27.Bölüm

1.4K 137 532
                                    

Bu bölümü, dakikaları sayarak bekleyen okuyucum Yamurnar998 'e ithaf etmek istiyorum.

Oy vermeyi unutmayın.

Herkese Keyifli Okumalar...

Elinde tuttuğu telefonu sallamaya devam ederken yüzünü ciddiyet kaplamıştı. Yutkunuşlarım sıralanıyordu boğazıma. Tam karşımda doğrudan gözlerimin içine bakıyordu. Saat neredeyse bire gelmişti. Eğer ailemden biri hele ki Kerem abim bu saatte onu benim odamda görürse ve elinde gerçekten beni zora sokacak bir şeyler varsa bu benim bitişim olurdu. Hayal etmesi bile içimi ürpertirken daha fazla dayanamadan sordum.

"Niye sana inansın ki? Ne var telefonunda?"

"Bakıyorum da ses tonun değişti Kızıl."

Sessizce cevap vermesini beklemekten başka bir şey yapmıyordum şu an karşısında. Sevgili olduğumuzu söylerim demişti ve kendini garantiye aldığını. Nasıl bir garantiydi bu? 30 saniye kadar aramızda süren sessizliği, nihayet bana kurduğu tuzağı anlatmaya karar veren Yusuf bozmuştu.

"Ne varmış kendin gör istiyorum. Gördükten sonra da hâlâ özür dilememekte ısrar edecek misin bakalım?" dedi sırıtarak.

Ben en ufak bi' ses bile çıkarmadan onu izliyordum. Merakım dahada yükselmişti. Şifresini girmek için dokunmuştu ekrana. Bir resim mi yoksa mesaj mıydı göstereceği şey? Her ne ise nasılsa şimdi öğrenecektim. Çatılmış kaşlarımla ona bakmıştım o sırada. Fark etmiş olmalıydı bunu ki gözlerini ekrandan çekip yavaşça göz bebeklerime yerleştirmişti. Öfke dolu bakışlarıma karşılık olarak belli belirsiz bir tebessümde bulundu. Yumuşaktı ses tonu.

"Bakma hiç öyle bana" dedi. "Yaptığın çocukça hamlelerle üst üste vurdun beni. Hiçbirine karşılık vermedim. Senden sadece küçük bir özür beklemiştim Kızıl... İnatla dilemeyeceğini vurguladın durdun. Ama küçük kraliçe" diyerek yüzüme doğru daha çok yaklaşarak "aramızda süren soğuk savaşa arkadaşlarını dahil edip o deli kızı bana mussallat etmen, bardağı taşıran son damla oldu. Benimle uğraşma demiştim sana. Ben Trabzonlu'yum," dedi bu sefer kaşlarını çatarak. "Damarlarımda saf inat akar kızım benim."

"Bana, kızım, deme." dedim suratımı diğer tarafa çevirerek. Benim yüz çevirmem ile elinde tuttuğu telefonu "al, oku" diyerek bana uzatması bir olmuştu. Hızla telefonu elinden alıp, okumam için gösterdiği yazıya baktım. Mesajdı bunlar. Hem de 'İngiltere Kraliçesi' diye kaydettiği benim numaramda yazan mesajlar. Neler olduğunu anlamak için okumaya başlamıştım merakla.

'Günaydın aşkım'

'Günaydın sevgilim'

''Bugün abime söylediğin 'durakları karıştırdım' yalanına çok güldüm. Abimin Sarp abimi önce bırakacağını söylemiştim sana, sende benimle birlikte okula gitmek için o durağa gittin demek. Seni seviyorum Yusuf...'

'Bende seni kraliçem'

'Abimden dolayı rahat konuşamıyoruz. Okuldada bizim ekip var tabii. Bak ne diyeceğim, bu gece bize gelsene. Biraz vakit geçiririz. Seni özledim...'

'Olur birtanem. Gelirim. Kapıyı sen aç yeter ki.'

'Tamam merak etme. Neyse zor yazıyorum, abim çakacak diye korka korka. Gece görüşürüz. Öptüm..."

'Görüşürüz aşkım. Bende seni öptüm'

Okuduklarım karşısında gözlerime inanamamıştım. Benim ağzımdan kendi kendine mi mesajlaşmıştı? Yok 'seni seviyorum, gece görüşürüz, yanlış durak yalanına güldüm...' bilmem ne, her şeyi ne kadar da kılıfına uygun şekilde uydurmuştu. Hiç böyle bir şey beklemiyordum doğrusu. Ve en önemlisi ne ara yazmıştı bu mesajları? Kan beynime sıçramış, öfkeden gözüm dönmüştü. Sinirden ağzım açık gülmeye başlamıştım. Ardından sertçe ısırmıştım alt dudağımı. Hâlâ nasıl yaptığına anlam veremezken, mesajlara tekrar tekrar bakıp, vurgulu şekilde içinden seçtiğim kelimeleri dışımdan yeniden okumuştum.

KIZILWhere stories live. Discover now