20.Bölüm

1.5K 149 404
                                    

Bölüm şarkısı:
Ed Sheeran/ Perfect ❤💙

Bu bölümü değerli okuyucularımdan biri olan MoR2KaNat 'a ithaf etmek istiyorum...

Keyifli Okumalar...

Mesajı gönderen kişi çok özlediğim ve sevdiğim biricik kankam Gamze'den gelmişti. Şaşırmışlığımın yanısıra çok mutlu olmuştum. Ama bu mutluluğum mesajı okuyunca kısa sürmüştü.

"Kızıl sana ihtiyacım var. Derste olduğunu biliyorum ama lütfen her zaman toplandığımız cafeye gel. Seni bekliyorum..."

Kötü bir şey olduğu belliydi. Kaç gündür okula da gelmiyordu. Kendimi suçlu hissediyordum ki suçluda sayılırdım. Ama bu sefer ki durum daha farklı gibiydi. Mutlaka başka bir sebep vardı ortada. Evet son konuşmamız kötü bitmişti ikimiz içinde fakat bu kadar büyütmesi normal değildi. Birkaç gündür telefonunun da kapalı olduğunu söylemişti bizimkiler. Her ne kadar aramızda küslük olsada bu kadar uzun sürmezdi. Evet kesinlikle başka bir şey vardı ortada. Bu çok aşikardı. Mesajı okur okumaz eşyalarımı toplayıp çantamı tek omzuma aldım. Bizimkiler şaşkın gözlerle ne yaptığımı anlamaya çalışıyorlardı.

"Kızıl ne oluyor? " dedi kolumu tutan Enes.

"Kanka sorun çıkan dedikodularsa eğer, yani canın ona sıkıldıysa hepsinin ağzını tek tek sustururuz."

Ömer'in yüzüne baktım. Dışarıdan kavgacı gibi görünen ama bize karşı pamuk gibi kalbi olan canım kankam. Evet dedikodulara canım çok sıkılmıştı ama şu an umurumda olan o değildi. Gamze'nin bana ihtiyacı vardı ve ben oyalanmadan çıkmalıydım artık. Ömer'in sorusu karşısında olumsuzca başımı sallayıp, sol elimi omzuna koyarak

"Yok be Rapper'ım. Sorunun ne olduğu bilmiyorum. Gamze benimle görüşmek için cafeye gitmiş beni bekliyormuş. Berna Hoca derse girerse çıkamam. Ders başlamadan kaçayım ben." dedim.

Hepsi çantasını alıp arkama sıralandı. Grubun şaklabanı olan Uçuk'un suratı bile çok ciddiydi.
"Hep birlikte gideceğiz Kızıl." dediler. Birbirimize kardeş gibi bu kadar kenetlenmemiz o kadar çok hoşuma gidiyordu ki. Böyle arkadaşlarım olduğu için kendimi çok şanslı hissediyordum.

'Bunların takım ruhuna hastayım be.' dedi iç sesim gururla. Onu destekleyen beynimde aynı fikirdeydi. 'Kendine çok sağlam dostlar bulmuşsun Kızıl. Aferin sana' diyerek alkışa tutuyordu. Her ikiside haklıydı ama bugün ekip değil özel bir durum vardı ortada. Eğer ortada özel bir durum olmasa Gamze sadece bana değil bütün gruba yazardı. Sorunda burada zaten. O hep gruba yazardı. Şimdi daha da çok telaşa kapılmıştım. Arkadaşlarıma dönerek benimle gelmemeleri gerektiğini söyledim. Üstelik devamsızlıkları tavan yapmış haldeyken benimle gelmeleri doğru değildi. Anlayış göstermelerini umuyordum ki öylede olmuştu.

"Haberdar et bizi."

"Merakta bırakma."

"Niye gelmiyormuş okula? Telefonu neden kapalıymış? Bize de mesaj at."

"Tamam. Merak etmeyin. Tek tek rapor vereceğim" dedim gülerek.

Ama bence onlarda benim kadar merak ediyorlardı. Ve dersi kırmak için can atıyorlardı. Fakat Gamze ile aramızda olan tartışmadan dolayı olduğunu düşünerek gelmekten vazgeçmişlerdi, devamsızlıkları da bu duruma yağ sürerek onları zorunda bırakmıştı. Üzüldükleri belliydi her hallerinden. Belki de ben abartıyorumdur. Gamze beni neden çağırmış olabilir diye düşünerek ilerledim kapıya. Sadece son kavgamızı konuşmak için çağırmıştır belki. Ama kendimi kandırdığımı biliyordum çünkü bana ihtiyacı olduğunu söylemişti. Daha fazla oyalanmadan bizimkilere tebessüm edip hızla kapıyı açtım. Kapıyı açmamla birlikte burun buruna geldiğim İngilizce hocası korkmuş şekilde yüzüme baktı. Korkusunu bir kenara atıp şaşkınca "nereye böyle Kızıl? " diye sordu. İngilizce hocamı severdim. Ama kuralcı bir insan olduğunu için ona yakalanmadan kaçmak istemiştim. Fakat ne yazık ki yakalanmıştım. Yüzümde ki hayal kırıklığı ile acil ve önemli bir işim olduğunu söyleyerek, sıvışmak istedim.

KIZILWhere stories live. Discover now