40.Bölüm

1.2K 123 459
                                    

Keyifli okumalar, oy vermeyi unutmayın!❤️💙

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli okumalar, oy vermeyi unutmayın!❤️💙

Söylediği son söz beynimin tüm hücrelerinde yankılanırken cümlenin ağırlığından dolayı idrak etme duygumu yitirmiş gibi boş gözlerle ona bakıp yutkundum. İçimi saran büyük bir korku olduğunu fark etmiştim o an. Ağzımdan çıkmaya çekimser olan kelimelerim saklanacak yer arar gibi sağa sola kaçışmış beni karşısında sessizliğe mahkum bırakmışlardı. İçimi titreten gecenin ayazı değil, kulağıma giren Ayaz'ın ismiydi. Derin nefesler vücuduma arkadaş olurken Yusuf'a inanmaya imtina etmiştim. Ama bana yalan söylemeyecek kadar dürüst biriydi. Fakat bu cümlesini Ayaz'ın üstüne yakıştıramıyordum. Dudaklarımın arasından benden habersiz şaşkınlığımı yansıtan tek kelimelik "ne?" sorusu çıkıvermişti. O hâlâ tepemde öfkeli tavırlar sergilerken bunu nasıl öğrendiğine dair daha mantıklı sorular beynimde ekolanmaya başlamıştı.

"Yusuf, sen bunu nereden biliyorsun?"

"Sana bunu söyleyemem Kızıl. Bu doğru olmaz."

"Sana inanmam için bana bunu söylemen gerekiyor."

"Kızıl..."

Ayağa fırlamıştım o an öfkeyle. Nerede olduğumu unutmuşcasına hiddetimin rüzgarına kapılmış dembedem sesimin kontrolünü kaybetmiştim.

"Ne Kızıl Yusuf?!" Dedim. Ellerim başıma kalkmış öne arkaya gelgitler yaparken bir taraftanda öfkemi ona kusmaya devam ediyordum. "Gelmişsin bana en güvendiğim insan hakkında neler söylüyorsun! Tamam, bana karşı bir ara farklı duygulara kapılmış olabilir ama o... O benim hâlâ en yakın arkadaşım. Bunları senin uydurmadığını nereden bileceğim." Yutkundum sertçe. "Ya onu kıskandığın için böyle bir yalan söylüyorsan?"

Başını hızla bana kaldırıp ok gibi bakışlarıyla gözlerimi delmişti. Abim Kerem'den görmeye alışkın olduğum çatık kaşlar şimdi onun suratında yer etmişti.

"Kıskanmak mı?!" Dedi şaşkınlıkla açtığı gözleriyle. "Yalan mı?! O kim oluyor ki ben onu kıskanayım Kızıl?! Bana inanmıyor musun? Nasıl sana yalan söylediğimi düşünebilirsin? Sana neden yalan söyleyeyim ki?"

"Sürekli onunla didiştiğin için olabilir mi acaba? Ne zaman benimle görsen çıldırıyorsun. Söylesene Yusuf! Neden senin için bu kadar önemliyim?"

Ayağa kalkıp karşıma dikildi. Gözleri gözlerime misafir olurken derin bir nefes aldı ve "çünkü!..." dedi yükselen sesiyle. Tam o sırada açılan balkon kapısına yönelmişti bakışlarımız. İçeri 'ne bu tantana?' diyerek Asiye teyze girmişti. Bu iyi olmamıştı işte. Bizi bu şekilde başbaşa gece yarısı görmesi hoş değildi. Çatık kaşlar, dik duruş ve imalı bakışlarla bizi süzüp bana bir şey demeden direkt Yusuf'a döndü. Sesi de suratı kadar sertti.

KIZILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin