32.Bölüm

1.1K 122 284
                                    

🤗Yeni Bölüme Hoş Geldiniz🤗

️💙Oy vermeyi unutmayın. Keyifli Okumalar 💙❤️

"Ömer'le ne konuştunuz Ayaz?"

"Önemli bir şey değil" dedi.

"Olsun ben yine de bilmek istiyorum." Dedim. Söylemesi için her kozu kullanabilirdim şu an ama o da bunu iyi bildiğinden muzipce gülümsedi, söylememekte ısrarcıydı. Önüne geçip durdurdum onu.

"Hadi ama Ayaz."

"Kızıl söylemem. Israr etme."

"Niye ya? Devlet sırrı mı bu?"

Yanaklarını Allah'ın ona bir lütfu olan çukurları süslüyordu. "Hâlâ çok ısrarcısın" dedi yüzüme bakarken. Gözlerimi diğer tarafa devirip "sen de hâlâ inatçısın" dedim. Bir an da asılmıştı suratım. Kolumdan dürterek ''hşşt" dedi. "Küstün mü?"

Omuz silkmiştim sorusuna. "İyi tamam" dedi aynı hareketle. "Bende söylemem"

Yürümeye başlamıştı ağır adımlarla. 4. adımda önüne yeniden geçip, durdumdum tekrar onu.
"Ayaz ya gıcıklık yapma. Söyle hadi."
Başımı biraz yana kırıp gülümseyerek "Lütfen" dedim. Ağzımdan çıkan minik yalvarma tınısına bakışlarım da eklenmişti. Suratıma bakıp birkaç saniye sonra başını yana çevirerek sırıttı. Artık söylemeye muztar olmuş hissediyor gibi "peki, tamam. Bakma öyle." dedi masumca. "Ama aramızda kalacak."

Küçük mimiklerle kafamı hızla aşağıdan yukarı sallarken, tüm vücudumu merak sarıp sarmalamıştı.

"Şey, nasıl diyeceğimi bilmiyorum ama kısaca söyleyeyim."

Merakım filizlenerek daha çok büyüyordu. Neyse ki biraz sonra filizlerim kökten kuruyacaktı.

"Okulda hakkımızda çıkan dedikodulardan bahsetti" dedi suçluluk duygusuyla başını yere eğerek. Az önce ki gülümsemesi de bu duyguya yenilmişti. "Dönmem ile birlikte yeniden filizlendiğini. Hatta daha çok büyüdüğünü. Buna benim, seninle vakit geçirmem sebep oluyormuş" diyerek yüzünü çevirdi yüzüme. "Bana, hakkı olmadığını ama bir süre senden uzak durmamı söyledi Kızıl. Yani okulda. Seni üzdüğümü düşünüyor. Ve daha fazla üzersem de işlerin başka boyut kazanacağını, o boyuta eski günlerin hatrına geçmek istemediğini ama senin daha fazla üzülmene de müsaade etmeyeceğini söyledi. Biliyor musun Kızıl? Ömer'in öfkesini bile özlemişim." Dedi silik bir gülümseme ile.
"Ama öfkesinin bana hediye edeceği mor çiçekleri yüzümde görmeyi de hiç istemem."

Başımı eğip gülmeye başlamıştım.

"Neden gülüyorsun?" Diye sordu. "Seni üzersem yüzümün Ömer tarafından tanınmaz hâle geleceği aşikâr. Bu konuda beni kibarca uyardı çocuk" dedi. Kendiside tebessüm tomurcuklarını bırakmıştı etrafa ben gibi.

Ah bu Ömer. Bastırdığı öfkesini bugün olanlardan sonra dayanamayarak açığa vurup kibarca tehdit etmiş Ayaz'ı. Yanaklarını mıncıklamak istiyordum şu an onun. Ama bildiğimi bilmemesi gerekiyordu. Küçük korumam, junior Kerem'im benim. Çıkışa doğru adımlarımız birbirine senkronik şekilde ilerlerken, Ayaz usulca adımı seslendi.

"Kızıl"

Başımı başına çevirip devam etmesini bekledim. Küçük bir oğlan çocuğu gibi oluyordu bazen. Utangaç, sessiz... Ama bugün bu masum bakışlarının ardında, birşey söylemek için kıvranan lakin buna cesaret edip bir türlü ağzından kelimeleri dökemeyen Ayaz'ı görüyordum. Yürümeyi kesip bakışlarımı gözlerine yerleştirmiştim. Fakat onun bakışları okulun parke taşlarında eğilmişti çekinerek. Çok kısa süren bir bekleyişten sonra nihayet kafasını kaldırıp konuşmuştu.

KIZILWhere stories live. Discover now