35. Bölüm

1.1K 126 436
                                    

🤗Merhaba Sevgili Kızıl Ailem🤗

Sizleri 40BİNe özel olarak, tanıtımda yer alan bütün karakterler ile birlikte karşılayıp hoş geldiniz demek istedim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sizleri 40BİNe özel olarak, tanıtımda yer alan bütün karakterler ile birlikte karşılayıp hoş geldiniz demek istedim.

❣️Yeni Bölüme Hoş Geldiniz❣️


Bu bölümü sevgili okuyucum Darkgirlll6'ya ithaf etmek istiyorum.

Oy vermeyi unutmayın. Keyifli okumalar canlar❤️💙😘

"Özür dilerim"

Bir süre şaşkınca bakıp devam etmesini bekledim.

"Senin için bu iki kelimeyi aynı anda söylemek çok zordu. Bu cümleyi ağzından duyabilmek için odana girdim. Tek istediğim benden yaptığın şakalar için özür dilemendi. Gerçekten bu kadar zor muydu Kızıl? Belki odana o şekilde girmem çok yanlıştı ama senin bu yaptığın..."

"Özür dilerim Yusuf" dedim o an sözünü kesip. Birden çıkmıştı ağzımdan. Şaşkınca suratıma bakmaya devam ederken bu sefer içimden gelerek bir kez daha tekrarladım.

"Çok özür dilerim." Başım önüme düşmüştü şimdi.
"Ben kendime yediremedim o an. Sadece, küçük düşmeni istedim. Böyle olacağını tahmin edemedim. Çok üzgünüm Yusuf. Yeniden ve yeniden özür dilerim."

Bakışlarımı yavaşça gözleriyle buluşturmuştum. Yalnızca birbirimize bakıyorduk. Sanki orada kimse yokmuşcasına sessizlik çökmüştü ortama. Belki de böyle bir şey beklemiyordu benden. Ama üstümden bir tona yakın yük alınmışcasına rahatlamış ve hafiflemiş hissediyordum. Alt dudağını dişlerinin arasına alırken küçük kıkırtılarını işitmiştim. Bakışları pencerenin pervazıyla buluştuğunda bir süre beklemişti. Yeşil harelerini yeniden bana çevirdiğinde ise alaycı bir gülümseme hâkimdi yüzüne.

"Sen mi özür diliyorsun?" Dedi "Hemde benden?"

Son cümlesini vurgularken kaşları alaycı gülüşüne eşlik ederek şaşkınlık içinde  havalanmıştı. Devam ederken sözlerine, sitemkarca döküldü tümceleri ağzından bu sefer.

"Bu iki kelime için biraz geç kalmadın mı ha Kızıl?"

Sessizdim karşısında. Ne diyebilirdim ki? Gerçekten de geç kalmıştım. Hatırlıyorum da, yanlış durağa gönderdiğim sabah yanıma gelip benden özür dilememi istemişti. İnatla dilemeyip başka şakalarla gününü daha da çok mahfetmiştim. Eğer o sabah sessizce dileseydim şu an çok farklı bir diyalog olabilirdi aramızda. Derslerden konuşurduk, hocalardan, sınıftan... Ya da ne bileyim o bana Konya'yı, Trabzon'u falan anlatırdı, ben de ona Ankara'yı. Özür dilemek için gerçekten de çok geç kalmıştım. Tamam o da sütten çıkma ak kaşık değildi elbet ama benim yaptıklarımı düşünecek olursak, yanımda şeker kasesine batırılmış ıslak kaşık kadar temizdi. Artık kabullenmişliğim ağır basıyordu. Haklıydı ne dese. Çünkü o 1 vurduysa ben 5 vurmuştum. Ama son darbemin ağırlığında kendim de ezilince bu defa hırçın Kızıl değil de daha mahzunane bir Kızıl olarak konuşuyordum onunla.

KIZILWhere stories live. Discover now