28.Bölüm

1.5K 138 393
                                    

Bu bölümü sevgili okuyucum AleynaElifengel 'e ithaf etmek istiyorum

Hoppsan! Denna bild följer inte våra riktliner för innehåll. Försök att ta bort den eller ladda upp en annan bild för att fortsätta.

Bu bölümü sevgili okuyucum AleynaElifengel 'e ithaf etmek istiyorum

Oy vermeyi unutmayın.

Keyifli Okumalar...

Bu hafta neredeyse her güne uykusuz başlıyordum. Bugün de onlardan biriydi. Kalkmak istemiyordum ama geçen gün ki sabah gibi azar işitmektense uykusuzluğu tercih ederdim. Müthiş bir ağrı vardı başımda. Gözlerimi aralayamıyordum. Birini açarken diğeri kapanıyordu. Uykumu dağıtmak istesemde olmuyordu bir türlü. Ama içeri giren ses bunu başarabilirdi.

"Kızıl hâlâ kalkmadığına inanamıyorum. Saatten haberin var mı senin? Geç kalacağız."

Ona karşı homurdanarak ekşimiş suratımla "uykum var" dedim.

"Hâlâ ne diyorsun ya. Çabuk kalk giyin, hadi."

Yanıma yaklaştığını parkeden çıkan ayak sesinden anlamıştım. Yatağıma oturup başıma doğru eğildi. Önce koklayıp sonra öpmüştü. Saçlarımı okşarken bir kez daha kalkmamı söyledi. Ona karşı sırt dönerek duvardan tarafa çevirdim yüzümü.

"Sen yine geç mi yattın? " dedi eli hâlâ saçımdayken. Uyku sersemliğinin getirdiği mahmurlukla, ne dediğim anlaşılmaz bir ses tonunda cevap vermiştim.

"Git abine söyle bunu. O geldi gece gece yanıma. O yüzden" diyerek küçük diktatörün üstüne atmıştım suçu. Ona bir şey de diyemezdi. Kurtulmuştum ama yeniden okulu hatırlatıp artık giyinmem gerektiğini söyleyerek ayağa kalktı. Oflayarak üstümden atmıştım yorganı. Abim baygın baygın bakıp, bıkkınca kafasını oynatmıştı. Bakışlarını umursamadan gözlerimi elimin tersiyle ovuşturarak esnedim. Bir çocuk gibi mızmızlanarak kalktıgımda, giyinmeme müsaade ederek odamdan çıkmıştı. Aşağı inmek için tamamen hazır olduğumda elime aldığım çantamı yerde sürüyerek merdivenlerden inmiştim. İkiside beni bekliyordu anlaşılan. Kapıya doğru ayaklanmışlardı. Gözlerim yarı açık sendeleyerek varmıştım yanlarına. Sabah sabah yüzüme astığım büyük somurtkan ifadeyle ve sesimde ki bitmiş tükenmiş enerji ile "Günaydın" dedim.

"Anlaşılan sana gün hâlâ aymamış Kızıl'cım." diyerek kapıyı açmıştı küçük bey. O dışarı çıkarken Kerem abim konuştu bu sefer.

"Bu surat ne kız mahkeme duvarı gibi? Bir 'Adalet Mülkün Temelidir' Yazısı yok"

"Gözlerim davacı da uykusuzluktan." dedim ardından cümlemi küçük bir gülüşle taçlandırmıştım.

"E uyusaydın abim. Uykunu gasp mı ettiler?"

Evet demeyi çok isterdim ama onun yerine cevabım daha farklıydı.

"Okuldan sonra biraz kestirdim ya ondan uyku tutmadı sanırım."

Sarp abime ayrı Kerem abime ayrı şey söylemiştim ama ikiside doğruydu. Tek yanlış olan gece Yusuf'un odamda olmasıydı. Abim de dışarı çıkarken ben mutfağa girip babamdan biraz harçlık kopararak yanlarına dönmek için evden ayrılmıştım. Benden kısa bir süre öncede Arda ve Yusuf çıkmış arabaya doğru ilerliyordu. Evlerinin önünde gezinen gizli bakışlarım sonucunda Asya ablanın da arabada olduğunu anlamıştım. O kendini beğenmiş ayaklı belânın benden tarafa bakıp sırıtması ile utançla karışık bir öfke kaplamıştı yüzümü ve hızla başımı önüme çevirmiştim. Son gülen iyi güler Yusuf efendi diye içler geçirirken arabanın genellikle oturduğum arka tarafına bindim. İkiside beni bekliyordu. Bugün onları sürekli beklettiğimin farkındaydım. Kerem abim yarısına kadar içtiği sigarasını söndürüp kemerini taktı. Sarp abim hâlâ kitaptan bir şeylerin altını çizerken küçük diktatör onu uyarmıştı.

KIZILDär berättelser lever. Upptäck nu