74.Bölüm

545 88 169
                                    

Özlediginizi düşündüğüm için biraz uzun oldu sıkılmadan okumanızı umuyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Özlediginizi düşündüğüm için biraz uzun oldu sıkılmadan okumanızı umuyorum.

Bu bölümde Karadeniz ağzına (elimden geldiğince) yer verilmiştir.

Keyifli Okumalar

Oy vererek yıldızımı parlatmayı unutmayın.

Duyduğum soru bende şok etkisi yaratmıştı. Gözlerim memurun üstüne dalarken aklıma gelen ilk şey ERGÜNLER olmuştu. Polis aynı soruyu tekrar ettiğinde başımı hafifçe salladım.

"Burada. Niye sordunuz?"

"Hakkında şikayet var. Bizimle karakola gelmesi gerek. Kendisini çağırır mısınız?"

Yusuf ne şikayeti diye sorunca, 'kasten adam yaralama' olduğunu söylemişlerdi. O an Kaan'ın sözleri aklımda yankılanmaya başladı.

Ben Kızıl'a ve onun çevresindekilere Ayaz kadar değer vermem. Gücümün farkındayım. Bence sen korkmalısın.

Daldığım düşüncelerden uyandıran abimin sesiydi.

"Kızıl kim gelmiş abim?"

Başımı içeri çevirip polis dedim.
"Seni soruyorlar abi."

Başına gelecekleri biliyormuş gibi ellerini koltuğa dayayıp yavaşça ayağa kalktı. Bana doğru yaklaşırken yüreğim ağzıma çıkacak gibi derin nefesler almaya başlamıştım. Kapının önüne geldiğinde polis arka cebinden kelepçesini çıkarmıştı. Buna dayanamazdım. Boynuna atılıp sımsıkı sarıldığımda boğazına sıralanmış yumrular bir bir gırtlağından iniyor gibiydi. Kendinden beni ayırmaya çalıştı. Başardığında ise yüzümü avuçlarına sıkıştırıp döneceğim dedi. Dolu gözlerimle gözlerine baktım. Boğazıma hıçkırıklar birikmişti. Polisler onu benden alıp bileklerine kelepçe vururlarken abi diyebildim. Ona yaklaşmak istediğimde engellemişlerdi. Arkasından ismini feryat ederek ağlıyordum. Yusuf tutuyordu beni. Koluna girip merdivenlerden inerlerken başını bana çevirmişti. Aşağı inmek istediğim de Yusuf bana sarılarak buna izin vermeyince abim onu beni yalnız bırakmaması konusunda tembihlemişti. Kapının girişinde o küçük balkonumuzda Yusuf'un karnımın üzerinden geçen kolunun üstüne eğilmiş ağlıyordum. Kızıl yapma bir tanem diyerek beni sakinleştirmeye çalışırken belimi doğrultup sarılmıştı. Benim kollarım hâlâ yanlarda halsiz bir şekilde duruyordu. Kaldıracak dermanım kesilmişti.

Benim yüzümden Yusuf dedim. Sokaktaki polis aracına abimi bindirdiklerini görmüştüm. Hâlâ bana bakarken çalışan araba siren çalarak yolu yara yara evin önünden ayrılmıştı. Son cümlemi tekrar etmiştim.

"Benim yüzümden..."

"Kızıl senin bir suçun yok yapma ne olur."

"Hayır, her şey benim yüzümden oldu. Anlatmamam gerekti. Sana söyledim. Başını belaya sokar dedim."

KIZILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin