66.Bölüm

669 103 344
                                    

Bölüm Şarkısı: Göksel Baktagir- Ağlama

Bölüm Şarkısı: Göksel Baktagir- Ağlama

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İyi bayramlar

Keyifli Okumalar
Oy vermeyi unutmayın!🌼

Gözlerimi ağır ağır aralamıştım. Hâlâ kapanmak isteyerek yumulurken kendimi zorlayıp alnımı yukarı doğru gererek nihayet tamamen açmıştım. Gördüğüm ilk şey odanın tavanıydı. Ama burası benim odam değildi. Nerede olduğumu anlamaya çalışırken vücudumda bir acı hissediyordum. Koluma baktım o an. Damar yolu açılmış, tepemde henüz yarısında olan bir serum vardı. Yüzümü ekşittim o acıyla. İğneleri sevmiyordum. Üstümden tren geçmiş gibi sızlanırken elimi başıma götürdüm inleyerek. Fena bir ağrı vardı kafamda. Mahmur gözlerle etrafı tararken her şeyin bir rüya olmasını dilemiştim. Usulca yatağımdan doğrulup geriye doğru giderek sırtımı arkaya yasladım. Neden buradaydım ben? Tam karşımda kapalı hâlde olan duvardaki küçük televizyona dalıp gitmiş, yaşadıklarımı düşünüyordum. İşte o an gırtlagımda bir tümsek belirmişti. Yutkunuşlarımı zora sokup, nefesimi nefessiz bırakan.

Ağrılar giriyordu mideme. Dermanımı kesmeye yetiyordu ismi. Nasıl yaptın Ayaz diyemiyordum! Kendime bu soruyu soramıyordum artık. Anladım ki herkes her şeyi herkese yapıyormuş bu hayatta.
Ama sen herkes değildin Ayaz. Neden, neden! Onca şeyi bunca zaman nasıl hissedememişim? Allah'ım ben ne kadar körmüşüm ya! Sen nasıl bir insanmışsın böyle? Tüm sırlarıma vâkıf olman bu yüzden miydi? Nasıl günlüğümü okursun, en çok sana güveniyordum oysa. Kerem abimin sözleriyle konuşmuş gibi hissettim kendimi. Aynı cümleleri kurarak kırgınlığını iğnelemişti üstüme. Şu an onu daha iyi anlıyordum lakin yine de yüreğimde yaktığı yangınları söndüremiyordum.

Üst üste bunca badire atlatmışken abimin sözleri içimden çıkmıyordu bir türlü. Nasıl da hissettirmişti bedenime yorgunluğu ki böyle yığılıp kalmıştım bir anda. Yüreğime oturdu bana söylediği sözler. Yazıklar olsun deyişi çınlıyordu kulaklarımda. Boğazıma takılıyordu bu iki kelime. Hele bana kaldırdığı el bir an bile gitmiyordu gözümün önünden. Ona ben değil, kalbim gücenmişti. Alacak mıydı gönlümü? Boşluğa kafamdaki sorularla dalarken, odanın kapısı açılmış annem içeri girmişti. Hafifçe bir gülümseme süsledi dudaklarını beni uyanık görünce. Yaklaştı yanıma usuldan. Yatağımın kenarına oturup ellerini dizime koydu.

"Çok korkuttun bizi annem. Daha iyi misin şimdi?"

Hiçbir şey söylemeden başımı önüme çevirdim yeniden. Asıktı hafiften suratım. Annem yatakta biraz daha bana yaklaşarak serum bağlı kolumdaki elimi tutup Kızıl'ım dedi. Hâlâ suskundum. O ise devam ediyordu.

"Doktor psikolojik bir bayılma dedi. Strese bağlı olabilirmiş. Duygu ve düşüncelerini yeterince dışarıya yansıtamıyor da olabilir, başkalarının kendisini anlamasını ve değer vermesini de bekliyor olabilir dedi. Canım kızım benim. Biliyorum son zamanlarda hiç kolay şeyler yaşamadın ama neden bu kadar stres yapıp içine attın meleğim? Niye duygularını içinde bastırıyorsun? Seni iyi tanıyorum, çabuk incinirsin, kırılsan dile getiremezsin. Ama bu kadar kendine niye yüklendin güzel kızım? Yoksa başka bir şey mi var anneciğim, he? İçine atma canım benim, anlat bana."

KIZILWhere stories live. Discover now