11.Bölüm

2K 197 401
                                    

   Vote ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. ❣

İyi okumalar☺☺☺

        İçeri giren kişinin aslında Berkcan olduğu gördüm. Gülümseyerek bana doğru gelmeye devam ediyordu. Oturduğum basamaktan hemen kalkıp bende ona gülümsedim. Tam karşımdaydı. İlk defa yalnızdım onunla. Duygularım eskisi gibi güçlü değildi sanki. Belki de gerçekleşmeyecek bir hayal olarak görmeye başlamışımdır. Tam da Gamze'nin dediği gibi. Ama ne olursa olsun duygularımı ona karşı açıklamak istiyordum.
Böyle düşünüp heyecanlandım biraz. Nasıl söylemeliyim? Söze nasıl başlamalıyım? Nasıl karşılık verecekti acaba diye düşünceler içinde boğulmak üzereyken

"Kızıl niye kapının önünde bekliyorsun? Sarp daha gelmedi mi?" diye sordu.

Hemen kendimi toplayıp cevap verdim.
"Anahtarımı evde unutmuşum. Evde de kimse yok. Abim de henüz gelmedi. Siz beraber değil miydiniz?"

"Haa. Yok. Ben okulda değildim bugün." dedi yüzünden hiç düşürmediği gülüşü ile.

Gülmek bir insana bu kadar mı yakışırdı? Geceler boyu gizli gizli fotoğraflarına bakıp gülüşünde kaybolduğum günler gelmişti aklıma. Ama o ilk günkü heyecan azalmıştı sanki eskiye göre. Karşısında yüzüne dalmış onu seyre devam ederken

"Ders notlarını almaya geldim. Ee sen nasılsın?" dedi.

"Seni görünce daha iyi oldum."dedim sırıtarak.

Niye böyle bir şey söylemiştim ki şimdi. Allah kahretmesin. Kendimi tokatlamak istiyorum. 'Salak Kızıl' dedi iç sesim. Hemen toparlamam lazımdı durumu. Ve Berkcan konuşmadan yeniden söze girdim:

"Şey yani bugün biraz kötü geçti de.
Tanıdık birini görmek iyi hissettirdi."

Durumu güzel topladığımı düşünüyorum.
"N'oldu Kızıl" dedi elini omuzuma koyarak.

İlk defa bu denli yakındı bana. Yutkundum. Kalbim ritmini değiştirmiş daha hızlı atmaya başlamıştı. Göz göze geldik ama hemen gözlerimi yere çevirdim. Sanırım utanmıştım. 2 yıldır hayalini kurduğum olayın tam da ortasındayken niye böyle bir şey yapmıştım. Ne kadar salağım. Ben öyle yapınca sanırım Berkcan'da utanmıştı. Elini çekip bir adım geri gitti ve:

"İstersen bana anlatabilirsin. Sarp'a da söylemem." dedi.

Derince bir nefes alıp ona karşı düşüncelerimi, hislerimi, her şeyi anlatmak istedim. Ama sözler boğazıma düğümlendi. Ve yine söylemekten vazgeçmiştim. Belki de korkuyorum. Tepkisinden, çekip gitmesinden... Belki de beni sevmediğini söylemesinden, gerçekten karşılıksız olduğunu düşündüğümden. Ya gerçekten de karşılıksızsa. Gamze'nin sözleri kafamı bulandırmıştı. Allak bullak olmuştum. Bir süre daha platonik olarak kalması herkes için daha iyi olur.

"Kızıl" dedi bu kez kolumu tutarak. Eli bedenime değince ürpermiştim. Doğru ya ben düşünceler arasında kaybolurken o cevap bekliyordu.

"Anlaşılan bugün gerçekten iyi geçmemiş senin için. Ne oldu?."

Telaşlanmıştı sanki biraz. Eli hâlâ kolumdayken "Ama abimler duymasın." dedim vurgulayarak.

Başını hafif yana kırıp:
"E aşk olsun ama Kızıl." dedi naif sesiyle. Bence de aşk olsun Berkcan dedim ama tabi içimden.
"Bana güvenmiyor musun? İkisine de bir şey söylemem. Hadi anlat." diyerek kolumu sıvazladı.

"Bizim edebiyatçı ile birazcık tartıştık. Aramız çokta iyi değildi zaten ama bugün daha çok açıldı. Beni sınıftan kovdu." Başımı yere eğmiştim o an. Üzülmüştüm doğrusu halime. Sonra devam ettim.

KIZILWhere stories live. Discover now