13.Bölüm

2K 188 543
                                    

Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen!

İyi Okumalar ☺☺☺

"Yusuf"
"Selam."
"Ne işin var ya senin burada? Sen beni mi takip ettin? Ya sen bela mısın? Kurtulamayacak mıyım ben senden?

"Ne saçmalıyorsun kızım? Ne takip edeceğim seni. İşim gücüm yokta seninle mi uğraşacağım" dedi ve ekledi:
"İngiltere Kraliçesi."

"Bana bak Yusuf." dedim işaret parmağımı yüzüne sallayarak "Bana iki de bir İngiltere Kraliçesi diyip durma, kızım demeyi de kes."

Kapıyı yüzüne doğru örtecektim ki annem "Kızım kim gelmiş?" diyerek yanıma geldi.
"Hoşgeldin oğlum. Girsene." dedu gülümseyerek. Ardından bana dönüp "Kızım niye almıyorsun çocuğu içeri?" dedi.

Sesinde sertlik ve yumuşaklık arasında ince bir çizgi vardı.
"Çünkü tam gidiyordu anneciğim" dedim ve vurgulayarak
"Öyle değil mi?" diye ekledim.

"Sen kızımın kusuruna bakma Yusuf'cuğum."

Yusuf'cuğum mu? Annem nereden tanıyordu bu deliyi?

"Estağfirullah Semiha teyze. Esas siz benim kusuruma bakmayın geç kaldım biraz."

Semiha teyze mi? Daha fazla dayanamadım ve anneme sordum.
"Anne sen bu sapığı nereden tanıyorsun ya?"

"Bana bak İngiltere Kraliçesi, bana sürekli sapık diyip durma."

"Yusuf!" dedim sinirle. Annem ikimize birden baktı ve "siz tanışıyor musunuz?" diye sordu.

"Ne büyük şanssızlık ki evet." dedim. İçeriden sesler yükseliyordu. Herkes merak içinde konuşurken babam uzaktan bağırdı.
"Kızıl gelen kim?!"
Daha ağzımı açmadan dalmıştı içeri.
"Ben geldim."

Ya sen kimsin? Ne yaptığını sanıyordu bu çocuk. Şunda ki özgüvene bak. Niye girdi içeri? Deli midir nedir? Ne diyecektim babamlara? Paniklemiştim. Herkesin gözü Yusuf'un üstündeydi. Konuşmam gerekiyordu. Abim kaşlarını keskinleştirmiş beni izlemeye başlamıştı çoktan.
"Baba bu gelen..." dedim ve sözüm Asiye teyze tarafından bölündü.
"Hoşgeldin oğlum."
"Oğlum mu?"
O şaşkınlıkla Yusuf'a döndüm.
"Herkese iyi akşamlar." dedi.
"İşte bu da benim büyük oğlum Yusuf."

"Yusuf..."
Hâlâ şaşkındım. O ise sırıtıyordu "Kızıl" diyerek gülümsedi.
"Çok şaşıracağını söylemiştim."
Yusuf komşumzun oğlu muydu? Yani başımın belası benim komşum muydu?

♤♧♤♧

Yemek boyunca yüzüme bakıp pis pis sırıtmıştı. Bense yüzümde koca bir somurtma ile yemeğimi yemiştim. Masadan kalkıp koltuklara geçilmiş, iki aile artık daha koyu bir sohbete dalmıştı. Ben ise Üzerimde ki şaşkınlığı bir türlü atamamıştım. Onu karşımda gördükçe bugün yaptıkları aklıma geliyordu ve ona olan öfkeme hâkim olamıyordum. Devam ediyordum sinirle yüzüne bakmaya. Bir an göz göze geldik. O egoist gülüşüyle karşılık verirken ben gözlerimi diğer tarafa devirdim. Daha fazla onunla aynı ortamda bulunmak istemiyordum. Kalktım ve yanından geçerek odama doğru ilerlerken bana seslendi:

"Bana bir bardak su verebilir misin Kızıl?"

Durdum ve sinirle yüzüne baktım.
"Bir bardak zehir versem nasıl olur Yusuf?"
Güldü.
"Çok komiksin Kızıl... Senin elinden zehir olsa içerim."
"Yaa öyle mi? Dur getiriyorum o zaman."

Ben ona öfke ile bakarken o bana hâlâ sırıtıyordu. Her konuya dahil olmayı seven anneciğim karşı koltuktan bana seslendi:
"Kızım ne oluyor?"
Tam ağzımı açıyordum ki tıpkı annem gibi her lafa maydanoz olan belalı komşum Yusuf söze atladı.
"Kızıl'dan bir bardak su istiyordum da Semiha teyze."

KIZILWhere stories live. Discover now