84.Bölüm

222 25 44
                                    

Keyifli okumalar dilerim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Keyifli okumalar dilerim

Lütfen oy vermeyi unutmayın

Yorumlarda buluşalım. Bölümü düzenleme fırsatım olmadığı için olabilecek hataları maruz görün lütfen.


Yusuf'un öfke ile sarf ettiği sözler beni bile incitmişti. Babasının yanında gözleri dolan Ayaz kekeleyerek ''Mehmet DEMİRDAĞ senin baban mı?'' diye sordu. Bu ona indirilmiş en ağır darbe olmuştu. Düşünceleriyle şu an için empati yapabiliyordum. Tanımadığın bir yabancıya tüm çıplaklığıyla hayatının bilinmeyen karanlık perdelerini güven duygusuyla açıyordun. Mehmet amcanın evde onlara gelip sırlarını anlattığını bile düşünmüş olabilirdi. Yusuf'un koluna girip yeter dedim. Gitmek istediğimi söylerken Ayaz'ın başı yere düşmüştü. Ertunç amca Ayaz'a neden dercesine bakıyordu. Sonrada koluna girip dinlenmesi gerektiğini vurguladı. Ayaz babasını bu defa ikiletmeden öne eğik başını salladı. Arkasını dönmüş giderken bir şey hatırlamışcasına bana baktı. Kısa denmeyecek kadar uzun, uzun denmeyecek kadar kısaydı. ''Sözümü tutacağım Kızıl.'' diyerek benden de bir söz vermemi istedi. ''Abini sana geri getirirsem beni affet olur mu?'' 

Benden istediği şeye karar vermem epey güç bir durumdu. Son birkaç haftayı düşündüm de, içimde uçan kelebekler bir bir intihara meyletmişti ve sebebi belliydi. Kelebeklerimi öldüren katil tam karşımda gözlerimin içine bakıyordu. Af kelimesi kafama betondan tabletlerle kazınmıştı. Ruhuma çivi çaka çaka. Bu yüzden karar vermek o ikilemde bulunmak ölüm gibi bir şeydi ama kimse ölmüyor sadece bu iki boşluk arasında sürünüyordu. Yani ben. Ben içinden çıkılmaz bir boşluktaydım. Vicdanım benden onun yapmamı istediği şeyi onaylarken, aklım ona savaş açıp yaşadıklarımı hatırlatıyordu. Ve ben tam bu iki boşluk içindeydim. İçimdeki boşlukta sesler yankılanmazdı. Bu sebepten ötürü suskunluğa oynayıp hamlemi yapmak üzere sessizce bekleyerek arkamı döndüm. Adıma seslenişini duymayacak kadar sağırdım. Bu bomboş koridor bir zamanlar en değer verdiğim kişiye sırt dönüşüme şahitlik ediyordu. İnsanlar değişmez diyenlere inanmayın! Herkes bir gün zamana yeniliyordu. Yenilgi değişimin ta kendisiydi aslında. İçindeki öz değişmese bile dışına akıttığın aynı değildi. Affedip etmemeyi zamanı gelince bende onunla beraber öğrenecektim. Şu an içim bu denli öfke doluyla diğer duygularımın üstüne perde çekiyordu. Ayaz'ın boğuk sesi solgun duvarlara çarparak kulaklarıma dolarken umursamadım. Babası onu sanırım içeri götürmüştü. Kafamı arkaya çok kırmadan ona baktım. Odasının kapısı hızla kapandı. Bizim aramızda ise bir sessizlik hüküm sürüyordu. Yusuf nedenini sorduğunda yaptığı şeyin hoş olmadığını savundum. O buna katılmamıştı. Karşıt görüşlerimiz aramıza yine sessizlik soktu. Asansöre binmek için bekliyorduk. Yusuf daha fazla dayanamayıp Kızıl dedi. Bedeni tamamen bana dönmüş, ellerimi tutmuştu. "Lütfen bana kızma. Seni üzdüğünü bilmek ve elimden bu konuda bir şey gelmemesi beni tahmin edemeyeceğin kadar fazla üzüyor. Bu yüzden bir nebze bile olsa o üzülürse içim soğur diye düşündüm. Beni bu konuda lütfen suçlama."

KIZILWhere stories live. Discover now