81.Bölüm

476 27 138
                                    

Merhaba sevgili okuyucularım

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

Merhaba sevgili okuyucularım. Nasılsınız🤗 Biliyorum çok uzun bir zaman oldu ama yine bu uzun aranın ardından yeni bir bölüm ile karşınızdayım. Umarım beklemekten sıkılmadınız. Bizi özlediniz mi bilmiyorum ama ben ve hikayem sizleri çok özledik. Yorumlarınızı okumak için sabırsızlanıyorum. Umarım hâlâ benimle kalmaya devam eden o büyük kitlem buralarda bir yerlerdedir. Eski bölümlere nazaran çok uzun bir bölüm olmadığını belirtmek isterim fakat kısa da değil endişelenmeyin. Fazla uzatmadan sizi Kızıl ile başbaşa bırakıyorum.



Keyifli Okumalar, Oy vermeyi unutmayın lütfen.


O an yüreğimde bir ürperti baş göstermişti. Kaan tek kelime etmeden odadan hızla koşarak ayrıldı. Yusuf ve müdür ne olduğunu anlamadan arkasından bakakaldılar. Ben aklımda kanat çırpan düşünceye esir olurken yutkunmam güçleşti. Toz tutmuş hatıralar kulaklarımda çınlıyordu.

'Bir şey söyleyeyim mi sana Kızıl? Sen canımı istesen veririm sana biliyor musun?'

Gözlerimde kül rengi bulutlardan kalma yağmur tomurcukları birikmeye başlamıştı. Bu cümle yıllar önce kurulmuştu. Zerresini umursamadığım kelimeler bir halat gibi boynuma dolanıp beni boğuyordu şimdi. Az önce ona söylediklerim... Beynimin köşelerini tırmalıyor, gözlerime gözlerime hücum ediyordu.

'Ölmeni istiyorum bunu yapabilecek misin Ayaz? Beni mutlu edecek tek şey ölmem olurdu."

Ölmesi için ona karşı yükselen kelimelerim, beni onun katili gibi sallandırıyordu. Yusuf koluma dokununca irkilmiştim. Yüzüne bile bakmaya fırsat tanımadım kendime. Sadece o odadan bir hızla çıktığımı biliyordum. Kaan'ın arkasından ciğerimin son nefesinin yettiği yere kadar hızla koşmaya başladım. Ona yetişip ne olduğunu öğrenmem gerekti. Ayaklarım normalden çok daha hızlıydı ama yalnızca benimkilere ait değildi bu. Kaan'ı göremiyordum hâlâ. Yusuf'u da öyle. Henüz ya çıkmamıştı (müdür onu bırakmadı) ya da o da bana yetişememişti. Ama şu an tek düşündüğüm telefonun karşı ucundan gelen haberin ağırlığıydı. Koridorun sonuna doğru nihayet onu görünce, yüksek bir sesle ona seslenip zar zor da olsa durdurmayı başarmıştım. Kan ter içinde, nemli gözlerle bana bakıyordu. Ne olduğunu sordum. Duyacağım cevabı kaldırabilecek miydim emin değilim. Bana bakışı gözlerimin önünden asla gitmeyecek gibiydi. İlk defa Kaan'ı bu denli çaresiz ve gözleri yağmurlu görmüştüm. Öfkeliydi de. Benim irislerimde nem kapmışlardı ondan. Nazikçe çakır renklerim titrerken onunda dudakları titremişti. İntihar etmiş dedi.

O an yutkunamamıştım. Ayaz intihar etmiş Kızıl dedi bir kez daha. Yüreğime derin bir acı saplanmıştı.  Başımdan vurulmuş gibi hissettim. Göğsüm ağzıma girecek kadar yükseliyordu. Daha fazla beklemeden koşarak bahçeye çıktı. Ben elimi ağzıma götürmüş orada kalakalmıştım. Gözlerimden sessizce boşalan yaşların sebebini biliyordum. Yoksa benim... Ben... Düşüncelerim donmuştu. Komaya girmişim gibi tepkisiz bir haldeydim, şoktaydım. Yusuf yetişmişti bana. Telaşlıydı. Sersemce attığım adımlarımı durdurmak isteyip iyi olup olmadığımı sordu. Sesi sadece kulağıma giriyor ama anlaşılmıyordu. Sadece nefes alamadığımı söylediğimi hatırlıyorum. Beni o an bahçeye çıkardığını fark ettim. Merdivenlerin sonuna gelince panikle yine adımı seslenmişti. Ne olduğunu sordu. Onun henüz bir şeyden haberi yoktu. Taş zeminin rengine dalmıştım. Kızıl dedi yeniden ama bu kez omuzumdan dürtmüştü. Telaşı barizce sesine yansıyordu. Kafamı yavaşça ona çevirdim. Dudaklarımı aralamıştım konuşmak için. Ayaz diyebildim. Sesim titremeye başlamıştı. Cümlenin gerisini tamamlayamayınca anlamış olacak ki bakışlarında oluşan o ifade değişmişti. Ne olduğunu soracak gibi bir an duraksadı ama sormadı. Sadece sessizleşti. Ayaz'ın adını anınca aklım başıma gelmiş gibi olmuştum. Ağzım iyice açılıp ağlamaya başlayınca beni göğsüne doğru çekip sarıp sarmalayarak saçlarımı okşayıp yatıştırmaya çalışmıştı. Kısa bir süre böyle devam etmişti. Başımı göğsünden çekip çatallı çıkan sesimle gitmem gerek dedim. Tam sırtımı döndüğüm esnada kolumdan tutup kendine çekerek buna izin veremeyeceğini söylemişti. Yusuf bırak dedim. Sesimde büyük bir keder vardı ve hâlâ buğulu çıkıyordu. Son olanlardan sonra onlara güvenmediğini söyledi.

KIZILDove le storie prendono vita. Scoprilo ora