Bölüm 56/🤴👸🐉

9.8K 1.2K 92
                                    

Derin bir nefes alıp, yatakta geriye doğru çekildim. İlk aklıma gelen Ares olmuştu. Bu dünyada annesi bana rüyalarımda ulaşabildiği için benimle uyuyordu daha önce geldiğimde. Şimdi de böyle bir şey yapıyor ama bana hissettirmemeye çalışıyor olabilirdi. Hatırlamıyor gibi göründüğünden şu an, geceleri ben uyuyunca geliyordu büyük ihtimalle. Eğer çığlık atarsam başı derde gireceği için sakinleşmeye çalıştım. Yanımda masada duran mumu alıp yatağın karanlıkta kalan tarafına doğru tuttum.

İşte şimdi çığlık atabilirdim!

"Aaaaaa!" diye ağzım çıktığı kadar bağırıp, yataktan uzaklaştım hemen.

Biraz sonra odamın kapıları geriye doğru savrularak açıldı. Oda ellerinde tuttukları gaz lambaları ile tamamen aydınlanınca üstümdeki kestiğim gecelik geldi aklıma. Hızla yatağın üstündeki pikeyi alıp üstümü örttüm.

"Ne oluyor ya?" diye yataktan kalkan adam bir bana bir de ona doğru kılıcını tutmuş muhafızlara baktı.

Çok geçmeden içeriye annem ve babam da girmişti. Sarayda haberler hızlı yayılıyordu anlaşılan. Bana doğru gelen annem hemen beni sarmıştı. Babamsa etrafa şaşkın şaşkın bakan adama öfkeli gözlerle bakıyordu.

"Ne işin var bu odada?" Babamın sinirli bir şekilde bağırmasıyla, yataktan çıkması bir oldu adamın.

"Kralım beni affedin, gece yolu şaşırmış olmalıyım" diyerek dizinin üstüne çöktü hızlıca.

"İyi misin kızım, bir zarar gördün mü? diyerek bana doğru döndü babam.

"Hayır sadece korktum yatakta başkasını görünce. Çiğlik atmamla muhafızlar geldi hemen." Bana görünürde bir zarar vermemişti şu an.

Kapı tekrar açılırken içeriye başka bir adam daha girdi. Kralın önünde eğilip selam verdikten sonra yerde diz çökmüş duran diğer adama baktı. Sanırım tanışıyorlardı, haberi alınca gelmişti.

"Kralım affedin lütfen, ben Prensin yardımcısıyım.  Pren Branden'ın uykuda yürüme gibi bir hastalığı var. Aşırı stres altında geceleri kalkıp yürüyor ve yönünü kaybediyor" diyerek durumu açıkladı. En azından sapık değildi.

"Yaptığı affedilir bir davranış değil, böyle bir durumu varsa önceden bildirmeliydi. Cezasını çekecek" dedikten sonra babam muhafızlara işaret verdi. Muhafızlar iki kolundan tuttukları Prensi ayağa kaldırdı.

"Kralım ben gerçekten iyiyim. Prens, sabah saraydan ayrılmak şartıyla affedebiliriz" diyerek araya girdim. Kimsenin idam edilmesini falan istemiyordum. Krallıklar arası savaş sebebiydi resmen.

"Lütfen Prenses bana bir şans verin" diyen Prens halen evlilik deedindeydi.

"Kusura bakmayın, sabah uyandığımda kimin koynunda olduğunu bilmediğim bir eş istemiyorum." Kararlı çıkan ses tonumla, söyleceğimi söylemiştim
.
"Sabah saraydan ayrılacak. Odasına götürün, her ihtimale karşı kapısına nöbetçi dikin." Kral emrini vermişti.

Annem ve babam kendi odasına dönerken, iki nöbetçiler benim kapıma bırakmışlardı her ihtimale karşı. Üstümde ki pikeyi yere atıp, yatağa geri döndüm. Uykum en tatlı yerinde bölünmüştü. Neyse ki bir Prensten de kurtulmuştum böylelikle.

Başımı yastığa koyup, gözlerimi kapattım. Lânet Ares'ten kalkmıştı, Ares bir şey hatırlatıyordu. Buna gittikçe inanmaya başlamıştım çünkü annesi beni öldüreceği bir anı bile kaçırmazdı. O kadından nefret ediyordum, beni öldürmeye çalışmıştı.

Aklımdan bu düşünceleri uzaklaştırıp, uyumak için rahatlamaya çalıştım. En sonunda uyuya kaldığımda güneş doğmak üzereydi.

"Rose."

Gözlerimi kırpıştırıp açtığımda karşımda Elyesa'yı buldum. İsmimle seslendiğine göre bizden başka kimse yoktu odada. Başım uykusuzluktan dolayı ağrımaya başlamıştı.

"Elyesa biraz daha uyumam gerekiyor" dedim başımı yatağa koyarak.

"Kurallar geri sana dokunamadığım için zaten uzun bir süredir sesleniyorum. Kahvaltı vakti çoktan geçti, öğle yemeği hazırlığı yapılıyor" dediğinde gözlerimi hızla açtım.

Başımı pencereye çevirdiğimde açık olan perdelerden güneşin tepede olduğunu fark ettim. Dün gece uykusuz kaldığım için oldukça normaldi. Gece olaylı bir şekilde başlamış, düşüncelerim bir türlü rahat vermediği için uykusuz kalmıştım.

"Bana o ahmak Prensin saraydan gittiğini söyle" diyerek yataktan çıktım. Gözlerimi zar zor açarken, elimle saçlarımı karıştırdım.

"Kahvaltıdan önce Kral bizzat gidişini izledi. Hepimiz için büyük bir şaşkınlık oldu bu olay. Meğerse yanındaki yardımıcısı geceleri başında bekliyormuş. Prens uyandığında geri yatağına yatırıyormuş. Yardımcısı yorgunluktan dün gece uyuya kalınca da fırsattan istifade uykucu Prens firar etmiş." Elyesa sonunda kıkırdadığında bende kendimi tutamayıp güldüm.

Tamam bu bir hastalıktı ama bunu bildiği halde neden söylememişti ki? Sonuçta kimse onu bu yüzden suçlamamıştı, suçlanmasının asıl sebebi bildiği halde söylememesiydi. Dün geceki olayda bu yüzden bilerek yaptığı düşünülmüştü, sonuç olarak ölebilir ya da Krallıklar arasında savaş bile çıkabilirdi.

Kiyafet dolabımı açıp içine baktım. Bakalım bugün beni hangi maceralar bekliyordu?

Devam Edecek...

Modern Zaman Prensesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now