Bölüm 77/🤴👸🐉

9.4K 1.1K 51
                                    

Şaşkınlıkla yataktan çıkarken mum ışığının aydınlattığı odada Rose'da bana doğru geldi. Nedense ona ihtiyacım olduğunu hissediyordum. Benim gibi düşünüyor olmalıydı ki ona sarıldığımda sıkıca sarıldı bana. Bir kız kardeşin sıcaklığını hiçbir zaman hissetmemiştim. Annabella ile çok fazla vakit geçirmemiştim, yakın bir bağ kurulmamıştı aramızda. Rose ile yaşadığımız bütün her şey sanırım aramızda bir köprü kurmuştu.

"Ne yapıyorsun burada?" Geri çekildiğimde birlikte pencere kenarındaki ikili koltuğa oturduk.

"Aylar geçti Gül farkında mısın? Ne senden ne de Ares'ten haber alamadık. Arel neredeyse bütün Krallıklara haber gönderdi ama Ares'ten hiç cevap gelemedi. En sonunda Arel'le buraya gelmeye karar verdik. Burada hiç güzel anımız olmamasına rağmen Arel'i yalnız bırakamazdım. Ares senin hamile olduğunu söyledi, tebrik ederim. Gül ikimizde yaşadığımıza göre lanet kalktı mı?"

Rose hem meraklı ve endişeli hem de sevecen bir şekilde olayları anlattığında bakışlarım karnına kaydı. Benim gibi oda hamileydi. Ares onlara geri dönüş yapamamıştı çünkü benim Rose'un ikiz kardeşi olduğumu sanıyordu o sıralarda. Üstelik kimsenin benden haberi olmadığı için onlara verecek bir cevabı yoktu.

"Üstümü giyip geliyorum bekle." Oturduğum yerden kalkıp elbisemi aldım. Banyoda Ares'in gömleğini üstümden çıkartıp, elbisemi giydim. Gömleği orada bırakıp odaya döndüm ve eski yerime oturdum.

Derin bir nefes aldım ve Rose'a en başından itibaren her şeyi anlattım. Ares'le Krallığına gitmişken kendimizi nasıl benim evimde bulduğumuzdan, ikimizden birinin feda edileceğinden, iblis Kraliçenin her şeyi Ares'e unutturması ve ölümümü beklerken, hamile olduğumu öğrendiğim dün geceye kadar anlattım.

"Ares üstünde ki büyüyü kaldırdığında her şeyi hatırladı ve şimdi bu haldeyiz." Bakışlarım Rose'a dönerken bütün sessizliğiyle beni dinlemişti.

"Gül benim için kendini feda etmeyi düşündün. Ben ne diyeceğimi bilmiyorum ama yaşamın birine kolay verilip, alınmadığını biliyorum. O yüzden birlikte inanmalıyız. Ares ve Arel bir yolunu bulacaktır. O ikisi sevdikleri kadın söz olunca zamanı bile alt üst edecek yeteneğe sahip." Elimi tutup, beni rahatlatmaya çalışırken aslında kendini de teselli ediyordu. Çünkü ikimizin kaderi birdi.

"Umarım Rose, umarım" dedim içimi çekerek.

Kapı tıklatıldığında Ares'in odası olduğu için 'Girin' dedim. Kapı açıldığında önde Arel, arkada Ares içeriye girdiler. Arel, gülümsemeyle karısının yanına giderken Ares, biraz uzakta durdu benden. Boğazımda bir şeyler düğümlendi ama haksız olduğumu kabul etmiyordum. Ona kötü olduğunu söylemem belki ağır olmuştu ama bu gerçeği değiştirmezdi. Geçmişte yaptığı hatalar bizi buraya getirmişti.

"Hadi yemeğe geçelim." Ares'in konuşmasıyla ayağa kalktım. Bir önceki yemeğimiz kavgayla geçtiği için oldukça acıkmıştım. Bu soğuk tavrıyla burada kalmak istesem bile bebeğim için kendime dikkat etmem gerekiyordu. Hep birlikte odadan çıkıp, bir üst kattaki yemek salonuna geçtik.

Ares başköşeye oturunca ben ve Rose karşılıklı, Arel'de diğer başköşeye geçti. Ares çiçek bahçesindeki küçük masaya hazırlatmıştı yemek için. Alt kattaki yemek salonu o kargaşa ve kavgadan sağ çıkamamıştı zaten. Hepimizin üstünde gerginlik vardı. Olmaması saçma olurdu zaten. Masada oturan birbirine tıpatıp benzer olan iki kadında hamileydi. Masada oturan iki kardeşte baba olacaktı. Peki aylar sonra ölecek olan kimdi?

"Rose, onda fıstık var alma." Arel, Rose'un elindeki tabağa uzanırken karşımdaki kadın tebessüm etti.

Bakışlarım Ares'e kayarken umursamaz bir şekilde tabağına bir şeyler ekliyordu. Burada yediğimiz ilk yemek geldi aklıma. Önüme uzanan elle düşüncelerim dağıldı. Tabağım yerinden kalktı ve Ares'in biraz önce önünde duran tabak yerine geldi. Başımı kaldırdığımda Ares'le gözgöze geldik. Tebessümüm yüzümde büyürken, yemeğe başladım.

"Malum konu hakkında benim bir fikrim var." Rose'un sesiyle masada ki sessizlik bozuldu.

"Dinliyoruz" dedi Arel karısına destek vererek.

"Gül ve ben birbirimize bağlıyız ama bir farkla. Ben normal bir insandan hamileyim ama o bir iblisten hamile. Ares ölümsüz, bebekte ölümsüz olabilir özelliklerini Ares'ten alıyorsa eğer. Yani bebek doğana kadar Gül yaşayabilir çünkü bebek ölmesine izin vermez. Ares sen bu konuları daha iyi biliyorsun, sence böyle bir ihtimal var mı?" Rose, Ares'e sorusunu yönelttiğinde bende Ares'e baktım.

"Annemin tek çocuğu benim ama çevremde iblis doğanlar oldu. Hamilelik boyunca anneye enerji yüklemesi gibi bir şey oluyor. Hastalanmıyor, insanların geçirdiği hamilelik dönemine göre aksine vücutları yenileniyor. Gül insan ama iblisler doğum yapınca yeni özellikler kazanıyor. Annemin beni bu yüzden doğurduğunu düşünüyordum bir zamanlar." Ares konuştukça aklımda dönüp duran parçalar birleşti.

"Peki bir yarı iblisin doğumu laneti ortadan kaldırabilir mi?"

Devam edecek...

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now