Kralın kızı, Prenses.

Bir şeylerin kırılma sesiyle yerimden sıçradım. Odada hava akımı gittikçe hızlanıyordu. Masanın altında tutunarak kendimi korudum. İçerisi öyle bir güçle doldu ki iliklerime kadar hissettim saf gücü.

"Ben Karanlığım Arel doğru ama Rose benim tek ışığımdı. Sen onu benden çaldın! Ailesi ona seninle evlenmesi konusunda baskı yaptığında bile kendini düşündün. Bana karanlık diyorsun ama senin ışıklı yolun bile yalan dolu!" Ares'in öfkeli sesiyle rüzgar şiddetini arttırdı.

Daha fazla dayanamadım. Ellerimle zorlanarakta olsa masadan tutunup, ayağa kalkmaya çalıştım. İlk Arel gördü beni bakışlarıyla yapma dedi. Beni görmesini istemiyordu Ares'in.

"Durdur şunu lütfen" diye kısık sesle konuştuğumda bir anda rüzgar kayboldu. Boğazımı sıkan el gevşedi ve rahat bir nefes aldım.

"Rose" dedi bana doğru döndüğünde. Sesinde şaşkın yoktu aksine duruşunu dikleştirdi. Sonra yönünü Arel'e çevirdi.

"Odanın dışından bile onu hissederken, masanın altına saklayarak mı benden uzak tutacaksın onu? Ah Arel yine çok hafife alıyorsun beni. Buraya gel Rose."

Ares'in elini uzamasıyla ona doğru ilerledim ama bunu iradem dışında yapıyordum. Sanki yürüyen kişi ben değildim bir başkasıydı. Bakışlarım donuklaşmış, bedenim gerilmişti. Bana doğru uzattığı elini tuttuğumda güçlü bir şekilde kavradı elimi.

"Son kez söylüyorum Arel. O ikimizden birisini seçene kadar hiçbir şey öğrenmeyecek. Bu sefer hile yapmana izin vermeyeceğim. Sırf beni kötü hatırlıyor diye onu benden uzak tutamayacaksın. Sırf o yaşıyor diye yaşıyorsun bunu sakın unutma!" Ares'in sözleriyle Arel'in bakışları bana doğru kaydı.

"Tamam" dedi kabullenerek Arel.

Ares bana doğru dönüp iki elimi de tuttu. Simsiyah gözlerinden başka bir yere bakamıyordum.

"Bu odaya hiç gelmedin Gül. Bunlar hiç yaşanmadı. Başın ağrımaya başladı ve eve gitmeye karar verdin."

Buraya kadar oy vermediyseniz, lütfen geri dönüp emeğe saygı duyuyorsanız oy veriniz.

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now