ÖZEL BÖLÜM (2)

873 141 361
                                    

Bölüm Şarkısı: Kolpa/ Düğüm (Bölümü anlatan en iyi şarkı)

İstanbul'a geleli 1 yılı geçmişti. Düzenim artık tamamen oturmuş kendi evime bile çıkmıştım. Korhan boşa kira verme ktur diye kızsa da kendi ona daha fazla yük olmak istemiyordum. Küçüktü ama bana yetiyordu. Kazandığım para azdı, zorlanıyordum ister istemez fakat tektim, özgürdüm en önemlisi de istediğimi yapıyordum ve bana karışan hiç kimse yoktu. Az eşyam vardı lakin istediğim gibi döşemiştim evimi, her şeyin yerine kendim karar veriyordum. Geç olsa da altın kafesten kurtulup doğaya kaçan bir kuş gibiydim. 21 yaşımda hayallerimin gerçeğe dönüşünü zevkle izlemiştim. Bugün ise benim için önemli bir gündü. Her şeyin çok güzel olmasını sağlamaya çalışıyordum. Masaya bakıp tebessüm ettim. Harika görünüyordu. Onu süsleyecek olan güzeller güzeli prensesini bekliyordu. İçim kıpır kıpırdı şu an. Akşam bara gideceğim için onu öğlen yemeğine çağırmıştım. Bu biraz burkuyordu yüreğimi onu mum ışığında daha güzel bir yemeğe davet etmek isterdim ama şu an sadece tek eksiğim mum ışığıydı. Onun dışında masa muhteşem görünüyordu. Elime aldığım bu güzel gülleri de masada ki sade ama şık olan vazoma koyup onun en sevdiği şarkıyı açarak masada olduğunu hayal ettim. Bu hayalimi çalan telefon sesi bozarken arayan isim saniyede yüzümü gülümsetmeye yetmişti.

"Aşkım"

"Kerem merhaba. Şey ben nasıl desem yemeğe gelemeyeceğim hayatım."

Yüzümdeki gülüş kaybolmuş ruhum çekilmişti sanki. İçimdeki burukluk dilime yansırken kekeledim.

"Neden?"

"O saatte kuaför randevum var. Ben sana söylemeyi unutmuşum. Kusura bakma hayatım. Sana daha güzel görünmem için gitmem şart."

Sessizce dinliyordum. Bu sessizliğimi fark edip sordu masumca. "Kızdın mı?"

"Hayır" dedim ama hâlâ buruktu sesim. "Sadece gelmeni çok istiyordum."

"Şöyle yapalım Kerem'cim. Sen gel. Önemli olan buluşmamız değil mi? Dışarda yeriz yemeğimizi. Olmaz mı? Sinemaya da gideriz. Çok güzel bir film gelmiş."

"Ama Buse ben..."

"Kerem lütfen hadi, kırma beni. Ben kuaföre gidiyorum şimdi sana konum atarım. Alırsın beni."

"Tamam hayatım. Seni..." Kapatmıştı çoktan telefonu. "Çok seviyorum Buse" diyip derince bir iç çekmiştim. Masaya baktım. Onca emeğimin heba oluşuna üzüldüm ama dediği gibi önemli olan yemek değil onunla buluşmamdı. Cebimdeki paraya baktım. Bugünü idare edebilir miydim emin değilim. Yemek, sinema derken param hepsine yetmeyebilirdi. Onunla dışarda takılmak eskisi kadar kolay değildi benim için. Önceden götürdüğüm lüks yerlerden başka bir yere gitmeyi kabul etmiyordu. Rezil olurmuş arkadaşlarının arasında. Bende onu üzmemeye çalışıyordum. O dönemler indirim yapıp babama yalakalık peşinde olan restoran sahipleri şimdi aramızdaki olayları duyup beni tanımazlıktan geliyorlardı. Umurumda değildi ama zoruma da gidiyordu. Babamın çıkmadan önce söylediği söz gelmişti aklıma.

"Benim soy adım sayesinde itibar görüyorsun. Kimse yüzüne bakmaz."

İşte beni yoran cümle buydu. Gelen mesaj sesiyle, elimdeki parayı cebime geri koyup evden çıkmıştım.

********

Kuaförden onu almıştım. Alışveriş merkezindeki sinema salonuna doğru yürüyorduk. İçimden başka bir şey istememesini dilerken kendi halime acımıştım. Sevgilimin isteklerini bile alamayacak kadar acizdim. Sertçe yutkunurken oksijeni tükenmiş gibi boğucu olan AVM'nin havasını içime çekmiştim. Tam o sırada Buse kolumdan çekiştirip bir kuyumcunun önünde durmuştu.

KIZILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin